• başarılı anlatımı olan, hikayesi de gerçek hayatta yaşandığı iddia edildiği için bu açından bakıldığında oldukça başarılı mini dizi.

    olayı yaşayan, senaryolaştıran, çeken ve oynayan eleman aynı eleman. gerçek olaylardan uyarlandığı iddiası eğer doğruysa, kendi yaşadıklarını kendi açısından oldukça başarılı biçimde, hem de sansürsüz olarak anlatmış ve çok da iyi oynamış. özellikle "komedi finalleri" sahnesinde yaşadıklarını anlatırken çok çok iyi oyunculuk sergilemiş.

    ayrıca hikaye uydurmaysa, kurguysa bu durum aslında diziyi daha da başarılı kılan bir durum olur. böylesi gerçekçi duyguların yaşandığı bir kurgu yaratmak oldukça yetenek isteyen bir olay. tebrik etmek gerek.

    yalnız dizide beni rahatsız eden tek bir şey vardı. bu eleman, neden o kadının o hale geldiğini hiç anlamaya çalışmadı?

    43 yaşında, 150 kilo, saplantılı bir kadın... bu kadın da bir süre önce çocuktu, küçük bir kız çocuğuydu. sonra ne oldu da bu hale geldi? anlatıya göre, avukatlık bürosunda çalışırken daha öncesinde yaşamış aynı şeyleri. neden? başına ne gelmiş? psikolojisi neden bozulmuş, neden böyle çaresizce saplantılı hale gelmiş?

    adam kendisinin uğradığı tecavüzü bile anlatırken, hatta kadının sapıkça saplantısının onun egosuna iyi geldiğini bile itiraf ederken, hatta ve hatta hikayeyi bitirirken, o saplantıyı özlediğini bile gösterirken, bu adam o kadının neden o hale geldiğini niye hiç merak etmemiş. konuştukları, görüştükleri günlerde neden diye sormamış, anlamaya çalışmamış?

    izlerken o kadının bir süre önce küçük bir kız çocuğu olduğunu düşününce, insan o hale nasıl geldiğini sorguluyor ve üzülüyor da... ama dizide bu hiç sorgulanmamış.

    adam kendisinin hikayesini en ince ayrıntısına kadar anlatmış da, kadını anlatmaması hikayecilik açısından çok insani bir sorun. o kadına neden yardımcı olabilecek bir bakış açısıyla bir defa bile yaklaşmaması... kadına dair ilk insani duygusunu dizinin sonunda dinlediği "sana neden yavru geyik diyordum?" şeklindeki ses kaydını dinlerken görüyoruz, kadın "küçük bir kızken bir rengeyiği oyuncağım vardı, ona benziyordun, ondan dolayı sana böyle söylüyordum" diyor. işte burada anlatmaya başlamış nereden nereye geldiğini, ama adam hiç dinlememiş.

    bir kez "neden böyle oldun, ne yaşadın da bu hale geldin?" diye sormaması, bence adamın karakteri açısından büyük bir insani sorun. olayın bu kadar gerçek olmama ihtimalini benim açımdan güçlü biçimde düşündüren bir sorun.
  • martha'yı anlayabiliyoruz; hiç sevilmemiş bu hayatta, sevilme eksiğini severek kapatan insan modeli (annelerimizin çoğu böyle). peki donny? neden engellemiyor martha'yı? bas tuşa engelle, neden yapmıyor? neden kendisinden başkalarına da zarar verinceye kadar şikayet etmiyor? çünkü donny'de de 'sevilme'nin kardeşi olan 'beğenilme' eksiği var. donny, kız arkadaşının evinde kalan, barda çalışan, yaptığı işler beğenilmeyen hayatsız bir ezik. kendisini koşulsuz ve abartılı beğenen biri çıkınca da, taciz boyutuna kadar varsa bile onunla ruhunu doyuruyor. ben sebze ekerim baharla birlikte, topraktaki karışımda bir minerali vs. eksik koyarsam sebzede mutlaka gelişim geriliği olur. ya çiçek açmaz, ya çiçek meyveye dönmez, ya lezzetsiz olur... insan ruhu da işte öyle. her şeyden biraz biraz da olsa almalı. sosyal medyadaki 'like' dilenciliği bunu doyurmak için. koca koca insanlar niye her gün yaptığını, kendisini, giydiğini vs. paylaşıyor. normalde bize ne değil mi bundan? paylaşıyor çünkü doyurulması gereken bir beğenilme açlığı var. açlığı var çünkü gerçek yaşamında bunu tatmin edemiyor (örnek: sıvasız, eşyasız evlerdeki kızların yarı çıplak dans videoları çekmesi). ve ilginçtir bu beğenilme mide büyümesi gibi bir şey. mide büyüdüğü için sürekli fazlasını istiyorsun, fazlası geldikçe mide büyüyor. bir girdap gibi. girdabı tek durduracak gerçek hayat tatmini. doygun bir hayat yaşayanlarda bu beğenilme dilenciliği olmuyor. donny de birileri tarafından gerçekten beğenilmiş olsaydı martha'ya bu izni vermeyecekti

    not: uzun zaman sonra izlediğim en etkileyici dizi. bir gecede bitirdim
  • requiem for a dream'e uzaktan yakından benzemeyen dizidir
    içinde her uyuşturucu olan yapımı bu filme benzetmeyin arkadaşlar.
    requiem for a dream bir baş yapıttır. her film noir izleyicisinin ilk 50 filmden biridir.
    bu ise aptal , şanssız, çaresiz bir adamın uzatılmış sıradan bir hikayesidir.
    içip içip mezarlıkta sızan bir türkü evi şarkıcısından bile daha büyük drama çıkarılabilir.
  • donny ve darrien arasında şöyle tuhaf bir olay var. barda tuvalette madde aldıkları sahnede donny öpüşeceklerini sanıyor ve heyecanlanıyor. kaçırdığım bir nokta varsa yeşillendirebilirsiniz. şimdi bu iki insan biseksüel, birlikte iş yapmak istiyorlar, darrien donny'i sektöre sokacak. hatta donny, darrien den hoşlanıyor diyelim. ama biz dizide hiç ayık kafada yakınlaşma sahnesi izlemedik. son bölümde yüzleşme beklerken rezalet saçma bir sahne izledik. ama bu sahne olayı daha gerçekçi kılmış. richard gadd'ı ise sadece tebrik etmek istiyorum. başkası olsa sadece insanların izleyip ona "kadından neler çekmişsin" diyebilecek malzeme sunabilirdi. o bunun yerine kendini de eleştirmiş.
  • oldukça beğendim. karakterlerin duygu değişimlerini öyle güzel yansıtmış ki hepsiyle tek tek empati kurabildim izlerken.

    bu arada gerçekten viral olan bir breakdown videosu hiç olmamış ama yarışmada içini döktüğü bölüm birileri tarafından çekilip internete yüklenmiş.

    buyrun
  • benzer sorunları olupta bu diziyi izleyen bir kişinin kesinlikle çok olumsuz etkileneceğini düşünüyorum. bu anlamda bence zararlı bir yapım olmuş. bu tarz konuları artık gerek sinema ve televizyonda gerekse sosyal medyada çok görüp duyar olduk. ama ben bu kurban psikolojisini bir türlü anlayamıyorum. bundan bir çıkış yolu var mı ? varsa ne ? bence insanlara bunu anlatmak lazım. artık öyle bir dünyada yaşıyoruz ki insanlar jungleda avlanmak yerine birbirini avlar olmuş…
  • rahatsız edici bir mini dizi serisi.

    --- spoiler ---

    başrolün bu kadar vasıfsız olması beni üzdü. başrolü asla sevemedim. kendisi duygularının, hayallerinin kullanıldığını anlatırken aynı şekilde o da marthayı kullanmış oldu. en ufak bir sözden bile farklı anlamlar çıkarıp mutlu olduğunu görmesine rağmen kendisini geri çekmedi. hem onu istemedi hem de ona ihtiyacı vardı. son bölümde özgüvensizliğini bastırmak için sırf kendi egosu için marthanın övgü dolu ses kayıtlarını dinlemesine çıldırdım. kıza açık açık ben başkasını seviyorum bile diyemedi, madem bu kadar istemiyordu arkadaşlık isteğini niye reddedemedi. çünkü birilerinin onu sevmesine ihtiyacı vardı. trans sevgilisi seviyordu ama yeterli değildi çünkü kendisine göre daha güçlü, alımlı, cesaretli olması onu bastırmıştı.
    martha canım martha…
    yeme bozukluğu + düzensiz hayat + pislik içinde bir yaşam. hayatı boyunca sadece belirlediği kişileri merkezine alıp yaşama tutunma sebebi yapmış. marthanın psikolojik durumunun - bankta saatlerce sabit bakıp beklemesi- ne kadar çöküşte olduğunun göstergesiydi. tacizde uzman olduğundan değilde hukuk fakültesini üstün başarıyla bitirmiş olmasından dolayı bu kadar uzun süre kimse birşey yapamadı diye düşünüyorum. marthaya da üzülmezsin be

    --- spoiler ---
  • çocukluk yaşantılarının yetişkin hayatını nasıl mahvedebileceğine dair ibret niteliğinde bir dizi. evet biraz uç noktalarda ama sonuçta gerçek bir hikaye ve insanlar gerekli desteği ve yardımı zamanında almazlarsa bu noktalara gelebiliyorlar.

    her insanın doğduğu andan itibaren sevdiği, sevildiği, kabul ve değer gördüğü ilişkilere sahip olmasının ne kadar önemli olduğunu hissettirdi bana bu dizi. izlenmeli mutlaka.
  • açtıktan yarım saat sonra kaçtığım dizi. salonu terk ettim, olduğum evde izlense evi de terk ederim. yarım saate tüm korkularımı tetikledi.
  • burda bu kadar anlatıldı diye izledim , bundan sonra yazacaklarım spoilerdır. --- spoiler ---

    bir kere öncelikle kesinlikle konu vasat veya altı, oyunculuklar iyi. ayrıntılı özet: başrol erkeğimiz donny var, buna takıntı şişko çirkin 42 yaşında bir kadın var martha, bu başrol erkeğimize tecavüz ettiği iddia edilen 55 yaşında uyuşturucu kullanan zengin yazarımız var bir de son olarak bu başrol erkeğimizin sevgilisi trans terapistimiz teri var. başrol erkeğimiz 25 yaşına dek kendini hetero sanıyor sonra bu yazarla tanışıyor, yazar buna vaadlerde bulunuyor yağlıyor ballıyor (erkekler kadınları tavlamak isterken yapar genelde), uyuşturucu içiyorlar her buluşmalarında adam önceleri bunu taciz ediyor orasına burasına elliyor, sakso filan çekiyor, başrol genç erkeğimiz her seferinde bu adamla görüşmeye devam ediyor ta ki adam bunu s.kene kadar. sonra diyor ki ben ne yaptım (bence kendine acıma meraklısı çünkü daha en baştan işin oraya gideceği çok belli gayet gönüllü gidiyor adamın evine) sonrasında cinsel kimlik karmaşasına giriyor benim cinsel yönelimim ne diyor her türlü insanla birlikte oluyor bunalımdan bunalıma velhasıl bitik zavallı bir halde barda barmenlik yaparken ve komedi gösterilerine kimsecikler gülmezken bu olaydan 5 sene sonra marthayla tanışıyor, martha daha ilk gün takıyor buna farkında bu eleman da, şişko çirkin 42 yaşında bakımsız fakir ve yalancı, daha ilk haftalarda bunu takip ediyor yalancı olduğunu anlıyor, sonrasında bu arkadaş facebooktan istek gönderdiğinde bunun ismini aratıyor google da ve takıntılı bir sapık olduğunu da öğreniyor, her şeye rağmen bunları bile bile hayatında tutuyor hatta artık kadın bunun peşini bıraktıktan sonra gidip bir şey demeden kapısını çalıp kadınla sevişiyor ( sevgilisiyle cinsellik yaşamayadığı için kadını kullanıyor, marthayı da aslında beğenmiyor istemiyor ama onun kendisini beğeniyor istiyor oluşu arkadaşın erkeklik duygularını kabartıyor) yani aslında zaten takıntılık problemi olan bir kadının takıntılarını besliyor. sonuçta martha hapse giriyor, trans sevgilisi bunu terkediyor, bu arkadaş kendi açıklamasıyla buna tecavüz eden adamın evine geri dönüyor (bana göre tecavüz değil gayet olacağını biliyordu ve kabullendi daha en baştan ilk günden biliyordu) ailesine gidip cinsel yöneliminin değiştiğini biseksüel veya gay olduğunu söylüyor, ailesi de olur öyle aslan parçası deyip bunu pışpışlıyor, dizi bitiyor.
    --- spoiler ---

    sıkıcı sıkıcı sıkıcı kesinlikle izlemeye değmez hayatınızdan 3 saat kaybedersiniz. benim en büyük hatam buradaki 18 yaş ergen tayfanın zevkine göre bu diziyi izlemek oldu.
hesabın var mı? giriş yap