• bir boşluk daha ve yeni bir kayıp, en yakın dostlarımdan birini kaybettim bu gece.. çok arkadaşı ölmüştü motosiklet kazalarında daha fazlası ölmesin diye yapıyordu o programları..
    bilir misiniz bilmem barkın gibi tipleri
    silahıyla yatacak kadar paranoyak, sizi herkesin içinde gömecek kadar egoist, bildiği konularda iman etmişçesine inatçı, her aklına geleni aklına geldiği anda, geldiği şekilde söyleyecek kadar çekilmez herifin tekidir onlar..
    doğuştan 70lik emekli astsubay gibi doğmuştu resmen şerefsiz. ama o katlanılması zor herif bağladı mı öyle bir bağlardı ki kendine ayrılamazdınız. sanki bir stockholm sendromu gibiydi, sayabildiğim beş dil bilir, ikinci dünya savaşı tarihinden konu açılınca tarihçilere dudak ısırtır, köpekleri de insanlardan çok severdi..
    rahmetli babamı hiç görmemişti ama babam öldüğünde telefon açıp sadece ağlaya bilmişti günler sonra. uzun bir ağlama seansından sonra yapacak birşey var mı ?diye sormuştu. evlendiğimde gelemediği için yemek borcu halen duruyordu. sırf parasına nasıl sahip olacağını bilmediğinden ve yemeğe gidersek bokunu çıkartır diye bildiğimden hiç hatırlatmadım ona, ama her istanbula yalnız gidişimde eşinle geleydin de yemeğe gideydik diye hatırlardı.. çok abartırdı bazı şeyleri, olm araplara o kadar laf söylüyorsun ama abartıda araptan kalır yanın yok dediğimde ağzı dolu dolu 'ha sekter lan' deyişi kulaklarımda hala. o atatürk otosanayide boya kokan dükkanın kokusunun buram buram burnumda olduğu gibi...
    ters zamanda gittin barkın, hani sizin ayvalıktaki zeytinliğe gidecektik adam etmek için, ucuzundan karbüratörlü bir harley düşürecektim ben sana, sen de bir rat bike yapacaktın. leş, deri kokan 50 yaş üstü harleyci göbekli dayıların ve arkalarındaki turşu bidonu gibi karıların aklını o 70ler kokan biraz rat biraz captain america harleyinle alacaktın.. bizim çocuk olduğunda 7 yaşına gelmeden onu makete alıştıracak, benim gibi bir mufazakar faşist olmasını önleyecektin hani..
    kaçıncı yılını doldurdu olm bağımlılıktan kurtulma yaş günün ? hala fince dalış videoları izliyor muydun acaba? hem bir insan neden fince bilir ki? göt kadar ülke neticede.. karaburun açıklarında ikinci dünya savaşından kalma batık denizaltını sen gittikten sonra yağmalayacak almanlar ayrıca..

    motor çok tehlikeli, bu yüzden o efsane kasa citröen cx in ile git diğer tarafa, evin altındaki yatıra da selam söyle benden, görürsen kont un da bir tur başını okşarsın şerefsiz jipcilerin zehirlediği hani.. mehmet abinin oğlan iyi olmuş biraz daha diyorlar çok da merak etme, bekle bizi altın elbiseli adam biz gelene kadar.
    seni tanımak bir şerefti sevgili dostum
    seni özleyeceğim.
  • kardeşim bu adam yüzünden motosiklet sevdasına kapıldı. kardeşim bu adamın youtube videoları yüzünden o tutkuyu yıllar boyunca büyüttü ve en sonunda kendi motosikletini aldı. ve kardeşim de bundan 1.5 yıl önce motosiklet kazasında hayatını kaybetti.

    ruhu şad olsun. kardeşim kendisini çok severdi, bilgisayarın hoparlörlerinde youtube videolarının sesi hep dönerdi. sanki evden biri eksilmiş gibi hissettim yine.

    mekanı cennet olsun.
  • cok uzgunum. motorsikletten hic anlamiyorum. ama kendisi hayatin diger alanlarinda da sozu cok gecen biriydi. modelcilik ve airbrush konusunda cok yetenekliydi ve besiktas'taki racingz dukkanini elimden geldigince ziyaret ederdim. ikinci dunya savasi dioramalari hala bir efsanedir. oldukca da titizdi. boyama - kuruma - ikinci ucuncu kat boya derken bir modeli 1.5 ayda yapiyordu. ben bir viking drakkar modelini norvecten hediye alip orada kendi istedigi standartlarda yapamayinca "git evde yap" diye beni dukkandan kovmustu. sonra gonlunu bir sekilde almistik. fransizcasi kusursuza yakindi ve genel kulturu insanin agzini acik birakirdi. turkiyenin tam ihtiyaci olan insan tipiydi. boylesine yetismis birinin boyle bir anda... ah be abi.

    edit : kendisi aslinda birinci nesil bir sozluk yazaridir. vefat ettigine gore sanirim gizlemeye gerek kalmiyor. carl gustav nicki merhum yazarlar arasina alinirsa mutesekkir oluruz.
  • kazadan iki saat once konusmustuk.
    konuk isindeki bi puruzu cozmustum.
    aslinda pazartesi istanbul'a gelecekken sali gunune ertelemistim gelisimi.
    videolari atlama, guzel is ciksin demisti.
    gelince bakarsin demistim.
    sonra gece yarisi telefon caldiginda duydugum ses beni boslugun basina suruklemisti bile.
    hayatimin en zor motosiklet yolculuguna cikacagimi bilmeden bindim motora ve actim gazi...
    diren babus diye diye giderken telefon bir daha caldi ve "kenara cek" sesindem sonrasini cok hatirlayamiyorum.
    hastaneye nasil gittim ne oldu yolda hic fikrim yok.
    hastaneye geldigimde icim bir kere daha yandi.
    onunla en son bu hastaneye kolum ciktiginda gelmistik simdi bu sekilde gelmek kadar aci daha ne olabilirdi ki.
    can dostum, en yakin arkadasim, patronum, destekcim...
    hayatimin en zor gunlerini yasiyorum binlerce insanin hissettigi gibi...
    "hadi abii hadi abii" diye gaza getiren, en salak anlarda bile anira anira gulduren, bir evin icinde anne baba cocuk dahil herkesin izleyebildigi bir program yapiyormus megerse canim arkadasim.
    hic gormedigim kadar cok motosiklet bir aradaydi onun icin.
    hic tanimadigim insanlar cenaze alaninda beni cevirip sarilip agliyordu.
    ıstanbul'da trafik onun icin durmustu.
    duruyorum bi an.
    dusunuyorum onsuz bazı seyleri...
    olmuyor ki, daha fikren sacma geliyor insana.
    ellerimle tasimasam, hastanede son bir kez yuzunu gormemis olsam hersey kolpa lan fikrine net inanicam ama gunlerdir en yakin cevresinde kimle konussam ayni seyi soyluyor.
    "geceler gecmiyor"
    saat sabaha karsi 5... yat kalk yat kalk derken bu kadar uyuyabildim.
    kafamin icinde sesi var surekli...
    bisiler anlatiyor hep.

    onu kaybetmek gercekten dunyada gordugum en aci his buna eminim.
    facebook, tarihte bugun ile onu kaybettigimiz gunden berı hep birlikte oldugumuz, olumsuzlesen fotograflari hatirlatti.
    her gun ama baya her gun aci bi tik daha artti.
    eksiteker'in kurulusundan beri var neredeyse...
    grubun ilk yilinda ilk kaza haberiyle beni bir gun bir uyemizi kaybedersek napariz korkusu sarmisti.
    bunu hic dillendirmedim kimseye.
    dusuncesı bile o kadar zor ki.
    ustelik her uye islemini ben yaparken bu korkuyu yasadim tam 584 kez...
    grubun kendi icindeki kuralciligi, surus guvenligi konusundaki tavri beni hep rahatlatirdi bu surecte.
    ee simdi en korktugum sey en can arkadasimla gercek oldu bu acinin daha hangi boyutlarini yasayacagim hoff...

    bir suru hayallerı vardi. ıstanbul'u cok severdi, istanbul'u anlatan bir program yapmak istiyordu ortalik biraz rahatlayinca.

    bir suru proje oksuz kaldi. onun gibi gunde en az uc projeyle bogusan bir adamin hizina kim yetisir de onun gibi tamamlayabilir bilmiyorum.
    lakin mirasi o kadar cok ki.
    yarim kalan isler bitecek, yenileri gelecek elbet ama hep zaman.
    suan zaman gecmiyor ama...

    onu anlatmaya kelimelerim yetmiyor.
    7'den 70'e onu taniyan tanimayan, izleyen izlemeyen herkes derin bir uzuntu icinde.
    aci yasiyor.
    ama oldu be babus...
    binlerce insani toplayabildigine herkes sahit...

    onun icin soylenen en guzel tanimlama: "rockstar gibi yasadi, rockstar gibi öldü."

    seni cok ozledim babus...
  • 2014 yazında askerden geldim ve gelir gelmez hayalimdeki bisikleti satın alıp uzun turlara çıktım. bir yerden sonra iki teker sevdam bisikletle sınırlı kalmadı ve youtube'da tesadüfen bu adamı keşfettim. o güne kadar yüklediği ve ondan sonra yüklediği hemen hemen her videoyu izledim. hatta youtube'da altın elbiseli adam (motosiklet programcısı) diye bir kategori oluşturup paylaştığı faydalı içerikleri ve merak ettiğim motosiklet incelemelerini oraya kaydettim.

    sonrasında harley davidson'un bir modelini almak istedim ancak türkiye'ye gelmediğini öğrenip sebebini canlı yayında kendisine sordum. üşenmeden uzun uzun yanıtladı.

    videolarını izledikçe bilinçlendim ve sonunda kendim için en mantıklı seçimin yamaha x max 250 olacağını anladım. ancak almam iki seneyi buldu. bu iki senelik süreçte hemen hemen her videosunu izledim, kendisi vesilesiyle birçok motovlog keşfettim ve onların içeriklerinden de yararlandım.

    yetmedi, motosiklet teorisi ve motosiklet üstünde hayat kurtaran 100 strateji isimli kitapları okudum. kitaplarını bulamadıklarımın pdf'lerini bulup çıktısını alıp okudum.

    çeşitli facebook gruplarına dahil oldum, motosiklet forumlarını takip ettim.

    her hafta çarşamba günü yayınlanan altınlı gece'yi kaçırmamak için telefonuma haftalık alarm kurdum. yıllar içinde nereden nereye geldiğine gözlerimle şahit oldum.

    farklı kanallarda çıktığı hemen hemen her programı takip ettim.

    gel zaman git zaman, iş motosikleti almaya geldi ve yaklaşık üç hafta önce yamaha x max 250'yi satın aldım ancak iki hafta boyunca binmedim. çünkü yamaha riding academy'den 16 temmuza eğitim için yer ayırtabilmiştim ve scooter tecrübem (honda fizy) olmasına rağmen eğitim alana kadar yola çıkmadım. iki haftalık süreçte sigorta, kasko gibi işlemleri halletim. bütçem el verdiği ölçüde kask, mont, sırtlık, eldiven, pantolon, bot satın aldım. gün geldi çattı, yamaha riding academy'den eğitim aldım.

    bu yolda rehber edindiğim barkın bayoğlu sayesinde, eski kafam olsa sıfırını alacağım motosikleti ikinci el alıp kalan parayı ekipmana verdim. alır almaz hayalime kavuşmanın verdiği heyecanla cirit atacağım motosiklete iki hafta binmedim. velhasılıkelam, motosiklet sahibi olduğum ve tam manasıyla kendimi hazır hissettiğim anda ölüm haberini aldım. birçoğunuz gibi bir süre inanamadım. beni rock müziğe başlatan gruplardan biri olan linkin park'ın vokalisti chester bennington'un kaybının şokunu üzerimden atamamışken beni motosiklete başlatan adamın kaybını kabullenemedim. kabullendiğimde ise motosikletin üzerine brandayı örttüm, disk kilidini taktım ve şimdi bu satırları yazıyorum. ne kontağı çeviresim geliyor ne de üzerine oturasım. ben motosikleti almadan önce vefat etmiş olsaydı almazdım herhalde. şimdi ise satmayı düşünüyorum ama emin değilim çünkü biliyorum ki satmamı istemezdi. bu camiadan sadece bir kişinin kaybı beni motosikletten vazgeçirebilirdi. onu da kaybettim, kaybettik.

    kendisini daima muratabigf ile yaşadığı south park sessizliği, hayko cepkin ile enfes metal müzik muhabbeti, yiğit özgür ile efsane yayını, aynı gece devam eden geyik yayını, metalci günlerine dönüş yaptığı zorgan abi tiplemesi, ekibinden biri kaza yaptığında işi geyiğe vurup profesyonelce yönetmesi, maketçilik üzerine tadına doyum olmayan muhabbeti, ege aydan ile star wars muhabbeti, evlilik hakkındaki düşündüren analizleri ve aklıma gelmeyen onlarca güzel anıyla hatırlayacağım.

    kendisinin motosiklet dünyasına kazandırdığı bilincin hakkı ödenemez. sokakta tam ekipmanlı ve eğitimli ne kadar motosiklet sürücüsü görüyorsak, pek çoğu bu adam sayesinde bilinçlenmiştir. üstlendiği misyon, motosiklet dünyası için sıfırdan geldiği nokta, elde ettiği sponsorluklar ve başardıkları inanılmaz. maalesef yeri hiç dolmayacak.

    tanınan biri haline gelmesine rağmen tevazusunu daima koruması, birkaç dil birden konuşabilmesi, yurt dışında aldığı eğitim, bilgi üniversitesini dördüncülükle bitirmesi, entelektüel kapasitesi, tarih bilgisi, çok yönlülüğü, afganistan'da barış gücünde yer alması ve aklıma gelmeyenleri... sadece bir motosiklet kullanıcısı değildi anlayacağınız.

    2000 yılında hayatın sırrı konusunda şu entry'i girmiş ve son satırlarda "hayatın sırrını unuttum, zaten sonra... sonra da hayat beni unuttu." demiş. dilerim ki öbür dünyada o sırrı bulur ve entry'nde bahsettiğin o huzura tekrar kavuşursun. ve sonra... sonra hayat seni unutsa da biz sevenlerin asla unutmayacak altın yürekli adam.
  • yıllar önce ekşiteker'in caddebostan'daki bir buluşmasında tanışmıştım kendisiyle. o zamana kadar adını hiç duymamıştım. ufaktan başlayayım diye aldığım ybr 125'i istemeyerek de olsa yeni satmıştım, bir arkadaşım buluşmaya gideceğini söyleyince ben de katıldım.

    her soruya sabırla cevap vermişti, yanlış hatırlamıyorsam buluşmaya gelenlerden birinin bisikletini denerken de (tek teker yapmaya çalışırken) düşmüştü, gülmüştü kendine. o günden beri artık motosiklet alma düşüncem olmasa da takip ettim videolarını, kendisinden çok şey öğrendim.

    gece buluşmanın sonlarına doğru arkadaşımın yeni aldığı 2. el motosikletle ilgili aralarında şöyle bi konuşma geçmişti:

    b: barkın abi
    a: arkadaş

    a: abi benim diskler bitmiş olabilir mi? değiştirmem gerekir mi?
    b: getir bi bakalım ezbere konuşmayalım. bi sorun görünmüyor kaç km'de motor?
    a: 5000km
    b: (kendine has gülüşüyle söylenerek kalktı) h...... lan 5000'de disk mi biter?

    barkın abi 42'de ömür mü biter?
  • motosiklet düşmanları da damlamış.
    sabaha damlarlar diye düşünmüştüm de yanılmak istemiştim..

    yavrum siz embesil misiniz?
    daha gün olmadan,
    insanların üzüntüleri alev alevken
    ölünün ardından olumsuz mesajlar yayınlanır mı?

    anasız-babasız ormanda tek başınıza mı yetiştiniz siz?

    insanlık fukaraları...

    aea yaşı genç her motorcunun abisidir.
    yaşı denk olanın kardeşidir.
    yaşı büyük olanların evladıdır.

    nasıl baban yanında oturdu sana araba kullanmayı öğretti,
    barkın'ın da yeri kalbimizde, hepimize motor kullanmayı öğretti.
  • motosikleti o sevdirdi, şimdi de o soğuttu. nur içinde yatsın
  • bir adam bir insanın hayatını kökünden değiştirebilirse, bunun en güzel örneğini bu adam bana tee seneler evvel yapmıştır. bundan bi kaç yüzyıl önce bu adamın beşiktaşta dünya güzeli bir dükkanı vardı. lakin bu şahsı ben pek tanımazdım onun yerine ortağı gibi biri vardı onunla daha yakındım. biz orda ara sıra magic * atarken, bu* dükkana baştan aşağı motor kıyafetleriyle gelir, robocop gibi ortalığa bakınır, yerine yerleşir falan.

    ne zaman bana motor sürme mikrobu bulaştı direk bu adamın yanına gittim. hacı dedim böyle böyle, yol yordam göster, ne araba sürmesini bilirim, ne trafikten anlarım bir yerden başlamak lazım diye.

    adam resmen yüz yılların bilgesi edasıyla aldı beni yanına. saatlerce benim bir birinden zeka yoksunu sorularıma dayanarak tek tek anlattı, anlatmakla da kalmadı, her yolu yordamı gösterdi.

    bu motorla başla, bu kursa git, şu kıyafetleri al. kurs bittikten sonra, trafiğe kapalı alanda böyle böyle çalış vs. vs.

    sonra bir baktım motora başlamamla birlikte tüm dünyam değişmiş. bambaşka bir boyut, her şey farklı burda, motor sürücüleri bile başka (iyisi de kötüsü de). iyi ki girmişim diyceğin bir dünya, kapıları açan da bu adam olunca, insan minnetini nasıl duyurcağını bilemiyor gerçekten.

    her motorcuya tek tek ulaşamıycağından, dergi çıkardı bunlar. bir çok motorcu bile bilmez bu 2teker isimli dergiyi. bulunmaz nimet kıvamındaydı, tabi okumaya üşenen motorcular sağolsun olmadı, bu sefer televizyon üzerinden gitmeye karar verdi. televizyon dünyası da göründüğü gibi değilmiş ya öyle böyle altın elbiseli adam'ı yayına geçirdi. gerçekten de iyi oldu, kimisi nefret etti ama yine kendi uslübuyla vermek istediği mesajı vermek için elinden geleni yaptı. kulaktan kulağa duyurabildi kendini ama sponsorsuz yürümedi televizyon kısmına ara vermek durumunda kaldı. ama internetten sevenleri hala takip ediyor, o da internetten yayın yapmaya devam ediyor.

    ayrı şehirlerde yaşadığımız için bilgi dolu öğretici fırçalarını yiyemiyorum ama neyse ki kopmadık. telefon denen icat güzel bir şey. e zaten bir de ekşiteker üyesi, daha ne olsun.

    hani vardır ya ölmeden önce yapılması gereken 100 şey gibi hikayeler, ha bu adamda motora ilgi duyanlarca ölmeden önce tanışmanız gereken yegane kişilerden biri.
  • uzun süredir midemi bulandıran, hatta hayatı sorgulamama sebep olan istanbul trafiği, beni motosiklet alma düşüncesine itti. motorlu taşıtları oldum olası sevmem, hız meraklısı birisi de değilim ancak ulaşım problemime bir çözüm bulmam gerekiyordu. internette yaptığım araştırmalarda altın elbiseli adam’a denk geldim. uzunca bir süre yazılarını okudum, videolarını izledim. hayatımda hiç motora binmemişim, geberir giderim diye tırsıyorum. gittim ehliyet kursuna yazıldım, vitesli motor kullanarak ehliyetimi aldım ve vitesli motora elveda dedim. benim istediğim scooter. sonrasında gittim kendime ikinci el bir honda pcx 125 aldım. geçen sene haziran ayıydı. mayıs ayında baba olmuş biri olarak motosiklet kararım etrafımdaki insanlara oldukça radikal geldi, 35 yaşındayım ama babam duysa, benzin döker yakar motoru. eşimin eski scooter kullanıcı olması sebebiyle kendisinden izin problemi yaşamadım, beni destekledi.

    motoru kullanmaya başladım, kulağımda mütemadiyen altın elbiseli adam tavsiyeleri: kendinle konuş, algını aç, okul/park önü çocuk çıkar, benzin istasyonu çıkışı öküz çıkar, araç seni görmez, dolmuş üzerine kırar, taksinin kapısına dikkat et, belediye yolu sulamış - dikkat et kayarsın, kasisten geçerken gücü bacaklara ver, virajdan önce hızını ayarla, virajda fren yapma, sabit bir hızla viraja öyle gir, çukurlara dikkat, asfaltla arkadaşlık kurma…
    yavaş yavaş konuya alıştım, keyfim yerine geldi, 15 dakikada eve geliyorum, istanbul’da bu lükse sahip olan azınlıktanım artık falan diyorum kendime. varacağım yere ulaştığımda ve motoru kapattığımda keyfim on numara, sağ sağlim eve gelmişim, malum istanbul'da motor kullanmak zor mesele, ölüm kalım savaşı veriyorsun orada..

    ilerleyen günlerde odakule civarına gitmem gerekti, motorla atladım, ışıklardan döndükten sonra bana bir motor yol verdi, bir baktım wunderwaffe. motor kültürüm falan yok ama wunderwaffe'i aea sayesinde biliyorum. ayrıca barkın bayoğlu dışında kimde wunderwaffe olacak? dedim kendime. sürücü odakule'nin önünde durdu ve motordan indi, hemen ben de park ettim, kaskı çıkarıp soluğu yanında aldım. sayesinde motosiklet aldığımı, şehir içinde fıtı fıtı gittiğimi ve bunun için de kendisine müteşekkir olduğumu belirttim. mütevazi şekilde "rica ederim, güzel motor almışsın, kazasız belasız kullan" dedi ve dayanamayıp bir tavsiye daha ekledi, "kolundaki saati çıkart, bileğini incitirsin". tekrardan teşekkür edip ve iyi akşamlar diledim. bu yaz ikinci el yamaha x max 250 aldım, allaha şükür bugüne kadar bir kazam olmadı, inşallah bundan sonra da olmaz.

    anı formatında entry girmek konusunda çığır açmış olabilirim ancak barkın bayoğlu güvenli bir şekilde hayat kalitemi artırmama yardımcı oldu! bugün üzerine para versen hayat kaliteni artıramıyorsun. az bir şey değil yaptığı. işte bu yüzden çok düzgün ve kıymetli bir adam barkın bayoğlu.

    benzetmeler konusunda pek iyi değilimdir ama doğa için serdar kılıç abimiz, spor için caner eler kardeşimiz için ne düşünüyorsam, motosiklet konusunda da barkın bayoğlu için aynı şeyleri düşünüyorum. topluma bir fayda sağlama amacı güden, konusuna oldukça hakim, insanlara ve çevreye saygılı, eğriye eğri doğruya doğru diyen, medeni, kültürlü ve kaliteli insanlar.. ve daha fazla takdir edilmesi ve toplum tarafından örnek alınması gereken insanlar.
    yaşayın varolun! kalbimiz sizlerle..
hesabın var mı? giriş yap