hesabın var mı? giriş yap

  • olay tamamen amacından sapmış. sanki bir pencere açılacak da içinden bakınca paralel evren gözükecekmiş gibi bir algı oluşturuluyor. uykum olduğu için entryi buraya bırakıyorum, yarın unutmazsam bilgi içerikli entrye dönüştürürüm bunu.

    edit: geldim.

    modern fizik 3 tip uzaysal simetriyi ile ilgilenir: yansıma, dönme ve dönüşüm. modern fizik konusu olarak simetri, ilk aklımıza gelen simetriyle benzer bir anlama sahip. yansıma simetrisi, bir sistemin bir noktadan aynalandığında çalışmaya devam edebilmesiyle ilgilidir. örneğin mekanik bir kol saatinin içini açıp bir aynanın yanına koydunuz diyelim. daha sonra aynadan saatin işleyişini izleyerek aynadaki saatin aynısını yapmaya karar verdiniz. saat yönünde dönen dişliler ters yöne dönsün, soldaki mekanizmalar sağda olsun vesaire. öyle bir saat yapın ki, orijinal saatin yanına koyduğunuzda, sanki aynadaki yansımasına bakıyormuşsunuzcasına onu tersten taklit edebilsin. bu yaptığınız saati kurduğunuzda, çalışır mı? sağduyu ile çalışacağını söyleyebiliriz. bu durumda mekanizma, yansıma simetrisine itaat eder.
    öte yandan doğadaki 4 temel etkileşimden biri olan zayıf etkileşim yansıma simetrisine itaat etmez. buraya bir parantez açıp 4 temel etkileşimi yazayım:

    1)kütleçekimsel etkileşim: kütleli cisimlerin, kütleleri dolayısıyla diğer cisimlerle etkileşimleridir. örneğin güneşin kütlesinden dolayı gezegenler onun çevresinde bir yörüngede ilerler. dünyanın kütlesinden dolayı yerden yüksekten bıraktığımız çoğu cisim yere düşer.
    2)elektromanyetik etkileşim: yüklü parçacıkların birbirleri ile olan etkileşimleridir. görünür ışık da elektromanyetik bir sinyaldir. kablosuz iletişim, mıknatıslar, elektrik devreleri, iyonize edici radyasyonun etkileri ve görme duyumuz da bunun sayesinde çalışır.
    3)güçlü etkileşim: atomların çekirdeklerini bir arada tutan kuvvettir. nötronlar elektriksel olarak sıfır, protonlar ise sıfırdan büyük bir net yüke sahiptir. aynı yüke sahip parçacıklar birbirlerini 2 numaralı (elektromanyetik) etkileşimle iterler ancak güçlü etkileşim elektromanyetik etkileşimden çok daha güçlü olduğundan atomun çekirdeği dağılmaz.
    4)zayıf etkileşim: radyoaktif bozulmalara sebep olan mekanizmadır. bu etkileşimin bir örneği olarak önce beta bozunumundan bahsedelim:

    atomlar 3 parçacıktan oluşur: proton, elektron ve nötron. proton ve nötron da üçer kuarktan oluşur:
    proton: 2 yukarı, 1 aşağı kuark
    nötron: 1 yukarı, 2 aşağı kuark
    nasıl bir atomu oluşturan yapıtaşlarından bahsedebiliyorsak, nötronu ve protonu, hatta tüm evreni oluşturan ve işleten temel yapıtaşlarından da bahsedebiliriz (kuarklar ve leptonlar, bozonlar). isimler işin içine girdikçe anlaması zorlaşıyor, ama konu da biraz esaslı bir konu. proton ve nötronun aksine elektron "temel yapıtaşlarından" biridir.

    zayıf etkileşim sadece temel parçacıklar arasında olur. beta bozunumu nötronun içindeki aşağı kuarklardan birisinin, yukarı kuarka dönüşmesiyle olur. bunun sonucu olarak nötron, protona dönüşür; zira artık 2 yukarı ve 1 aşağı kuarktan oluşan bir parçacığa dönüşmüştür.

    aynı şekilde kaon denen bir parçacığın zayıf etkileşimle bozunumu incelendi. parçacığın bozunması sonucu ortaya çıkan ürünlerin yansıma simetrisine uymadığı görüldü. biraz daha ayrıntı isteyenler okuyabilir:

    --- spoiler ---

    kütleleri ve ömürleri aynı iki parçacığın zayıf etkileşimle bozunumu incelendi. parçacıklardan ilki olan tau bozunduğunda 3pi mezon ortaya çıkıyordu (yükleri: +,+,-). ikinci parçacık olan teta bozunduğunda ise 2 pi mezon ortaya çıkıyordu (biri +, biri 0). ilk durumdaki parite -1, ikinci durumda ise +1 oluyor, uyuşmuyordu. iki farklı parçacığın iki farklı şekilde bozunması normalken, tau ve tetanın dikkatli incelemesi, ikisinin aynı parçacık olduğunu ortaya çıkardı. bu durumda bir parçacık farklı paritelerde bozunabiliyordu, parite korunumlu değildi. bu deney ve sonraları yapılan deneylerle paritenin korunumu yasasının zayıf etkileşimde geçerli olmadığı ortaya çıkmış ve iki tane nobel fizik ödülü bu konudan çıkmıştır (1957 ve 1980).

    --- spoiler ---

    daha sonraları ortaya bir teori atıldı: ayna madde. ayna madde teorisi doğruysa zayıf etkileşim ayna simetrisine uyuyor demekti. bu teoriye göre her parçacığın bir ayna çifti vardı. ayna parçacıklar kendi içlerinde sıradan parçacıklar gibi etkileşebiliyordu, ancak sıradan madde ile sadece kütleçekimsel etkileşim ile etkileşebiliyordu. yani onların varlığını gözlemenin yegane yolunun kütleçekimsel etki olduğunu söylüyordu teori. şimdi bu "paralel evren" deneyini yapan arkadaşlar da "yoğun bir nötron huzmesini" düzgün bir manyetik alandan geçirip, nötronları ayna nötrona dönüştürmeyi ve konjektürel ayna manyetik alandaki değişimin etkilerini gözlemlemeyi hedefliyorlarmış sanırım. yemin ediyorum kafam yandı. 10 15 dakikada yazarım sanmıştım, hiç bilmediğim bir yerden çıktı, hatalar için bir yeşil uzağınızdayım.

    ayna maddeyi gözlemlemenin yegane yolunun kütleçekimsel etki olduğunu söylemiştim, ne demek bu? bu demek oluyor ki, ayna maddeyi göremeyiz, elektromanyetik spektrumdaki hiçbir sinyal ile algılayamayız. ayna maddenin var olduğunu söyleyebiliyoruz çünkü karanlık maddenin aslında ayna madde olduğunu ya da karanlık maddeye atfetilen kütlenin aslında bir kısmının ayna maddenin kütlesi olduğunu anlatıyor ayna maddeciler. karanlık maddeyi bilmeyenlere ufak bir açıklama yapayım:

    galaksileri bir arada tutan kuvvet kütleçekim kuvvetidir. çok yüksek kütleli bu sistemleri astronomlar incelemişler ve galaksileri oluşturan maddelerin, galaksileri bir arada tutmaya yetecek kadar kütleye sahip olmadıklarını görmüşler. yani galaksileri bir arada tutan bir kütleçekim kuvveti var ancak galaksiyi oluşturan yıldızlar, gezegenler vs artık ne görebiliyorsak hepsinin toplam kütlesinin galaksiyi bir arada tutacak kuvveti oluşturmaya yetmediğini görüyoruz. o halde demiş astronomlar, bizim tespit edemediğimiz bir "karanlık madde" olmalı. bu karanlık maddenin kütlesi de galaksiyi bir arada tutuyor olmalı. e madem evrenin her yerinde bu karanlık madde var, dünyada da olmalı diye düşünüp araştırmaya başlamış fizikçiler. pek çok başarısız denemeden sonra 2 deneyde (cogent ve dama/lıbra) karanlık maddenin varlığına yorumlanabilir veriler alınmış. bu iki deney sonucunu birleştiren teorilerden biri de yine ayna madde teorisi.

    deneyin paralel evrene benzetilen kısmı da şu: eğer ayna parçacıklar varsa, ayna gezegenler de olabilir. habercilik büyüsüyle süsleyince paralel evren çıkıyor sanırım. söyleyeceğim birkaç şey daha vardı da, hem üşendim hem yoruldum, 4 kişi favlamış, onların hatrına yazdım bunu da. akıl karı değil yemin ederim.

  • biz yazmaya bıktık ama kimse aramaya inanmadı. sonra kızıyorsunuz.

    çok basit arkadaşlar. başlıkta ara kısmına "handsome" yazılacak o kadar.

    (bkz: #25039096)
    (bkz: #26060465)
    (bkz: #44026215)
    (bkz: #52094335)
    (bkz: #53569824)

    bir değil iki değil tam beş kavanoz bal, sadece bir kavanoz bal fiyatına. sourtimes bal dünyası iyi günler diler.

  • palamut çok kanlı bir balıktır. palamutun içindeki kan düzgün bir şekilde akıtılmaz ise, balık lezzetsiz olur. içinde kalan kan ete geçerek balığın tadını acılaştırır. balığın omurgasının altında kalan kanı diş fırçası veya bıçakla temizlemek yeterli değildir.

    balığın kanını akıtmak için, balığı temizlemeden önce yapılması gereken şudur:

    - önce kuyruğun omurga ile birleştiği noktanın bir iki parmak üstünden, kuyruğu bıçakla kesip atın. ardından kuyruk kısmı yere bakacak şekilde iple, misinayla veya çengel gibi bir şeyle bir yerlere asın. kısa bir süre sonra kestiğiniz yerden kanın damladığını göreceksiniz. kan akışı durduktan sonra, artık balığınızı temizleme aşamasına geçebilirsiniz.

    bu işlem zaman aldığı için balığı satın aldığınız balıkçı bu işlemle uğraşmaz. balığı temizleyip, elinize tutuşturur. üşenmeyip, anlattığım şekilde balığı kendiniz temizleyin.

    bir de yazılı orkinos ya da tombik denilen balığı, palamut diye müşterilere kaktırmaya çalışan balıkçı abiler var. palamut ile yazılıyı ayırmanın en kolay yolu; yazılının karın kısmında benekleri vardır, palamutta ise benek yoktur. palamutun sırtındaki çizgiler düzgün ve birbirlerine paralel iken; diğerlerinin sırtındaki çizgiler dalgalı gibidir.

    edit: bahsettiğim temizleme işlemi yeni tutulmuş taze palamut için geçerlidir.

  • babası,farmakoloji prof.u olan 4-5 yaşındaki çocuğa sormuştum :

    -baban ne iş yapıyor ?
    -farelerle oynuyor...

  • - inanmıyorum ya, i-nan-mı-yo-rum!
    - ne oldu hayırdır?
    - arif yok mu? bana benden hoşlandığını söyledi
    - ee, sen hoşlanmıyor usun mesele bu mu?
    - ya yok be, geçen günlerde de selim açılmadı mı kızım bana
    - ee halletmedin mi o konuyu
    - ya biliyorsun selim’i çok seviyorum ama sevgili gibi değil
    - yani
    - kaybetmeyeyim diye havada bıraktım, ucu açık bir süreç yani
    - ee
    - ee şimdi de arif? ne yapıcam ben ya, ne buluyor bu erkekler bende anlamıyorum ki?
    - hıı evet zor
    - ay lisede de böyleydi, geldim im ikisi üçü birden gelir.
    - istemiyorsan söyle kızım çocukları oyalama
    - ay anlamıyorsun ben ikisini de kaybetmek istemiyorum anlasana

    biz seni çok iyi anlıyoruz ağzına sıçtımın şımarığı. istiyorsun ki hiçbiri ile sevgili olmayayım ama her ihtiyacım olduğunda hepsi peşimde pervane olsun. hiçbirine sevgi vermeyeyim ama bunu hiçbiri bilmesin, sürekli sanki onu sevecekmişim gibi tetikte olsun, sürekli beni elde edeceği günün hayali ile yansın, bu ateşi hiç söndürmeyeyim, küllenir gibi oldu mu bir eline dokunayım, biz saçlarını seveyim, yanağına sıcak, ıslak bir öpücük kondurayım aklı uçsun, benden vazgeçmeye niyetlendiğine pişman olsun. ben bütün bunların planlarını kurayım, ama yakınımdaki kızlara da sürekli bu konudan şikayet ederek ne kadar istenen, arzulanan, iki erkeğin arasında kaldığı için zor durumda olan kız imajı çizeyim.

    kızlar çok adisiniz, ayça sen hepten adisin. lan 3 yıl be, bir el tutmanın peşine 3 yıl. ama suç sende değil benim ağzıma sıçayım ben, yani bi arkadaş, eeh her ne boksa.

  • ailece hayatımızı borçlu olduğumuz japon araba markası.

    1996 yılının ağustos ayında galeriden 0 km bir mazda 323 familia satın aldık. ne abs, ne asr, ne hava yastığı... o dönemler bu özellikler opsiyonel olduğu için biz kısıtlı olan aksesuar bütçemizi mal gibi klimaya ayırmıştık. dımdızlak bir arabadan bahsediyorum.

    mazdanın broşürüne baktığımı hatırlıyorum. bir kaza testi fotoğrafı... familia'yı korkunç bir süratle duvara çarptırırken... arabanın tamamen yokolan burnu ama en ufak hasara uğramayan yolcu kabini gözler önünde... "hadi lan ordan" dediğimi hatırlıyorum "koskoca motor nereye gitti dümbelekler?". cevabı alttaki açıklamalarda gizli: "önden darbelerde motorun yolcu kabinine girmesini önleyen özel katlanma ve parçalanma sistemi"

    vay anasını... japonlar yapmış! ama beni arabanın güvenlik unsurları ırgalamıyor. "nolcak lan! babam iyi şöför zaten"

    ***

    arabayı 2 ağustos cuma günü saat 20:00'da aldık. saatine kadar hatırlıyorum çünkü cumartesi sabahı tatile giderken, yani tam 12 saat sonra o büyük kazayı yaptık. bütün gece valiz toplayıp istanbul-antalya arasında şöförlüğe soyunan babam direksiyon başında uyumaya karar verince eskişehir'e 45 km mesafedeki bozüyük kavşağı'nda bir doğan slx'e, 90º açıyla ve tam 110 km süratle çarptık. kazanın etkisiyle biz kendi etrafımızda sayısız spin atarken tam ortadan kırılan diğer araç yerden metrelerce yükselip yere yan olarak düşmüş...

    ***

    kaza sonrası yaşadıklarımızı burada anlatmayacağım. aslında bu kadarını bile anlatmak sinirimi bozuyor ama kazanın boyutlarını anlamanız için gerekliydi. sonuç olarak annem, babam, o zaman 7 aylık olan kardeşim ve ben o arabadan sağ çıktık. benim dışımda kimsenin burnu bile kanamadı hatta...

    "tamam mazda sağlam araba ama bu kadar duygusallaşmanın alemi ne" diye soranlara söyleyeyim: kaza sonrası, aracı sigorta şirketinden mazda japonya'nın geri aldığını ve dünya fuarlarında dolaştırdığını öğrendim. yanına da şöyle yazmışlar "bu araçtan biri bebek 4 kişi sağ olarak çıkmıştır."

    hani fifth gear'da ya da başka programlarda arabaları gerek komik komik, gerekse de ciddi ciddi test ederler ya, işte ölüm kalım testinde de ben mazda koltuğunda oturuyordum. ve müteşekkir bir şekilde söyleyebilirim ki "mazda bu testi geçti"

  • videoya basmadan önce böyle bir hayvanlığı beyaz bir şahin arabası olan birinden beklemiş olmam da beni utandırdı sanki...