hesabın var mı? giriş yap

  • brezilya'nın neşesini, rengini, kültürünü, futboluna o kadar güzel yansıtırdı ki, sayesinde maç boyunca samba izlemiş, rio sokaklarında renkli bir tur atmış, estetiğe doymuş olurduk.
    dişlek suratı, bitmeyen neşesi, oldukça doğal gözüken doğaüstü yetenekleri ve vitaminsiz tipiyle, şahsıma önce futbolu, sonra brezilya'yı sevdirmiştir.
    selam olsun.

  • "şu demirtaş suçlu ama..." yorumlarında gına geldi. onu da savunduruyorsunuz adama. arkadaş, suçluysa cezasını çeksin, mahkemelerimiz yargılasın, suçunu kanıtlasın, tck'da ne yazıyorsa o suçla ilgili, o kadar süre yatsın, bunu istemeyen şerefsizdir zaten. keza kavala için de aynı süreç işlesin. evrensel hukukta da böyle. olması gereken bu. gerek yasin börü ve arkadaşlarının başına gelenler, gerek 15 temmuzda yaşananları hepimiz biliyoruz, bunlarla ilgili kim suçluysa gün yüzü görmesinler. bu olması gereken şey.

    ama ya suçlu değilse, soruşturma için içeride tutuluyorsa, yeterince suç bulunamıyorsa...

    bu neden bu kadar önemli biliyor musun sevgili meriç? yarın aynısı sana da, bana da, bir tanıdığına da yapılabilir. ergenekon sürecinde, balyoz sürecinde yapıldı. şu anda hukuksuzca tutuklu binlerce khk'lı var. (neden hukuksuzca diyorum, devletin zamanında izin verdiği şeyleri yaptıkları gerekçesiyle suçlu gösteriliyorlar, legal bir bankaya, kendi hesabına para yatırdı diye işinden atılmış, hapse girmiş insanlar var. ha bu arada bankanın kurucusu bugün spk başkanı vs.)

    iyi oku meriç. yarın şuursuzun biri gelip, seninle ilgili bir iddia ortaya atar, 4-5 yıl hapiste kalırsın daha hüküm almadan. bunu ister miydin? kendine istemeyeceğini başkasına da isteme. özgürlük çok kıymetli, bir saatini bile sana geri verecek kimse yokken, insanların yıllarını yiyorlar zindanlarda.

    tanım: olması gerekeni savunmuş komedyen.

    gelen mesajlar üzerine edit: yazdığım şeyin arkasındayım. anlatmaya çalıştığım bu soruşturmaların hala sürmesinin adalete güveni sarstığının anlaşılması. bu devletin savcısı/hakimi/polisi 4-5 yıl boyunca işlenen suça yönelik delil bulamıyorsa/dava açamıyorsa/davayı sonuçlandıramıyorsa adaletten nasıl bahsedebiliriz? adalet demek af demek değildir, suçluysa cezasını vermek, suçsuzsa haksızlığa uğramasını engellemektir. demirtaş o sözleri söylemiştir, halkı sokağa çağırmıştır ve bunun sonucunda insanlar ölmüştür. tamam, o zaman cezasını verelim, "dur biraz bekle (4-5 yıl) iddianame yazıp, seni yargılayacağız" denebilir mi? başımıza gelse "nerede bu devletin adaleti" demez miyiz?

  • açık ve net konuşmak gerekiyor; anayasa değişikliğinin ardından yeni hsyk'nın göreve başlaması ile türk yargı dünyası ve onlarca yıllık uygulamaları hallaç pamuğu gibi atılıyor. birazdan dinci kardeşlerimiz buraya gelip ağlamaya başlayacak yargının içindeki derin devleti bitirdik, yargı artık halkın hizmetinde, belirli bir elitin değil, kahrolsun ergenekon diye; sakın kanmayın, kazın ayağı böyle değil.

    allah'ın bildiğini kuldan saklamanın gereği yok; özel yetkili cumhuriyet savcılıkları ve özel yetkili ağır ceza mahkemeleri, herkesin bildiği gibi, belirli bir görüşün egemen olduğu yerler; bunların gücünün önünde hiçbir şeyin durması da mümkün değil. sorun şu ki bu yapı, bu eşsiz gücünü, örgütlü suçlar ile müdadele için değil, mensup olduğu düşünce yapısına karşı muhalif gördüğü her kesimi ezmek için kullanıyor. bu durum önce ergenekon davası ile başladı, ardından balyoz davası ile devam etti, bunu oda tv davası izledi, aynı anda istanbul ve şimdi izmir'de devam eden askeri casusluk davaları ile sürüyor; kck davaları da aynı yapının eseri. işte şimdi gün geldi bu sefer aynı gücü muhalif sol dernekler üzerinde kullanıyorlar.

    arkadaşlar; dünyanın her yerinde kabul edilmiş temel ilkedir: yargı, üçlü bir sac ayağı üzerine oturur; savcı itham eder, tezi sunar; avukat savunur, anti tezi sunar; hakim de yargıya ulaşır, sentez yapar. bu nedenle her üç kurum hem birbirinden ayrı hem de birbirine saygılı hareket eder. modern toplumlarda, savunmayı temsil eden avukatlar son derece saygın olduğu gibi, kendilerine dokunulması da son derece sınırlı durumlarda mümkün olur; hele ki takip ettikleri davalar nedeniyle sanki o davanın bir parçasıymış gibi yargılanmaları kabul edilemez.

    yeni hsyk ile birlikte, bu saydığım davalar kapsamında, her seferinde avukatlık büroları basıldı, avukatlar göz altına alındı, tutuklandı, savunma gizliliği ihlal edildi; bugün artık geldiğimiz nokta korkunç; bahsettiğim yapı, özellikle sol kesime yönelik davalarda büyük etki gösteren avukatları bu sefer hedef almış gözüküyor; sabaha karşı onlarca avukatın bürolarının basılıp, kendilerinin yaka paça göz altına alınmalarının, faşist rejimler dışında, dünyada hiç bir örneği yoktur.

    bugün artık çok tehlikeli bir noktadayız; görüşlerini beğenin, beğenmeyin, avukatlık kurumu; sizi haksızlıklara karşı koruyabilecek son kaledir; eğer bu kale yıkılırsa yarın hiç birimizin ne olacağının garantisi yoktur.

    kendileri ile aynı görüşleri çoğu zaman paylaşmasam da, göz altındaki meslektaşlarıma dayanma gücü diliyorum; umarım bu soruşturmadan başı dik çıkarlar.

  • seri başında brooklyn hücumda kemerleri çok sıkmadık halde başabaş gidiyordu boston'la. şu anda dünyanın en iyi oyuncusunun kriptoniti bulundu ve kyrie irving de kendisini durduracak tek şey olan “kendisi” tarafından kilitlenmiş durumda. ancak nets daha da büyük sorunlar yaşıyor:

    steve nash takımdan kafaca ayrılmış durumda. inanılmaz kötü bir koç performansı izledik. yani akıl alır gibi değil. goran dragiç nba finalleri seviyesinde insiyatif alıp oyun kurucu olarak oynayabileceğini daha önce göstermiş bir isim. seride sürekli olarak "bi de bu oynasın" diyerek plansızca kullanıldı. patty mills tamamen önemsizleştirilmiş ve doğru düzgün hiç bir seti yok. seth curry tamamen el üstü şut kullanıyor. nic claxton'a ne pick and roll çizmişler ne planlı bir oyunu var. andre drummond da "çık oyna" planıyla oynatılıyor.

    hepsinin üstüne steve nash normal sezonda oynatmadığı, rotasyondan kestiği blake griffin'i oynattı!!! şaka gibi. siz attığı üçlüklere bakmayın. o adam bu seviyede hele boston karşısında hiç oynamaz. phila olsa tamam ama boston bu adamı savunmada maden gibi sömürdü. geçiş hücumlarını bırakın, set hücumlarında bile kepaze oldular. bounce passlar cut lar hepsini yediler.

    gelelim durant'e. bu adamla "topu ver ona, sayı atsın" anlayışıyla oynanamayacağını boston sana gösterdi. kyrie de kötü oyun kuruyor. eee?!?!? dragiç oyun kursun kyrie-durant üzerinden verimli olacağı pick and roll lar kur!!! adamlar 11-0 seri yiyor momentum falan dönmüş herif mola almıyor!!! nash de udoka da head coach ama birisi bu pozisyona gelene kadar işin mutfağında baya zaman geçirip doğru isimlerle çalışmış. nash herhalde vogel'dan bile daha kötü şekilde kovulur ancak brooklyn "yıldızlara güvenelim ne isterlerse yapalım onlara ihtiyacımız var" anlayışıyla buraya kadar gelebildi. geçmiş olsun. bu turu hele ki böyle bir boston karşısında 3-0'dan 3-4'e imkanı yok çeviremezler. takım kurulumu da çok çarpık. aptal saptal işlerle uğraşacaklarına sene başı bir javale mcgee alsalar tüm pota altında verimlilik ve caydırıcılıkları %30-40 falan artardı 15-20 dk için. bu da aşırı kritik bir fark. sürekli bir "kyrie incinmesin, harden sıkılmasın" tribiyle hepsi kadar boktan bir ben simmons'la, o kol gibi kontratıyla ortadalar. onlara önümüzdeki sezon en az 2 pota altı oyuncusu (hızlı, zıplayabilen cinsten, öküz gibi kalas değil) ve en az 1 tane daha kanat lazım. geçmişler olsun brooklyn. projenin sonuna geldin. sürün bakalım.

  • an itibariyle kendimi güvende hissetmiyorum. bugüne kadar boşu boşuna üzdüğünüz eşim, annem, babam yani ailem eli kolu bağlı, bebeğim de annesiz kalabilir. bunu yapan ve sebep olanlar ise cezasız.

    birkaç ay sonra komisyon tarafından iadesi sağlanacak birisi bugün öldürülebilir.

    mesela beni, birdyfirdy'i sevmeyen biri bana zarar verebilir. sokak ortasında muhtemelen kucağımda bebeğimle beni katledebilir çünkü adım şerefsiz bir rektör tarafından bir listeye yazıldığı için ihraç edildim ve terörist muamelesi görüyorum.

    ama pardon bu ülkede gerçek teröristleri bile idam edemezsiniz, ama beni, birdyfirdy'i öldürüp ceza bile almazsınız.

  • 1759 - 1797 yılları arasında yaşamış olan ingiliz sosyal teorist ve feminist. rousseaunun demokratik radikalizminden derinden etkilenmiştir. ilk sistematik feminist eleştirileri üretmiştir. en önemli eseri olan "a vindication of the rights of women"(1792) locke liberalizminden etkilenilerek yazılmıştır ve öncelikle eğitim hakkı olmak üzere kadınların eşit haklara sahip olmasını vurgulamıştır. bir anarşist olan william godwin ile evlenmiştir ve "frankenstein"ın yazarı olan mary shelleynin annesidir.

  • sahte yollanan kulaklığı iade talebimi "kutusunun açıldığı" gerekçesiyle reddeden usulsüz firma. elektronik ürünler kutusu açıldığı anda ikinci el statüsüne düşüyormuş, bu sebeple satıcı da artık o ürünü satamıyormuş.

    yani ben 1000 liraya airpods satın aldığımda evime 50 liralık sahte airpods gelirse bunu iade edemiyorum. kutusunu açtım ya bir kere, satıcı onu satamaz artık. yazık satıcıya.

    sizin ben mantığınızı yolunuzu yordamınızı seveyim rezil herifler. aynı şey amazon'da olsa o satıcının ticaret hayatını bitirirler. bizimki hala müşteriyi nasıl silkeleyeceğinin hesabını yapıyor.

    aklınız vicdanınız varsa bu siteden alışveriş yapmayın.