hesabın var mı? giriş yap

  • arzu ederse pokemonlar hakkında bile şarkı yapabilecek osur osur ipe diz akımının bir numaralı ismi...

    oy pokemon pokemon da
    hasta ettun milletu
    başka iş mi yok idu da
    nerden çiktu pikaçu

  • "benim öküz işe gitti az önce, çabuk gel, özledim"

    hayır öküz kim, ne işi, bi de şimdi çıktım daha evden ne çabuk özledin ya, canım benim.

  • dünkü bölümünde şöyle bir sahnenin yaşandığı program:

    ivana ezgi'ye tarzsın/diılsın demeden önce nur yerlitaş'a döner;

    ivana: bu kokusu ne?

    nur yerlitaş: ne kokusu be manyak mı ne bu da aaa!

    ivana: bu ne koku ya? yıldız kokuuuu!

    ivana yıldız'ı böyle esprili vermek istedi de nurella ne zannedip panik oldu onu anlamadık.*

  • doğru kelamdır. zira iyi ahlakını alabilseydik;

    *hızlı tren kazasından sonra birilerinin istifa etmesi gerekirdi,
    *seçmene "lan", "ananı da al git" diyenlerin özür dilemesi gerekirdi,
    *sırf bakanın oğlunun ithal ettiği ürünlere vergi indirimi geldiğinde medya çarşaf çarşaf yazar, bakan da istifa ederdi,
    *başbakan'ın oğlu "gemicik" alamazdı,
    *başbakanın damadının genel müdür olduğu şirket devlet ihalesine girmeye cesaret edemezdi
    (8 yıl sonra edit: bu damat enerji bakanı oldu*)
    (12 yıl sonra edit: maalesef damat şu an hazine ve maliye bakanı(!). tünelin ucu bombok bir yere çıktı. inşallah başka editlerde görüşmeyiz. )
    (13 yıl sonra eyvah eyvah editi: adam instagramdan istifa edip ortadan kayboldu. çok ilginç şeyler oluyor. )
    .
    .
    .
    bakıyorum da oldukça ahlaklı(!)ymışız.
    (bkz: şükür yarabbi)

  • yine mi mağdur oldunuz lan siyasal islamcılar. sizin reisiniz sağa sola "bunlar pislik, çöplük, sürtük vs vs" diye tüm hakaretleri saydırırken bir şey yoktu di mi? bunu da onun gibi düşünün işte, nükte yapmış kadın, zuhahaaa.

  • fanatizm gerçekten tedavi edilemeyen bir hastalık. n'olmuş kadın kendisiyle özdeşleşen, her golünden sonra çalan bir şarkıyı gidip futbolcuyla beraber söylemişse. ne kadar ilginç kafalar ya. hemen taraftarlığı sorgulanmış. napacaktı gidip düşman mı olacaktı?

  • kendisi teknik anlamda bir "paradoks" değildir ancak bir odada toplanan 23 kişinin içinden iki tanesinin doğumgünün aynı olması ihtimalinin %50'den fazla olması sıradan insanlara tuhaf geleceğinden bu kişilere bir paradoks gibi görünecektir ve ismini de bu sebeple almıştır.

    kriptografi'de özel bir yere sahiptir çünkü sadece doğumgünlerine uygulanmaktan öte temelinde genel geçer bir mantık yer almaktadır. bu da şudur:

    " 'u' adet elemana sahip bir evrensel küme içerisinden seçilen birbirinden bağımsız ve aynı dağılım tipine sahip (örneğin hepsi uniform distribution'a veya başka herhangi bir dağılım çeşidine sahip olabilir) 'n' adet değişken içerisinden iki tanesinin bir birine eşit olma olasılığının %50 veya daha fazla olması için seçtiğimiz "n" en az evrensel kümedeki eleman sayısının karekökünün 1.2 katı olmalıdır. (n = 1.2 x sqrt(u)) "

    bu da demektir ki 128 bit'lik string'lerden oluşan 2^64 örneği incelediğimizde bunlardan en az iki tanesi büyük olasılık ile aynı olacaktır.

    ayrıca doğumgünü örneğinde yılın 365 gün olduğu ve insanların doğumgünlerinin uniform distribution (tekdüze dağılım) ile dağıldığı kabul edilir ki bu tam olarak gerçeği yansıtmaz.
    (bkz: doğumgününden 9 ay 10 gün öncesi)
    (bkz: yılbaşı gecesi mervelerde kalan kız)

    (bkz: cryptography)
    (bkz: discrete probability)

  • o sümüklüyle boy boy fotoğrafları olan adamlar da akşam televizyonlarda bu çocuğu konuşurlar.

  • yaklasik 2 yildir topraklarinda yasadigim ulke. malesef ne internette ne de sozlukte hakkinda yazilanlarin yarisinin dahi dogru olmadigi ulke olarak da bilinir. guney afrika'nin dogusunda yer almakta olup, johannesburg'a arabayla 3-4 saatte gidebiliceginiz bi yerdir. kadinlari allah icin cok guzeldir ancak erkekleri hakkinda ayni seyi soyliyemiyicem malesef. dogasi cok guzeldir, hele benim gibi buyuk sehirlerde gectiyse cocuklugunuz ve gri disinda baska bi renge alisik degilseniz, ucaktan indiginiz an yesiline kocaman agaclarina ve ucsuz bucaksiz yemyesil ortulu daglarina asik olursunuz. ucak demisken, istanbul'dan johannesburg'a direkt thy ucusu sonrasi ya otobusle ya da 50 dk suren bi ucak yolculuguyla gecilir swaziland'a. ancak bu bahsedilen ucak 5m genisliginde dahi olmayip, otobusle bol tasli bi yolda gidiyomussunuz hissi veren tipte, kalkarken ve inerken en saglam ateisti dahi dine dondurebilecek bi ucaktir.

    sozlukte yazilanin tersine swaziland'in para birimi aslen emalangeni'dir, ancak guney afrika cumhuriyeti'nin para birimi olan rand da banknot biciminde olmak uzere swaziland'da kabul edilmektedir. an itibariyle 1tl 5 emalangeniye denk gelmektedir. her ne kadar ucuz oldugu dusunulse de, bence fiyatlar asagi yukari aynidir turkiyedekilerle. marlboro light orda 6.5 liradir, o ayri :)

    4 mevsim oldugunu soylemelerine ragmen aslinda yagmur sezonu ve kuru sezon sekline 2 mevsimle ozetlenebilir. yagmur sezonu yaz olarak kabul edilir. yagmur derken bizim bildigimiz 2 damladan bahsetmiyorum. orneklendireyim: gectigimiz ocak ayinin sonuna dogru bi persembe bardaktan bosanircasina yagmaya baslayan yagmur hiz kesmeden ertesi carsambaya kadar 7/24 surdu. haliyle disarda yurumek nerdeyse yuzmek gibiydi. kuru sezon da kistir ve gokten 1 damla bile dusmez, dolayisiyla sizin asik oldugunuz o yemyesil olan ulke sariya doner gozlerinizin onunde. hani ciddi ciddi yesil kalmaz nerdeyse. devlet etraftaki yesilden sariya donusmus otlari yakmaya baslar, o nedenler haziran ayindan itibaren swaziland'i cok fena toz, duman, alev goturur. isin ilginc yani da bu otlar yanarken agaclara hicbi sey olmamasi. turkiyede 1 mkarelik alan yaninca hemmen orman yangini cikar ve o ormandan hayir gelmez bi daha, anam orda yaniyo yaniyo, kilometreler yaniyo, ama ertesi yil yine ayni yesillikte otlar bitkiler bitiveriyo ayni yerde mubarek.

    ayrica mevsimlerin yeri turkiye'dekinin tam tersidir, yani burda yazken orda kis, burda kisken orda yaz olur. isin en komigi ise gecen aralikta turkiye'ye geldigimde -orda yaz olmasi nedeniyle- kisa kollu ve sandaletle gelmistim. ucaktan indigim an -35 derecenin yuzume ve tum huclerime vurmasini birakalim bi kenari, tum havaalani beni yargiladi giydigim seylerden oturu. evet utandim sozluk.
    esas dili swati'dir amma nerdeyse herkes ingilizce bilir, swazi olup da swati bilmeyen arkadaslarim da bulunmakta.

    time dergisine gore swaziland'in otu, swazigold, dunyanin 5. en iyi otudur. bu konuda da yesillikleri kadar zengin bi ulkedir. her ne kadar devlet tarafindan yasaklanmis olsa da belli bi saatten sonra ayik insan bulmak zorlasir, e ne de olsa cok ucuz.

  • öncelikle bizi bir arada tutan şey göğsümüzdeki iman falan değil, laikliktir. göğüsteki iman insanları bir arada tutsaydı ırak, suriye, afganistan gibi ülkeler paramparça olmazdı. milyonlarca insan can havliyle türkiye'ye sığınmazdı.

    böyle bir yemin icat ederken türkiye cumhuriyeti vatandaşı olup müslüman olmayan insanların rencide olacağı hiç mi düşünülmedi? müslüman olmayan insanlar bu ülkede askerlik yapmıyor mu? vergi vermiyor mu? bu yeminle devletin kolluk güçlerinin bütün inançlara eşit mesafede olacağının garantisini nasıl vereceksiniz? diğer inanç grupları ve inanmayanlar için de ayrı yemin törenleri düzenlemeyi düşünüyor musunuz? o zaman yılın 365 günü yemin töreni düzenlemeniz gerekmez mi? laiklik ilkesinin amacı bütün bu sakıncaları gidermek değil mi?

    tabii 16 yıldır laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmaktan ceza almış bir parti tarafından yönetilince, yukardaki soruların da fazla bir anlamı kalmıyor.

  • 45 yaş üstünde doğum yapan on altı kadında bir görülebilen genetik farklılığı. tekrar söylüyorum, bu bir hastalık değil sarı saç, mavi göz gibi bir genetik farklılığıdır!