hesabın var mı? giriş yap

  • şirketin ne kadar para kazandığını kalem kalem hesaplamanıza gerek yok. şirket halihazirda halka açık olduğu ve borsada işlem gördüğü için tüm bilançoları zaten her çeyrekte paylaşılıyor. mesela son çeyrekte 2.3 milyar euro ciro elde etmelerine rağmen çeyreği 20 milyon euro zararla kapamışlar.

    son ceyregin rakamlari

    gelmis gecmis tum ceyreklerin verileri

    yalnız bakkal hesabı yapar gibi "şarkı başına 5 cent ödeyip 8 cent alsalar şarkı başı 3 cent kar ediyorlar" demek yalnış oluyor çünkü kurumsal bir şirketin tüm masrafları şarkılara ödediği paradan ibaret değil. bunun server masrafı var, data masrafı var, teknoloji masrafı var, algoritma geliştirme masrafı var, şirketin içinde çalışan beyaz yakalıların maaşı var, marketing var, insan kaynakları var, hukuk departmanı var....var oğlu var.

  • ikinci deadpool & wolverine fragmanı yayınlandı. ilk fragman wolverine'i bize sadece sonunda göstermişti. bu fragman ise filmin isminin hakkını verecek cinste wolverine karakterinede odaklanıyor. aslında ilk teaser'ın deadpool, bu trailer'ın da wolverine odaklı olduğunu söylersek çok yanılmış olmayız. ikinci fragmanın daha doyurucu olacağını düşünerek ilk fragmana inceleme yazmamıştım. iki fragmanı birlikte düşünürsek elimizde böylece bolca malzeme birikti.

    fragmanın incelemesine geçmeden önce deadpool'un sinemadaki geçmişine, üçüncü filmin neden bu kadar geciktiğine ve mcu içinde olmasının deadpool'a neler katabileceğine bakmak istiyorum. 2009 tarihli x-men origins: wolverine filminde ryan reynold'ın canlandırdığı deadpool'u aslında biz ilk kez görüyoruz. lakin o filmdeki deadpool çizgi roman fanlarının tepkisini çok fazla çekecek şekilde kötü yorumlanmış bir karakterdi. kökeninin farklı işlenmesi, güçleri, tamamen bir kuklaya dönmesi ve elbette ki karakterin alamet-i farika'sı olan dördüncü duvarı kırmaması gibi etkenler izlemesi fanlar için çok zor olan bir karakter sundu bize. sıfat olarak adının yanında "geveze paralı asker" olan bir karakterin ağzının tamamen kapatılması ise sanki bilinçli olarak karaktere zarar veren bir havadaydı. bütün bunlar planlanan spin-0ff projesinin rafa kalkmasına sebep oldu.

    aradan yıllar geçti. bir test görüntüsü piyasaya verildi. işte o test görüntüsü hayranların yıllardır beklediği, x-men origins: wolverine filminde gördüklerinin tam tersi olan, çizgi roman havasını sonunda kadar taşıyan bir deadpool'a sahipti. 20th century fox en sonunda belki de o ana kadar x-men hakları ile alakalı en doğru kararı alarak test görüntüsünde gördüğümüz versiyon deadpool'un filmine onay verdi. 2016 ve 2018 yıllarında olmak üzere iki tane deadpool filmi vizyona girdi. bu filmler sırasıyla 58 ve 110 milyon dolar olmak üzere çağdaşları süper kahraman filmlerine göre daha mütevazi bütçelerine rağmen, 782 ve 785 milyon gibi devasa gişe başarısı elde ettiler. r rated olarak vizyona girip, daha yetişkin bir kitleyi hedef alan süper kahraman filmlerinin de başarılı olabileceğini kanıtladılar.

    üçüncü film ve x-force spin-off filmleri beklenirken disney'in fox'ı satın aldığı haberi geldi. bu x-men, fantastic four ve elbette deadpool'un mcu'ya katılabileceği anlamına geliyordu. evet deadpool filmleri başarılıydı ama x-men'i fox'un olabilecek en kötü şekilde kullandığını düşünen bir insan olarak bu haber beni mcu ve x-men adına daha çok memnun etti. zira deadpool karakterin doğal yapısı gereği hiçbir sorun yaşamadan ve reboot yemeden mcu'da olmaya devam edebilecekti. sadece geçiş sürecinden ötürü üçüncü bir deadpool filmini biraz daha fazla bekleyecektik. mcu'da olması ise deadpool'un diğer karakterler ile olan etkileşimini katbekat arttıran bir unsur olacaktı. bir türlü zaman çizelgesini oturtamamış bir fox-men evreni yerine mcu çok daha ilgi çekiciydi benim için.

    tahminler genel itibariyle tuttu. ryan reynolds, deadpool rolünde kaldı. karakter mcu'ya geçti. hayranların en hassas olduğu konu olan filmin yetişkinlik düzeyi ilk iki filmde olduğu gibi kaldı. her şey yolunda görünürken hayranların beklentisini daha da tavana çıkartacak haber geldi; hugh jackman, wolverine rolüyle geri döndü.

    bu fragmanda deadpool'un wolverine'i yanına almaya gitmesiyle açılıyor. gördüğümüz wolverine variant'ı fox-men filmlerinde gördüğümüz wolverine değil. böylece logan filminin harika sonu da yok sayılmamış oluyor. bu variant anladığım kadarıyla kendi evrenindeki hiçbir x-men'i kurtaramamış kendine olan güvenini kaybetmiş bir versiyon. fragmanda gördüğümüz anıt taşları o evrenin x-men mezarları olabilir. önceki fragmanda öğrendiğimiz bir şey vardı. multiverse yeni bir krize giriyordu. deadpool'da loki'de gördüğümüz tva tarafından işe alınıp bu krizi durdurmaya çalışıyordu. bu bağlamda film bir çok farklı evren gösterecek olsa da ana eksenini yine loki'de gördüğümüz void'a odaklayacak gibi.

    void'da gördüğümüz en önemli karakter ilk fragmanda sadece tease edilen burada ise tamamen tanıştığımız cassandra nova. çizgi romanlarda ilk kez mayıs 2001 tarihli new x-men sayı 114'te görünen nova çizgi romanlara çok büyük etki bırakmış bir karakter. kendisi x-men'in kurucusu charles xavier'in ikiz kardeşi ve maalesef ki x-men çizgi romanlarının en trajik olayı olan genosha katliamının sorumlusu. filmde the crown dizisinden tanıdığımız emma corrin tarafından canlandırılıyor.

    fragmanlarda önceki x-men filmlerinden gördüğümüz bir çok karakteri görmek mümkün. önceki fragmanda pyro'yu görmüştük. bu fragmanda net şekilde lady deathstrike, toad ve azazel'ı görüyoruz. giant-man'in kafasını kendisine karargah olarak kullanan cassandra nova belli ki önceki x-men filmlerinde görünen çok sayıdaki villain'ı kendi yanına çekmiş. bir nevi brotherhood of evil mutants kurmuş. void içerisindeki bu sahnelerin mad max havasında olacak olması da yine merakı arttıran unsurlar.

    wolverine'in en sonunda çizgi romanlardaki kostümünü giymesi elbette fanları çok mutlu eden bir etken. fox filmleri orijinal kostümlerin giyilmesi konusunda nedense çok katı davrandı. 2000'lerin başında böyle düşünmeleri belki bir yere kadar kabul edilebilirdi ama first class filminden sonra bile ısrarla orijinal kostümlerden uzak durmanın ne kadar gereksiz olduğunu biz aslında mcu filmlerinde gördük. bu fragman da bize x-men karakterlerinin de orijinal kostümlerinde ne kadar güzel durduklarını gösteriyor.

    fragman filmin bize sunacağı şeylerin neredeyse tamamını saklamış vaziyette. ufak tefek bir iki eski x-men villain'ı. cassandra nova ve mcu'dan halihazırda bildiğimiz tva, void ve alioth dışında bir şey göstermiyor. doctor strange in the multiverse of madness filmi gelirken aslında filmin hiçbir zaman olmadığı ve olmaya çalışmadığı bir beklenti oluşmuştu. o beklenti filmin var olan haline karşı bence biraz fazla tepkiye sebep olmuştu. ama cameo'lar ve multiverse çılgınlığı bekleyeceğimiz asıl film bence bu film. dedikodusu dönen ya da bir şekilde tease edilen ihtimalleri buradan saymak zor. sadece şunu söyleyebilirim ki fox'un çektiği bütün marvel filmlerindeki karakterler masada. buna daredevil ve fantastic four filmleri de dahil. hangilerinin olacağını henüz bilmiyoruz. ama herkes filmde bir şekilde yer alabilir.

    deadpool & wolverine filmi mcu adına da çok çok önemli bir noktada geliyor. mcu maalesef ki son zamanlarda eskisi gibi değildi. disney+'ın ortaya çıkışıyla ve bob chapek yönetiminin içerik sayısının artışını önceleyen felsefesiyle marvel studios ve kevin feige'ye hiç olmadığı kadar yük binmişti. bu da belli bir standart yakalamış mcu'da standartlarının çok altında işler çıkmasına sebep oldu. bob ıger yönetiminin geri gelmesi ile birlikte bu yoğunluk ciddi şekilde azaltıldı ve yeniden nitelik nicelikten büyüktür anlayışı geldi. bilindiği üzere marvel studios bu sene hiç alışık olmadığımız şekilde sadece bir film vizyona sokacak. diğer filmler 2025'e ertelenerek tekrar üzerlerinde çalışılacak. vizyona giren tek film ise elbette ki bugünkü konumuz olan deadpool & wolverine filmi. filmin üzerinde çok önemli bir sorumluluk var. sadece hikaye anlamında değil gerçek anlamda da çok yara alıp kan kaybeden marvel studios'a tekrar yükselişin yolunu açmak.

  • adamın bilgisayarının masaüstünde "yeni klasör (25)" adında bir dosya var. sen ondan odasının toplu olmasını bekliyon, bekleme!

  • "hazir oradayken bana da bir bot ve kazak alsaydi keske." dedigim alisveris. harcadigi parada benim de hakkim var sonucta.

  • kelimenin etimolojik olarak miladdan sonra 5. yüzyıl civarlarında iskandinavya dolaylarından çıkıp gelen ve roma imparatorluğu'na bir süre kök söktüren (ve böylece kendi sonlarını da hazırlayan) germenik ırk goth'lardan geldiği aşikardır. fakat bu kelime sonraları farklı anlamlar da kazanmıştır. ingiliz medeniyeti politik anlamda rakipleri olan fransa ve ispanya'ya olan köksel ve ruhsal üstünlüğünü kanıtlamak için "gothic"i kendine sıfat bile yapmıştır çook eskilerde. (tabi ingiliz ırkının ataları kahraman jutelar ya da gete'lerden de ilham alınmış olabilir burda) ama yine de gotik kelimesi tarihte uzun bir süre "barbar", "yaban", "sivilize olamamış" anlamlarında olumsuz bir sıfat olarak kullanılmıştır. ilkel ve dar kafalı insanlarla/ülkelerle özdeşleştirilmiştir. hele hele sonraları 18. yüzyıldarasyonalizm ve sanayileşmeyle beraber gotik artık olumsuzdan da çıkıp küçük düşürücü bir sıfat olarak kullanılmıştır. o dönemde kendilerini medeniyetin doruklarında, "biz olduk artık" havalarında gören avrupa toplumları, kendilerini fazla kaptırdıkları bu mantık ve bilim gerçekleriyle gotik edebiyatı (ya da daha genel anlamıyla "romans"ları) yerin yedi kat dibine gömmüştür. okumanın bir insan ihtiyacından ziyade toplumsal sınıflara göre yazıldığı çizildiği bu dönemde burjuvazi, tıpkı kendi akıllarının erdiği tek şey gibi "yararcılık" kokan romanlara yönelmiş, romanlar neredeyse "standart edebi eser"ler konumuna gelmiştir. (hatta ilk dönem romanlarında protagonist bir hana girerken yazar "şu han bilmemne şehrinin bilmem ne sokağında. konaklamak için ideal gidin görün." gibisinden direk okuyucunun gerçek hayatında işine yarayacak notlar yazarmış) ama bu aşırı gerçekçilik ve "ne görüyorsam o var"cılık bir süre sonra insanoğlunu tatmin edemeyecek düzeye gelmiştir. çünkü insanlar maneviyatlarını, hayalgüçlerini ve yaratıcılıklarını daha fazla aç bırakamamıştır. (bir nevi sentimentalizm ya da agnostizme yönelme isteği) edebiyat ve genel olarak sanat kendini bu açmazdan kurtaracak yollar ararken romantizm gümbür gümbür gelmiştir. endüstriyel şehir hayatının, bununla beraber doğan toplumsal sınıf ayrılıklarının ve haddinden fazla yararcılığın insan ruhunu bozduğuna, toplumları giderek çürüttüğüne inanan bu edebi akım giderek yayılmış, çoğunluğun genel tavrı haline gelmiştir. hayalgücü ve duyguların tekrar yükseğe çıkmaya başlamasıyla gotik edebiyat ta uyarılıp yattığı mezardan çıkmıştır nihayet. en fazla amerika olmak üzere avrupa'da bu yazına gereken önem verilmeye başlanmıştır artık. bu periyoddan viktorya dönemine kadar özellikle ingiltere'de çok güzel tadından yenmez eserler çıkmıştır. sonraları yine ait olduğu gölgeye çekilecekken yirminci yüzyılda yeni bir ivme kazanmıştır gotik. çernobiller, kirlilik problemleri, dünya savaşları derken tüm dünya toplumlarının kapıldığı karamsarlık havasından kaynaklanıyor olsa gerektir bu. çünkü gotik bu yaşamı sorguladığı gibi ölümü ve diğer dünyaları da merak eder. meraktan da öte bundan haz duyar. insanın görünen kısmından ziyade sinik ve kaotik yüzlerini irdeler. bu yüzden yirminci yüzyılda karamsarlığın ve içselliğin sembolu haline gelmiştir gotik. sadece edebiyatla kalmamış, sinemaya (malum, tonlarca gotik film), müziğe (gotik rock, gotik metal, endüstriyel gotik vesaire) ve modaya da (taş gibi gotik hatunlar, kendilerini crow sanan satanist zibidiler) sıçramıştır. günümüzde "gotik nedir?" sorusuna insanların önce bir afallaması, "nasıl anlatsam?" demesi de bu yüzden zaten. gotikçi takılan deviantart kızlarına göre o bir yaşam tarzı, o bir mod, o bir dünya, o bir duygu. ne bilim. gotik işte.

  • eroinman junky rolunu oynayip gercekten damardan almayanla aynidir allah belasini versin onun iki dakka eroin caksan olur musun sanki. sonra oyle gozleri cevirmeler eblek ifadeler filan yarraam o oyle olmuyo hemen anlasiliyor.

  • yurt ici ucus ise bu yolcular en saf duygularin insani da olabilir. eger oyleyse, bu durumdan yillarca millete ucak yuzu gostermemis olan thy'nin utanmasi gerekir. avrupa'da amerika'da insanlar inanilmaz kampanyalarla, komik fiyatlara o ucak senin bu ucak benim seyahat ederken bizim milletimizce daha 5-10 yil oncesine kadar ucaga binmek bi zenginlik gostergesiydi.

    * ilk kez ucaga binen, ucak ne zaman iner ne zaman kalkar bilmeyen amca inis esnasinda eger sizin kolunuza sarilip "indik mi evladim" diyorsa onun sirtini sivazlarken akliniza thy'nin gelmesi gerekir.
    * veya bi tarafi kalkik bi host/hostes "hanimefendi bir portakal suyu daha rica edebilir miyim?" diyene "tabi efendim" deyip, "kizim bi portakal suyu daha verecen mi hele?" diyene "amca portakal suyu yok" diye cevap verebiliyorsa o hosta/hostese ayari vermek de sizin insanlik vazifeniz haline gelebilir.
    * ya da yaninizdaki teyze ucaktan korkuyor olabilir. ucak kalkisa gecerken veya inerken tedirgin de olabilir. sizinle konusmak da isteyebilir. her halukarda 3-5 soruluk muhabbeti ondan esirgeyip, "olum kari geldi bana diyo ki evladim ben cok tirsiyorum gozumu kapayacam ucak inince soyle sen gozumu acayim diyo ben de 10 dakka gec soyledm ucagin kalktigini ahuhuhauhauaha" diyorsaniz bu ulkenin insaninin hakkini veremiyorsunuz demektir.

    ha ben bu ulkenin insaninin tamaminin asigi degilim. her turlu kazigi atanlar mi dersin, anana bacina tacize yeltenenler mi dersin, yok mu? var elbet. arkani doner donmez seni mihlamak icin firsat kollayan serefsizler de az degil bu ulkede. benim asik oldugum insan, su sikilmis dunyada bozulmadan kalmis, kalbi temiz guzel insandir arkadas. ucaga mi binmis, basimin tacidir o. kafami da sikse beynimi de sikse oyledir.

    not: yukaridaki 3 olay da gercek olaylardir.

  • "... bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır. yakın gitsin. silah ateş etmesin. adamın kafasını koparın. iyi okumuş bir adamın hedefi olmayacağını kim bilebilir ki? ben mi? ben böylelerini hazmedemem, bir dakika bile... sonunda tüm dünyada evlerin hepsi yanmaz duruma getirilince, eski amaçla itfaiyecilere gerek kalmadı. o zaman onlara yeni bir görev verildi; barışın koruyucuları olarak, resmi sansürcüler, yargıçlar, infazcılar oldular. işte sen ve ben bunlardan biriyiz..."

    arka kapak yazısı

  • karadenizliler öfkeli. çünkü kendi fikirlerindan farklı fikirleri kabul etmiyorlar. kendi fikirlerini değiştirme, ortama uyum sağlama, farklılığı kabul etme, empati gibi yetileri gelişmemiş. başkalarının nasıl olur da kendileri gibi düşünemediğini kavrayamıyorlar. iletişim yetenekleri yok. sürekli baskın olmak istiyirlar. bu da öfke patlamasına dönüşüyor.