hesabın var mı? giriş yap

  • + sigara içiyor musunuz?
    - içmiyorum.
    +hah bu da çok iyi. genel müdürümüz sigara içen elaman istemiyor
    -neden ki?
    +işte bağımlılık olarak görüyor bunu, zayıflık olarak görüyor. bir de çok molalı çalışıyorlar tabi.
    -ben de günde en az beş kere çişe çıkarım.
    +(...)
    -en az bir kere de sıçarım.
    +(...)
    -ama tabii nereden bilecek ki sayın genel müdür bunları.
    +(...)
    -sigara içmiyorum demiştim, siz de çok güzel demiştiniz. oradan devam edelim konu bulanmasın.

  • bir supermarkette onumde yuruyen orta yaslı bir ciftin arasında gecen diyalog :
    k : hamdiciim saklama kabı da alalım hayatım..
    e : yoksa benden birsey mi saklıyosun?..
    ...ve hic gülmediler...

  • ürünlerinin üretim kaynakları altında-arkasında yazmaktadır. kesinlikle vasat altı değildir.

  • ilaçlı böbrek filmi çekilmeden önce ilaç alerjisine karşı asistan, hastaya soruyor:
    - daha önce bu film çekildi mi amca?
    * hee çekildi...
    - böyle ilaç verildi kolundan değil mi?
    * verildi...
    asistan daha ilacı kolundan verir vermez amca şoka girip mosmor kesilmiş.
    koşuşturma, müdahale, boğazına hortum sokmanın ardından hasta yoğun bakıma alınmış.
    asistan tonla fırça yemiş. hastaya sordum dese de kimseyi inandıramamış.
    amca yoğun bakımda kendine gelir gelmez asistan damlamış yanına...
    - hani bu ilaç daha önce sana verilmişti?
    * hee verildi. gene böyle olmuştum...

    edit: debe için teşekkürler...

  • haklıyken haksız duruma düşürecek ifşadır.

    fotoğraflarda elini oturduğu yere koymuş uyuyan bir adam ve yanında kadın var. fotoğrafı çeken kişi adamın uyuyor numarası yaparak, parmaklarını hareket ettirmek vasıtasıyla kadını taciz ettiğini ileri sürüyor. fakat tekrar etmek gerekiyor ki biz yalnızca eline yere koymuş, uyuyan bir adam görüyoruz. o telefonda video yok muydu?

    şimdi çıkıp da salakça; tacizciyi mi savunuyorsun diyecekler olabilir. tamam da ben bu adamın tacizci olduğunu nereden bileceğim. ya fotoğrafı çeken kişi ile hasım ise, ya kestiği erkek karşılık vermedi diye manyakça işler yapan biriyse, ya şöyleyse, ya böyleyse...

    sırf kendisinin haklı olduğunu düşünüyor diye, sözüne güvenilir diye var olan kanunlar yerine kendi kanunlarını işleten birileri size de tanıdık gelmiyor mu? en çok eleştirdiğimiz şey bu değil mi?

    dahası adam gerçekten sapık olsa dahi, kanıt olmadığı için fotoğrafı çekip, internete veren kişiyi mahveder. tacize uğrayan kadın inmiş, sen ne halt etmeye kendi kendine iş çeviriyorsun. kadın oradayken bağırıp çağırsana, kadını şikayetçi olmaya zorlasana! yok en olmayacak şekilde çıkmak ve yanlışı yanlış ile çözmek adetten oldu.

  • ilk baktığımda 180 bin oy vardı, sonuç; %50-%50'ydi.. az önce baktığımda 243 bin oy vardı, sonuç yine %50-%50'ydi.. ulan bu memleket her konuda nasıl oluyor da bu kadar net bir şekilde tam ortadan ikiye ayrılmayı başarıyor yeminle anlamıyorum..

  • yaşam fikrinin insanları çıldırtmıyor oluşundan daha ilginç değildir. her an ölüme daha da yaklaşıldığı için her gün dünden daha iyi, yarından daha kötüdür. insanı rahatsız edecek olan şey, insana sıkıntı veren şey ölüm olmamalıdır. yaşıyor olmak, tüm sıkıntıların kaynağıdır.

    heinrich heine der ki;
    "uyku iyidir. ölüm daha iyi. ama en iyi şey aslında hiç doğmamış olmaktır."

  • zengin olduğu tahmin edilen insanlara 'siz' diye hitap ederken yaşça çok büyük olsa bile fakir olduğu tahmin edilen insanlara 'sen' diye hitap etmek.

    hem medeniyetsizlik hem yapaylık.

  • aynı zamanda havası kaçmış topu birkaç saat güneşte bekletip az da olsa şişmesini sağlayan nesildir.

  • etkileşim almak için sallıyor. yorum atmayın, adam aç kaldı iyice saçmalıyor.
    böyle trolleri biz büyütüyoruz. yorumlara bakıyorum %90'ı dediklerine karşı çıkıyor.
    bu yorumlar sayesinde etkileşim alıyorlar. hiçbirine cevap vermeyin.
    "acaba ne demiş" diye tıklamayın bile.

  • eğer zenginseniz itiraz edersiniz. eğer fakirseniz memnuniyetle karşılarsınız.

    aynı üniversite solcuları gibi, yokluk çekerken solcusunuz varlık sahibi olunca liberale dönüşürsünüz.

    bu bir çok ülke de, özellikle sosyal demokrat tandansı olan kuzey ülkelerinde uygulanan bir yöntemdir. ama orada alınan vergi çok yüksek olabildiği için öyle kiraya vererek bu verginin acısını kiracıdan çıkartamazsınız. bu yüzden yatırım olarak ev almak saçma olur. kiraya vermeniz de inanılmaz zordur. onun yerine devlet sosyal konut yapar.

    şimdi bizde problem ne? bizde çok fazla emlak zengini olduğu için piyasa sıkışıyor. 1000 evi 500 evi olan adamlar var. bunun gibi adamları elemek için yapılan adımlar bunlar. eğer yapmazsan zengin daha da çok ev sahibi olacak ve hiç bir zaman senin kiracılık ve kiralık ev derdin bitmeyecek. sürekli yeni inşaatlar yapılacak ama fiyatlar normal seviye de olamayacağı için hep zengin daha fazla emlak sahibi olacak. asıl ihtiyacı olanlar ev sahibi hiç bir zaman olamayacak.

    çevremden örnek vermem gerekirse, bizzat tanıdığım yakın bir arkadaşım tarikat şeyhi kızıyla evlendi. adamın tek başına istanbul arnavutköy'de (ilçe olan) tam 50 apartmanı var. apartman başına kaba hesapla 8 daire dersek bu adam elinde 400 dairelik stok sahibi. sadece 3 avukatı bu evlerin kira işleriyle uğraşsın diye çalıştırıyor.

    şimdi daha iyi anlaşılıyor mu?

    ekonomisi stabil ülkelerde neden bu uygulanıyor?

    1) bina sayısı bizdeki gibi kontrolsüz artmasın, rant birilerine kalmasın

    2) emlağa yatırılan para ekonominin içine dönsün, daha fazla likit dönüşümde olsun

    senin ev aldıktan sonra başka bir eve ihtiyacın var mı? reelde yok. bu ihtiyacını karşılamışsın. buradan sonrası başkasını s.kmeye giriyor. hiç kimse emeklilik, garanti bilmem ne diye kafa ütülemesin. başka ülkelerde nasıl oluyor? çünkü orada adam ileriki dönemini düşünerek bireysel yatırım yapıyor. planlama yapıyor. bizde paşalar yattığımız yerden para gelsin diye sistemi su istimal ediyor.

    rant üzerinden ekonomik gelir elde etmek ancak ilkel toplumlarda olur. adam gibi bir ülke olabilmek için bu çok daha önce yapılması gereken doğru bir adımdır.