hesabın var mı? giriş yap

  • bir alman*, bir isviçreli*, bir türk* konuşmaktadırlar. daha öncesinden alman kızın bir sürü saçma sorusuna muhatap olunmuştur.yeniden başlar:

    a: sizde erkekler dört kadınla evlenebiliyorlarmış, doğru mu?
    t: ` :yine mi `evet, evlenebiliyorlar
    a: gerçekten mi? peki araplardan farklıydınız hani?
    t:evet farklıyız, bizde kadınlar da dört erkekle evlenebiliyorlar
    a:nasıl yani?
    t: bak babamın 4 eşi var biri öz annem, annemin 4 eşi var biri öz babam, diğerleri üvey
    anne ve babalarım ama aslını söylemek gerekirse üvey anne ve babalarımın eşlerinden
    gelen üvey anne ve babaların sayılarını ben de bilmiyorum

    alman kız biraz duraksar, kafasından hesap yapmaya başlar, işin içinden çıkamaz. isviçreli ile türk yerlerdedir. sonra isviçreli kıyamaz, türk'ü bile şaşırtan açıklamayı yapar:

    i: onlar evlilik yasalarını bizden aldılar, sizden çok çok önce sizin bugün sahip olduğunuz haklara sahiplerdi.

    türk ve alman şok içinde kalırlar.

  • bir kadin ve bir erkek cayirda yurumektedir. erkek ciceklerin ustune basar;

    - aay mukerrem, basmasana ciceklere! onlar da canli...
    - ohoo.. hersey de canli mina koyayim... yok kopegi kirma mukerrem, yok kusu dovme mukerrem...
    - kusu mu dovdun?
    - e, ucuyo...

  • fiba'nin 2012'de kuala lumpur'da yaptigi toplantida aldigi kararlarin kitalar sampiyonalari icin olan kismi bu turnuvadan itibaren uygulanmaya baslayacak. 3-5 tirt karardan bahsetmiyorum adamlar sessiz sedasiz basketbolla ilgili epey ciddi kararlar aldilar. bu kararlarin eurobasketi ilgilendiren kisimlarini ve 2017'deki bu turnuvanin nasil olacagini suradaki ek makalenin de yardimiyla kisaca bir anlatalim.

    imdi evvela, 2017'den itibaren eurobasket artik 2 senede bir degil de 4 sene de bir duzenlenmeye baslayacak. yani bir sonraki eurobasket 2019'da degil 2021 yilinda olacak ve 2025 diye devam edecek.

    bunun sebebi; futbol dunya kupasiyla ayni senede cakisan dunya basketbol sampiyonasinin, her sene futboldaki turnuvanin golgesinde kalmasinin onune gecmek icin artik futbolla ayni sene degil de bir sonraki sene - 2018'deki dunya basketbol sampiyonasi 2019'da olacak - duzenlenip daha sonra 2023 seklinde devam edecek olmasi sonucu, bu senelerde herhangi bir kita basketbol turnuvasi duzenlemin zaten imkansiz olmasi.

    dahasi, basketbolda her sene bir buyuk turnuva olmasi ve oyuncularin artik yavas yavas bu turnuvalardan bazilarini sallamiyor olmasi da kita basketbol turnuvalarinin duzenlenme araliginin 2 seneden 4 seneye cikarilmasindaki baska bir etken. bununla beraber fiba birazdan bahsedecegimiz eleme gruplarini olusturarak daha uzun vadeli ve daha genis zamana yayilmis sadece yaz aylarinda degil normal sezonda da milli takim maclarinin olacagi bir basketbol seyrettirebilmek icin bu turnuvalarin duzenlenmesini 4 senede bir olarak belirledi.

    peki yeni format nasil olacak

    senelerdir sure gelen fiba formati geregi; basketbolda, futboldaki gibi tum avrupa takimlarinin katildigi avrupa sampiyonasi eleme gruplari duzenlenmez, daha dogrusu duzenlenir de turnuvaya katilan takimlarin %80'i bir onceki senedeki turnuvada elde ettikler derecelerle dogrudan bir sonraki senenin turnuvasina katilir, kontenjanda geri kalan %20'lik bos kisim icin ise dogrudan katilma hakkini elde edemeyen turkiye, italya gibi takimlar hollanda, arnavutluk gibi takimlarla gazozuna maclar yapip oyle turnuvaya gelirdi.

    fiba'nin yeni formati geregi artik hic bir takim dogrudan avrupa basketbol sampiyonasina katilamayacak. isterse son dunya kupasi sampiyonu olsun isterse son olimpiyat sampiyonu, ev sahibi haric herkes bu eleme maclarina katilacak. ayni futbolda oldugu gibi tum avrupa takimlarinin katilacagi eleme gruplari olup ic saha-deplasman usulune gore yapilacak olan maclar sonrasinda takimlar bu turnuvaya katilmaya hak kazanacak.

    peki bu durumda akla gelen ilk sorulardan biri, uzun bir periyotta oynanacak olan bu eleme maclarinda nba oyunculari ne olacak kismina gelirsek.

    eleme maclari 1,5 sene icindeki 6 periyotluk bir zaman da duzenlenecek. bu periyotlar kasim, subat, haziran, eylul, oteki kasim ve oteki subat. bu durumda ulke takimlari sadece haziran ve eylul doneminde nba oyuncularindan yararlanabilecek.(diger donemler icin nba'in bu oyunculara izin vereceginin tamamen hayal oldugu ortada)

    futbolda andorra'siyla fln toplam 53 takim var avrupa sampiyonasi elemelerine katilan. basketboldaki kayitli federasyon sayisi ise 49.

    futbolda eleme gruplarinda yapilan maclarda 53 takim arasindan avrupa sampiyonasina katilacak olan 16 takimi belirlemek keyifli oluyor da, basketbolda 49 takim arasindan 24'u belirleyecegim dedigin de o eleme turlarinin ne heyecani kalacak. yani elemelere katilan takimlarin yarisi avrupa sampiyonasina katilmaya hak kazanacak. simdi 2013'deki turnuvaya bakalim; israil, ingiltere, bosna, polonya, isvec gibi bu duzey bir turnuvayla uzaktan yakindan alakasi olmayan takimlar geliyor. eleme gruplarinda su takimlari kim zorlayacak, danimarka basketbolu mu yoksa portekiz basketbolu mu? bunlar daha beter haldeler zaten. futbolda belki 10'la sinirli olan dandirik takim kontenjani, basketbolda nereden baksan 30'u buluyor. hadi bu takimlarin kendi aralarindaki maclarini gectim, ust duzey avrupa takimlarina karsi ne yapacaklar. buradaki tek dengeleyici unsur, bu eleme maclarinin cogunda nba oyunculari olmayacagi icin, ust seviyedeki bu oyuncular yerine milli takimlar yerel liglerinde yer alan oyuncularindan takim kurmak zorunda kalacaklar. fiba'nin cizdigi pembe tabloda bu sekilde genc oyuncularin daha fazla sans bulup oynayacagi seklinde.

    elemelerden sonra, avrupa basketbol sampiyonasinin formati ayni kalacak yine 24 takimin katilip 4 grupta yer aldigi, bugunku formatin aynisiyla sampiyona duzenlenecek.

    bu arada 2012'de alinan kararlara ilgili olacak fiba'nin sitesinde yazanlar bunlar. adamlar dogru durust bir ayrinti fln bile vermemisler, tek sayfalik bir word dosyasini yeterli gormus pasalar. 2017'nin hangi ulkede olacaginin belli olmasiyla cikip adam akilli bir aciklama yaparlar herhalde.

    gelelim turnuvayi duzenlemesi muhtemel ulkelere

    turnuvayi duzenlemek icin potansiyel aday kentler arasinda 3'lu bir baltik dayanismasi (litvanya-letonya-estonya), diger bir 3'lu ama bu sefer balkanlardan (sirbistan-makedonya-bulgaristan), ingiltere, israil ve almanya'nin adi geciyor ama hatirlatalim su an icin 2017 icin yapilmis resmi bir basvuru yok.

    litvanya ve sirbistanin yakin zamanda zaten eurobasket duzenlemesi, ingilizlerin zerre basketi siklememesi ve orta dogu'nun her daim kaotik ortamindaki israil'i cikarirsak geriye almanya kaliyor.* en son 1993'te almanya'nin ev sahibi oldugu dusunulurse makul sayilir, hem de o zamn 38 yasinda olacak avrupa'nin harika cocugu nowitzki icin evinde oynayacagi efsane bir veda olur.

    biz ne mi yapariz?

    turgay'in gorev suresi 2016 eylulde doluyor, ama son 24 senenin istatistikleri kendisinin 2016-2020 arasinda tekrar federasyon baskani olacagi yonunde. mevcut federasyon-kenar yonetim-oyuncu-basin-taraftar kafasinin devam edecegini varsayarsak bu da demektir ki, 2017'de basari fln yok milli takim yine yalan.

  • "cem yılmaz'ın kar-zarar hesabı yaparak film çektiğini zannetmiyorum"

    doğru cem yılmaz filmleri kar için çekmez. sevenleri kavuşturmak için film yapar. o yüzden 400 tane ayrı programa konuk oldu. cinemaximumla falan izleyiciler için kavga etti, kar için film çekseydi bunu yapar mıydı hiç? cem yılmaz bir sinema şövalyesidir. akıllı olun.

    kafanizda çok ideallestirmeyin hiçbir kişi ya da olguyu. herkes cebine bakar, kalan şeyler talidir.

    not: filmler bence başarılı.

  • patiswiss piyasayı sürklase mi ediyormuş? allah belamı versin ilk kez duydum ismini. ayrıca başlık sahibinin yazdığı şeyin "tayyip iyi ama ah o dış mihraklar" laflarından hiçbir farkı yok.

    ulan kadında öyle bir kibir ve kendine inanmışlık var ki öss'de 45'te 45 türkçe yaptığını yazarken bile imla hatalarıyla göz kanatıyor.

    neyse, çikolata zaten pek sevmem, küflüsünü hiç yemem.

  • adam kızların açığını bulmuş.

    başlık: aşık olup açılamayanlar panpalar gelin lan

    entry: alın size fırsat...

    kıza gidiyosunuz ve şöyle diyorsunuz :

    s - sensin amk
    k - kız

    s : sana bi soru sorabilir miyim ?
    k : tabi
    s : eğer sana sevgilim olur musun diye sorsam vereceğin cevapla bu soruya vereceğin cevap aynı mı olurdu ?

    hadi amk koşun açılın

  • "reina ispanyolca'da kralice demek o nedenle mesaj ingiltere kralicesineydi."

    yani kimsenin isine karismak gibi olmasin ama ingiltere kralicesine mesaj gondermek isteyen neden bunu turkiye'de ispanyolca kodlu bir sekilde yapsin ki? bir de ispanyol kralicesinin basi kel mi? onun elizabeth'den nesi eksik?

    bu mantiga gore bir sonraki hedef queen grubunun uyeleri olacak diye dusunuyorum, freddie oldu de kurtuldu, brian may kendisini korusun bari.

    cok fantastik bir ulkeyiz gercekten, boyleleri bir de ulusal gazetelerin genel yayin yonetmeni oluyorlar.

  • var galiba herkesin böyle bir anısı… sene 94, yaş 6. annem ile babamın arası kötü ve babam annemi evden gönderiyor. canım annem de cebindeki 3 kuruş parayla bir ev kiralayıp sağdan soldan eşya topluyor, okulumun karşısında ev tutuyor. çektiği çilenin haddi hesabı yok.

    bir gün kahvaltı yapıyoruz. çocuğuz ya, saçma sapan oyunlar icat ederiz. ben durduk yere dedim ki “hadi kahvaltıda kim en fazla zeytini yiyecek “ başladım erik gibi yemeye. para yok pul yok. kadın beni bozmadı bir şey de demedi canım annem.

    ertesi gün kahvaltıya oturduk. annem dedi ki, ben yeni bir oyun buldum: bir zeytini en fazla kaç ısırışta yersin?

    oyun değil mi, kabul ettim. o gün 1 tane zeytini minik parçalar halinde 10-15 kere ısırarak yedim ve anneme “yarışı kazandım” diye sevinirken o gün anlam veremediğim göz yaşlarını gördüm.

    sonrasında hikaye güzel ilerledi, mutlu günlerimiz çok oldu ama dibi görmeden iyi günlerin değerini de bilmiyorsun. mekanın cennet olsun canım annem, senin evladın olmak benim en büyük gururum.

  • parmalat'ın batışı konusunda internette şöyle bir baktım türkçe kaynak var mıdır diye ama pek bulamadım. ben de okuduğum kaynaklardan şöyle bir özet geçeyim dedim. atladığım ya da yanlış olduğum yerler varsa düzeltmekten de imtina etmem. italya'yı ve ekonomisini sarsan bu kadar derin bir yolsuzluk hakkında bu kadar az entry girilmiş olduğunu görmek şaşırttı beni aslında. üstelik üzenden de 5 yıl geçmiş olmasına rağmen. neyse hikayeyi şu şekilde özetleyebilirim:

    uht bazlı süt ve süt ürünleri konusunda dünyanın en büyük firmalarından biri olan parmalat, 1997 yılından itibaren likiditesi yüksek olmasından dolayı, özellikle batı'da bir çok şirket alımına girişmiştir. aldığı bu şirketlerin isimlerine incelediğim kaynaklardan ulaşamadığım için detay veremeyeceğim. bu şirket alımları 2000'lerin başlarına kadar devam etmiştir. ancak 2001 yılında, alınan bu şirketler sürekli halde zarar yazmaya başlamıştır. öyle ki bu şirketlerden gelen zararlar parmalat'ın solo bazda olumlu görünen bilançosunu konsolide bazda olumsuza çevirmektedir. borsaya açık bir şirket için iyi bir durum değildir aslında vaziyet.

    buradan gelen zararlardan dolayı parmalat'ın ceo'su, yönetim kurulu başkanı ve kurucusu olan calisto tanzi'nin kaygı verici rakamları gizlemek gerektiğini düşündüğünü zannediyorum ki sonradan cfo olan luciano del soldato da şirketin bazı kurumsal defterlerine kendisinin bile erişim yetkisinin olmadığını time magazine dergisine itiraf etmiştir.

    durum ilk olarak şubat 2003'te, luciano del soldato'dan önceki cfo olan fausto tonna'nın 500 milyon eur'luk tahvil ihraç edeceğini açıklamasından sonra şirketin likiditesi üzerindeki dedikoduların artması üzerine biraz gündeme gelmiştir. bu olaydan kısa bir süre sonra da calisto tanzi tarafından görevden alınmıştır. zaten bu görevden alındıktan sonra 8 ay içinde sırasıyla alberto ferraris ve luciano del soldato cfo olarak atanmış; fakat yerlerinde duramamışlardır. en sonunda işin ciddiyeti italya gündemini fazlasıyla meşgul etmeye başlayınca ceo olan calisto tanzi istifa ederek enrico bondi'yi göreve çağırmıştır. hatta öyleki konuyla italya başbakanı berlusconi de müdahil olmuştur.

    sekiz ayda üç cfo değiştirmesinde tabii ayyuka çıkan bazı sorunlu işlemler etkili olmuştur. bir çok görüşe göre tanzi bilgisi dahilinde yapılan sahte işlemleri daha fazla saklayamamıştır. özellikle kasım 2003'te epicurum isimli şirketinin ihraç ettiği tahvillerin kupon ödemesini gerçekleştirmekte zorlandığı için dedikodular başlamıştır. sonrasında ise 19 aralık 2003'te bank of america, parmalat'ın grup şirketi olan bonlat finansal hizmetler şirketinin grant thornton ve deloitte tarafından denetlenen eylül 2003 ifrs raporunda belirttiği 3.95 milyar eur'luk varlığının* kendilerinde olmadığını beyan etmiştir. bank of america avukatları aracılığıyla raporun üzerine gitmiştir ve bonlat'ın hesaplarıyla oynandığı ve denetim sürecinde de aksaklıkların olduğu anlaşılmıştır. 23 aralık'ta bu konu italya kamuoyuna açıklanmıştır. 24 aralık'ta ise müfettişler parmalat'ın toplam borcunun 12.8 milyar eur olduğunu ve iflas ettiğini açıklamışlardır. 29 ocak 2004'te ise bank of america, detaylı incelemesi neticesinde parmalat'ın irlanda'daki iştiraki olan eurofood ifsc ltd. şirketinin kendilerinde 3.5 milyar usd'lik varlığı olduğunu tespit etmiştir. bunu zincirleme citigroup, morgan stanley, deutsche bank, ubs ag ve çeşitli italyan bankaları takip etmiştir.

    tüm bu incelemeler neticesinde özetle parmalat'ın yöneticilerinin özellikle cayman adalarında örtülü şirketler kurarak credit linked note yani kredi bağlantılı menkul kıymet işlemi gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. bankaların bu tarz grupiçi işlemlere onay vermeden önce titizlikle inceleme yapması gerektiği için adı geçen bankalar da sanık durumuna düşmüştür. davaları uzun süre sürmüş ve bankaların aklanmasıyla sonuçlanmıştır. deloitte ve grant thornton'un italya'daki yerel denetçi ortakları konu hakkında suçlu bulunmuş ve denetimden el çektirilmiştir.

    parmalat'ın hileli credit linked note işlemlerinden dolayı bu tarz işlemler dünyada daha da fazla denetleme gerektiren işlemler haline gelmiştir. societe generale'in jerome kerviel'i ya da barings bank'ın nick leeson'ı gibi rogue traderların türev işlemleri üzerindeki iz takibi 2008 abd bankacılık krizi'nden sonra daha da önemli hale gelmiştir aslında. bu konuda özellikle enron skandalı'ndan sonra abd'de kanunlaşan sarbanes oxley yasası gibi düzenlemelerin dünyada da yoğunlaştırılması gerekmektedir. denetçi firmaların yaptığı subsequent test ve alternative test'in de önemi buradan daha da aşikar ortaya çıkmaktadır. grant thornton ya da deloitte bu testleri daha net bir şekilde yapmış olsaydı belki de parmalat'ın eylül 2003 ifrs raporu yayınlanmadan önce bu tarz hileli işlemler orataya çıkmış olacaktı. ne diyelim son krizle birlikte dünya finans sisteminin yeniden düzenleneceğini varsayarsak bu tarz işlemlerle daha az karşılaşma ihtimalimiz yakındır diye tahmin ediyorum.

  • - alın lan alın... size bu işte size... aaaaaaaaaaaaaaaaaallllllllllllllllllllllllllllllllll... aaaaaaaaaaaaaaaaaallllllllllllllllllllllllllll.... böyle alırlar ödülünüzü işte böyle... türkiya... türkiyaaa... allahım eve gitmek istiyom laaaynnnn... fincanı taştan oooyarlar balam oooyarlar akademiye böyle koyarlaaaar... laynnn biret pit fak yu... şan pen fak yu... ancelina coli ay em kaming... al paçino yu ar ekzampıl for mi tenk yu paçino.... biret pit fak yu, ancelina kis yu... türkiyaaaaa.....

    (bkz: yılların birikimi)