hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: sivas)

    sivaslı bile durmuyor sivas'ta. internette dolaşan "kürdistan" ya da "büyük israil" haritalarına bakıyorum hep sivasa kadar almışlar ama sivasa girmeyi hiç düşünmüyorlar.

  • ulan öyle bir yasa mı var? amerikan başkanı olunca sövmek serbest azerbaycan başkanını eleştirince en üst sınırdan ceza mı olur? azerbaycan kardeş ülke tamam da onların cumhurbaşkanını eleştirince bu ülkeye mensup olanlar bu ülke kurumundan nasıl ceza alabilir? rtük sanırım halk tv hükümete muhalif olduğu için her gün oturup nasıl ceza kesebiliriz diye düşünüyor.
    sevgili rtük, aldığın tek delikli kuruşta hakkım var ise haram zıkkım olsun.

  • sözlük olarak aştığımızın göstergesi başlıktır.

    adam ingiltere kraliçesinin ingilizcesini beğenmedi.

    işte gerçek sözlük bu.

  • şimdi arabanın orjinal fiyatı 187.883 euro, tl'si 561.676, arkadaş sağ tarafını pert ettiği araca 132.000 euro istiyor yani tl'si şu anki euro kuruna göre 399,96, üzerine 45 bin euro koyuyorum 536,310 tl yani euro olarakta 177.000 euro :). cidden bedavaymış. sıfırını almak varken bunu alırsın mis hasarlı arabayı hem de 10.883 euro karda olarak kapatırsın :)..

    (bkz: bi akıllı sensin amk)

  • valeye yani 3.cü bir kişiye anahtarı verdiğiniz için kaskoda da sorun çıkacaktır, yiyeceğiniz en pahalı yemeği yemiş olabilirsiniz, geçmiş olsun...

  • yöntemini birkaç cümleyle sizlere iletmek istediğim dolandırıcı. maksat tuzağa düşen olmasın çünkü inandırıcı konuşup destekli sallıyordu.

    affedersiniz diyip beni çevirdi. yol falan soracak diye döndüm haliyle. böylece yaklaşık 10 dakikalık esaretim başladı. "ben havaalanında çalışıyorum. bize prim olarak parfüm veriyorlar. benzin problemim var, üstümde para yok. bunları satıp benzin almak istiyorum. inanır mısın çok komik fiyatlara satıyorum. zaten prim olduğu için bana bedava geliyor." tarzında yardıra yardıra konuşuyor. ve ağzı öyle laf yapıyor ki 2 saniyede 3 cümle falan kuruyordu. o arada poşetinden 2-3 tane parfümü çıkarıp gösterdi, hatta koluma falan sıktı. parfümlerin üzerinde duty free 39,99€ falan yazıyor. jelatinli melatinli, orijinal gibi görünmesi için her şey güzel ayarlanmış. üzerimde çok para olmadığını, bunları alamayacağımı söyledim. ne kadar olduğunu sordu üstümde daha fazlası olmasına rağmen yalandan 20 tl dedim. 2 saniye kadar sustu, düşündü. "tamam" dedi "acil ihtiyacım var, 20 tl ver senin olsun." zaten önyargılıydım ve bu noktada şüphe oluşmaya başladı, bahanelerle gitmeye çalıştım fakat daha da yapıştı. yanında bir de kadın parfümü de veririm dedi. şüphelerim iyice arttı. fakat bu süreçte sürekli konuşuyor, asla sakin kafayla düşünmenize fırsat vermiyor. baştan başlayıp benzin problemi, thy'de çalışıyorum vs. anlatıyor. adamın bu kadar yapışmasından iyice işkillenince almamaya karar vermiştim ki o anda cüzdanını çıkarıp "bak thy'de çalışıyorum, yalan söylemiyorum" diyip üzeri thy logolu, kendi resminin de olduğu bir kart gösterdi. işte o anda yalanını anladım çünkü thy kartlarının neye benzediğini biliyordum. çok kararlı bir şekilde almayacağımı söyleyip uzaklaştım.

    hikayede yakaladığım açıklar beni kandırılmaktan kurtardı:

    1- thy çalışanlarına prim verecekse eğer bunu para olarak verir; parfüm, deodorant, cüzdan gibi eşya olarak değil.
    2- thy kimliği diye gösterdiği kartın üzerinde beyaz fonda kocaman thy logosu, kartın ortasında fotoğraf vardı. thy id kartlarının dizaynı böyle değil. ayrıca hiçbir thy çalışanının o kartı cüzdanında taşıyacağını sanmıyorum.
    3- ağzı çok laf yapıyor. sürekli ben satıcı değilim diye belirtmesine rağmen pazarlamacı edasında olduğunu sezebiliyorsunuz.
    4- çok fazla konuştuğu için arada tutarsızlıklar yakalamanız mümkün. önce arkadaşım arabada bekliyor derken 1 dakika sonra sevgilim arabada bekliyor gibi ufak yalanlar vs.
    5- çok ısrarcı olması acil paraya sıkıştığını değil, dilencilik yaptığını hissettiriyor.
    6- iki adım ötede atm'ler olmasına rağmen para çekmek yerine elindekileri satmaya çalışıyor. (ayrıca parfümleri hep yanında mı taşıyor?)

    özetle 5 liralık sahte parfümleri duty free'den alınma orijinal parfüm diyerek 20-30-50 lira gibi fiyatlara (neyi gözden çıkardıysanız artık) satmaya çalışanlar var. yeni türemişler sanırım. dikkatli olmanızda fayda var.

    edit: oha lan bir iyilik yapalım dedik ne ergenliğimiz kalmış ne mağara adamlığımız! hayır sanki bizim milletimiz değil telefonla kandırılıp tüm parasını çekip çöp konteynırlarının yanına bırakan? ama benim hatam, ekşi'deki küllyutmaz yazarların böyle şeylere ihtiyacı yoktur onu unutmuşum. neyse en azından okurlara bir faydamız olsun. 1 kişiyi bile uyandırabildiysem ne mutlu bana.

    ha bu arada gelen mesajlara göre, kısa zaman önce bu numaraya inanıp alanlar da olmuş. o yüzden iyi ki yazmışım bu entry'yi.

    ekstra not: almadım parfümü. valla lan :)

  • başlıkta yazılanlara ilaveten;

    çok ilginç bir şekilde amerikan iç savaşı'nda etkin olan başka askeri unsurların da adıdır.

    bu birlikler, amerikan iç savaşında, birleşik devletler subayı albay elmer ephraim ellsworth tarafından meşhur edilmiştir.

    kendilerine has fesli ve şalvarlı kıyafetleri olan askerlerden oluşan bu birlikler, gönüllülük esasına dayalıydı.

    birlik ( bildiğimiz abd, kuzey ) ordusunda 70'ten fazla, konfederasyon ( güney ) ordusunda yaklaşık 25 'zuhaf alayı' savaşta yer almıştır.

    en ünlüleri:

    5. new york piyade alayı, "duryée's zouaves", ikinci manassas muharebesinde, konfederasyona bağlı teksas tugayı tarafından tamamına yakını katledilmiştir.

    11. new york piyade alayı, "fire zouaves", 1861'deki ölümüne kadar ellsworth tarafından yönetilen ilk alaydır, birinci manassas muharebesinde birliğin geri çekilen 'potomac ordusu'nun artçısı oldukları için güneyliler tarafından aynı savaşta feci bir şekilde hırpalanmıştır.

    155. pennsylvania piyade alayı, hikayeleri 1910 tarihli " under the maltese cross "adlı alay tarihinden öğrenilebilir, elemanlar anadolu'nun bağrından çıkmış gibi...

    ve

    146. new york piyade alayı, "garrard's tigers" bu alaydaki askerler diğerlerinin aksine fes yerine sarık takıyorlardı.

    146. new york, savaşın sonuna doğru ağır kayıplar verdi. alay, saunders field, meşhur ' wilderness ' muharebesinde neredeyse yok edildi.

    birliğin aksine konfedere ordusundaki zuhaf'ların çoğu alaydan ziyade bölük şeklinde oluşturulmuşlardı.

    en bilineni "louisiana kaplanları" olarak da adlandırılan binbaşı chatham roberdeau wheat'in white's company b (the "tiger rifles") idi.

    bu ırkçı salakların 'birçoğu, özellikle almanlar ve irlanda asıllı amerikalılar olmak üzere yabancı uyrukluydu ve neredeyse tamamı new orleans'ın kaba işçi sınıflarından geliyordu. bunlar özellikle 19. yüzyılın en düşük sosyal sınıflarından birini oluşturan ve mevcut en tehlikeli, kirli ve istenmeyen işleri yapan rıhtım çalışanlarından ve rıhtım kesiminde yaşayanlardan oluşuyordu.'

    konfederasyon tarafındaki bir diğer önemli zouave birimi, 1861'de georges augustus gaston de coppens tarafından kurulan coppens'in birinci louisiana zuhaf taburuydu. hemen hemen kıtada ki tüm muharebelerde yer alan tabur 1865'te lağvedildi.

    bu zuhaf'ların en ilginç özelliği, irlandalıların yanı sıra orta ve doğu avrupadan gelen göçmenlerden oluşmalarıydı.

    esasen çok büyük bir özenti sonucu oluşturulan bu birliklerde, sanırım osmanlı'ya yakın topraklardan geldikleri için fes, sarık, şalvar giymek askerlere pek de garip gelmedi.

    edit: metin düzenlendi, teksas tugayı ve under the maltese cross linkleri eklendi.

  • zaman zaman tebessüm ettiren entrylerdir.

    başlık : geçen gün arkadaşla ülkü ocağına gittikk

    baklava almışlardı. oooo hangi dağda kürt öldü dedim alkış kıyamet koptu ocak başkanı yaptılar