hesabın var mı? giriş yap

  • kurum: travel şirketi
    görev: otobüs sayma sorumlusu
    mesai: otobüsü saydıktan sonra evime dönüyorum.
    maaş: 300 tl
    işin bana kattığı: ileri seviyede matematik.

  • marlon brando nun, oynamadığı ilk 2 buçuk saat içinde bile sinema tarihinin en iyi oyuncularından biri olduğunu gözümüze sokan, son yarım saat içindeki bir kaç dakika süren akıl almaz oyunculuğunun ise hayrete düşürdüğü film.

    aslında film, marlon brando görünmeden önce ve marlon brando göründükten sonra diye ikiye ayrılabilir. çünkü film, izleyenlerin de bileceği üzere karanlıklar içinden çıkan marlon brando ile birlikte bambaşka bir hal alıyor, aşıyor, kopuyor, abartıyor, sinema ve oyunculukla ilgili bilinen her şeyi silip süpürüyor, yerle yeksan ediyor.

    film, çoğu filmin finaliyle bile yapamadığı etkiyi, daha en başta açılış sahnesiyle yapıyor. bununla birlikte, filmin genelindeki oyunculuklar, diyaloglar, manzara sahnelerindeki görsel şölen, özellikle marlon brando lu sahnelerdeki ışık gölge oyunları ve soundtrack dudak uçuklatan cinsten. izlemeden ölmeyin.

    son olarak;

    (bkz: marlon brando)

  • bi keresinde biriyle tanışmıştım sabun işi yapıyordu çok acaip bi herifti...

  • erkek: merhaba, bir gasp ihbarında bulunmak istiyorum.
    memur: gasp mı? olay nerede yaşandı?
    erkek: 21. sokak ve dundritch caddesinin arasında yürüyordum. bir adam aniden silahını çekerek, bana tüm paramı ona vermemi söyledi.
    memur: ve siz de verdiniz mi?
    erkek: evet, söylediğini yaptım.
    memur: yani tüm paranızı hiç direnmeden, yardım istemeden ya da kaçmaya çalışmadan mı verdiniz? bağırmadınız üstelik?
    erkek: evet, ama çok korkmuştum, beni öldüreceğini düşündüm!
    memur: hmm, ama söylediğini yaptınız. ayrıca anladığım kadarıyla bir hayırseversiniz.
    erkek: evet, hayır kurumlarına bağış yapıyorum.
    memur: yani para dağıtmayı seviyorsunuz, para dağıtmayı bir alışkanlık haline getirmişsiniz. herkese veriyorsunuz galiba.
    erkek: bunun konumuzla ne alakası var?
    memur: herkesin sizin para dağıtmayı seven biri olduğunuzu bile bile fiyakalı takımınızla dundritch caddesinde yürüdünüz ve gasp sırasında hiç karşılık bile vermediniz. kulağa, parayı isteyerek vermişsiniz de sonradan pişmanlık duymuşsunuz gibi geliyor. söyleyin bana, bir pişmanlığınız yüzünden onun hayatını karartmak istiyor musunuz gerçekten?
    erkek: bu tamamiyle saçmalık!
    memur: bu, tecavüzle aynı şey. kadınlar tecavüzcülerini adalet karşısına çıkarmak istediğinde her gün bu muameleyle karşılaşıyorlar.

    (kaynak, ertuğrul uzun)

  • sevgili dostum manipülasyon yani tam çevirisi "yönlendirme" aslında kandırmanın ve dolandırmanın modern versiyonudur.

    manipülasyonu bildiğimiz kandırmadan ayıran husus çok daha zor anlaşılması ve belli psikolojik numaralar kullanarak kötü amacına bilimi de alet etmesidir.

    şimdi pek çok alanda seni kandırmak isteyenlerin üzerinde kullanabileceği manipülasyon numaralarından bir kaç tanesini sana fark ettirmek istiyorum çünkü farkına vardığın kandırma girişimlerinin üstünde etkisi olmaz.

    1) kafa sallama : 1980 senesinde yapılan psikolojik bir çalışmada kafa sallama hareketinin seni olumlu düşünmeye sevk edeceği ve söylenenleri daha fazla kabul etmeni sağlayabileceği ortaya çıktı. yani biri sana bir şeyler anlatırken kafanı emme basma tulumba gibi sallarsan o anlatılanlara daha kolay ikna oluyorsun.

    peki bunu nasıl kullanıyorlar. seni kandırmak isteyen dolandırıcı, yalanları sana sıralarken bir yandan da kendi kafasını aşağı yukarı sallamaya başlıyor.insanlar genel olarak konuşma esnasında belli bir aşamadan sonra karşılarındaki insanın beden dilini taklit etmeye başladığı için sen de fark etmeden kafanı sallamaya başlıyorsun.

    kafanı salladıkça da karşındaki hokkabazın sıktığı palavralar sana daha mantıklı gelmeye başlıyor. bu sebeple sevgili dostum birileri sana bir şeyler anlatırken kafana hakim ol. bazen bunu teknik olarak kullananlar da olur.

    örneğin birini dinlerken söyledikleri sana saçma sapan gelse bile kafanı sallayarak empati üretmeye çalışırsın. yani konuşanın gözüne girmeye kalkarsın. dikkat et, sen karşındakinin gözüne girmeye çalışırken onun palavraları da sana giderek daha akılcı gelmeye başlar.

    2) taklit etme : şimdi buna aynalama da denir. insanlar karşılarındaki kişinin beden dili ve konuşma şekli kendilerine benzedikçe onu daha samimi bulurlar. yani diyelim ki sen konuşurken bacak bacak üstüne atıyorsun ve hafif bir ses tonuyla konuşuyorsun. eğer karşındaki de seninle aynı şekilde bacak bacak üstüne atıp seninle aynı ses tonunda konuşmaya başlarsa ister istemez bilinç altı olarak ondan etkilenmeye ve kendine yakın bulmaya başlarsın. bu doğal olarak birbirleriyle çok kafa dengi ve hemen uyum sağlamış insanlarda gözükür.

    ama sahtekarlar bunu bir teknik olarak uygularlar.

    yani bilinçli olarak seni dinlerken veya sana bir şeyler anlatırken bedenlerinin duruşunu sana uydurur,ellerini kollarını senin gibi sallar, ses tonunu hatta kullandığın kelimeleri bile maymun gibi taklit ederler. eğer bunu usta işi yapıyorlarsa farkına bile varmadan sahtekara karşı sempati duymaya başlar ve söylediklerine inanmaya eğilim gösterirsin.

    not: bu tekniği iyi amaçlarla koçluk veya eğitmenlik gibi alanlarda iletişimi yükseltmek için kullanmakta mümkündür.

    3) yorgun düşürme: yorgun insanın zihin direnci düşer. bu yüzden seni kandırmak isteyenler önce seni bir güzel yormaya çalışırlar. sana saatlerce satacağı ürünleri anlatıp yoran satışçı veya on tane ev gösterip esas satmak istediği evi on birinci sıraya koyan emlakçı da benzer tekniği kullanır.

    ne kadar yorulur ve zihnin ne kadar zorlanırsa ikna girişimlerine karşı direncin de o kadar düşer.

    bu sebeple bir şeyler satın almaya veya ikna edilmene çalışılacağını bildiğin bir toplantıya hiç bir zaman uykusuz ve yorgun şekilde gitme çünkü zihnin ve bedenin yorgunsa normalde yüz kere hayır diyeceğin şeye evet dersin.

    tabi bunun en etkili yöntemi hem yormak hem de alkol içirmektir. bu sebeple bir yandan içki içilen danslı,çalgılı ve oynamalı her tür eğlence ortamı kandırma ve kazıklama için uygun alanlardır.

    4) isim kullanma : insanlar kendilerini çok sever, senin için dünyanın en güzel ismi de bu yüzden genelde kendi ismindir. birisi sana sürekli isminle hitap ederse bu hoşuna gider hele hele aslında ismini hatırlamayacağını düşündüğün birisi sana isminle hitap ederse yelkenlerin hemen suya iniverir. bu tip şeylerin planlı olabileceğini aklından çıkarma ve biri sırf senin ismini doğru hatırladı falan diye hemen kendini koyverme.

    5) hepimiz kendi laflarımızın ve kullandığımız kelimelerin özel olduğunu düşünürüz. birisi bize kendi sözlerimizi geri tekrarladığı zaman da bu çok hoşumuza gider. işte bu yüzden sahtekarlar da bunu güzel kullanır.

    örneğin ev almak için gittiğin emlakçı da şunu dedin

    "biz aile olarak memleketimizden getirdiğimiz değerlerimize çok bağlıyız bu sebeple satın alacağımız evin semti ve komşular bizim için çok önemlidir"

    emlakçı da sana şöyle cevap verdi. "sizin ve değerli ailenizin memleketinizden getirdiği değerlere bağlı olmanızı çok iyi anlıyorum ve bu sebeple size göstereceğim evin semtinin ve komşuların tam istediğiniz gibi olduğunu düşünüyorum"

    işte bu şekilde ettiğin her laf sana geri olarak servis edilir. bu yapıldığı zaman da sen karşındakinin çok açık,net ve dürüst konuştuğunu sanırsın. dikkat et ve aklını kullan.

    evet değerli dostum,seni manipüle etmek yani kandırmak için kullanılan psikolojik numaralardan 5 tanesini paylaştım.

    inşallah sonraki yazımda 5 tane daha paylaşmayı düşünüyorum.

    unutma her tür manipülasyon ve kandırma girişiminden korunmanın yolu allahın sana verdiği aklı doğru kullanmak ve duygularının gazına hemen gelmemektir.

  • istihbarat teşkiltları arasında yarışma yapılıyormuş. finale kgb(şimdi fsb), cia, mossad ve mit kalmış.
    demişlerki ormana bir zürafa sakladık kim önce getirirse o birinci olacak. cia gitmiş 2 saat sonra zürafa ile gelmiş, kgb gitmiş 1,5 saat sonra gelmiş, mossad gitmiş 1 saat sonra zürafa ile gelmiş. mit gitmiş yarım saat sonra fil ile gelmişler ama filin kafa göz yarılmış.
    - adamlar yahu bu fil demişler.
    fil hemen atılmış:
    - abi valla ben zürafayım

  • --- spoiler ---

    ezel yine kendini ölmüş gösterip estetik ameliyatla eyşan olacak ve cengiz'le mutlu bir hayat yaşayacaklar. baba olmayı beklerken anne olacak ama olsun yine de evlattır yani. sevilir.

    --- spoiler ---

  • sabah ise gelirken ayni renk ama farkli bir çift ayakkabiyla gelinir*, her ikisi de kahverengi oldugu halde birisinin arkasi açik birisinin kapali ayakkabilarla is yerinde gün geçirilir. derse girerken minimum ögrenci farketsin diye masa arkasinda durulur vs.

    aksamüstü is çikisi bir arkadasin arabasiyla sehre inilir. atm'den para çekilmesi gerektiginden arkadastan biraz beklemesi rica edilir, arabadan inilir. banka para vermez, bu arada arabada bekleyen arkadas arkadan gelen arabaya yer açmak amaçli bi kaç metre ileriye gitmistir. arkasinda park etmis olan arabanin ayni renk olmasi büyük talihsizliktir. para çekemeyen hatun söylenerek arkadaki arabaya biner. soför mahalllinde oturan adama hiç bakmadan dirdirlanmaya devam eder. kapiyi da kiracak gibi çarpar. arabada oturmakta olan adam da esini beklediginden dönüp bakmaz arabaya binene, onun yerine o da yüksek sesle karisi zannettigi kadina söylenmektedir çünkü. önceki arabada bekleyen arkadas dikiz aynasindan hadiseyi izlemekte, bir yanda da gülme krizine hakim olmaya çalisirken kornaya asilmaktadir. konusurken seslerin yabanci gelmesi üzerine arabadakiler birbirlerine ayni anda dönerler, bir an boyunca bos bos bakarlar, ayni anda çiglik atarlar. bizim hatun kaçar gibi arabadan iner, öndekine biner, öndeki araba, sürücüsünün gülme krizinden dolayi bir süre ilerleyemez.

  • efendim, işte bu hayvanların bayrak tutanlarından biri, yani bir efes pilsen sever yanına bir stella sever, bir samuel adams sever, bir youngling sever ve pilsner urquell sever ile birlikte bara gitmiş.

    stella'cı tabiatiyle barmenden stella istemiş, barmen vermiş, samuel adams'çı bir samuel istemiş, barmen vermiş, younglingçi, bir youngling yolla bakayım barmen derken, pilsner urquell'i seven arkadaş da pilsner urquell istemiş.

    efes pilsen sever hayvanoğluhayvan kıro da, bir bardak su istemiş efendim.

    tabi diğerleri şaşırmış, nasıl olur demişler, sen neden bira söylemedin?

    bizimkinin cevabı hazır tabi, "baktım kimse bira içmiyor, ben de içmiyim bari" demiş.

  • her sınıfta, atatürk'ün fotoğrafının yanına asılması gereken, simge görsel dir.

    sağlık sıhhat yerindeyken " kızları okutmayın, buluğ çağında evlendirin yoksa çok ayıp olur günah olur " diyen yobaz tipler, can boğaza gelince o okumuş kızların elinde şifa arıyorlar.

    yok mu depremi engelleyen, roketleri düşüren şeyhlerinin öğrettiği bir dua? oku, üfle, zımba gibi ol. niye namahrem eli değdiriyorsun vücuduna.

    edit: iftira attığımı söylemişler buyurun kendi ağzından dinleyin: video

    nasıl da saydırıyor hem okuyan, hem çalışan kadınlara.