ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
selamlaşmak
-
her lisanda ayrı, her kültürde farklıdır.
hindular sağ ellerini, dışı muhataplarına, ayası kendilerine dönük olacak şekilde hafifçe yüzlerine yaklaştırırken uzakdoğulu her iki elini birleştirip öne doğru eğiliyor. batıda reverans varmış eskilerde, bizde temenna...tokalaşmak, sarılmak, el öpmek hâlâ geçerli...tazim için her nabza göre şerbet var, isteyene...söze bile gerek yok çoğu zaman, vücut dili yeterli.
fakat yine de en güzeli, özlediğinin gözlerinin içine bakmak, taa içine...kuyunun sâdasını duyarmışcasına, kendi sâdanı onun kulağına fısıldarmışcasına...lisandan, hâlden, arzdan, beyandan azade "seni diledim geldin, beni diledin geldim" dercesine...
ama insan her zaman gözünün gördüğünü özlemez. ya da her özlediği gözünün gördüğü değildir. işte belki o vakit, selamlaşırken, sağ el sol göğsün üstünde olabilir. pıt pıt atan kalbe "sakin ol, sakin ol, sakin ol" demek için...
6 saat ömür kalsa yapılacaklar
-
(bkz: 0-0 bitmiş lecce cagliari maçını banttan seyretmek)
90 dakikadan 4 kere izlerim. maksat zaman geçmesin.
az kişinin bildiği muhteşem web siteleri
-
erkeklik ve insanlık adına utanç kaynağı, ne kadar çok kişi tarafından bilinirse o kadar iyi.
anıt sayaç
türk futbolunun en utanç verici anı
-
trabzon'da fenerbahçe sk kafilesini taşımakta olan otobüse silahlı saldırı yapılması.
trabzon'da tribünden atlayan bir gencin ilave yardımcı hakemi yumruklaması.
bir gün canım o kadar sıkıldı ki
-
okul yıllarında hiçbirşey beni matematik dersleri kadar sıkmayı başaramadı. bu matematikle değil, tamamen öğretmenimizin yaklaşımıyla ilgili bir durumdu. kendisi yaşamı normal hayat ve matematik hayatı olarak ikiye ayırmış olan bir kişilikti. derste kımıldamanıza bile izin vermezdi. yere düşen kaleminizi eğilip alamazdınız mesela. öyle yani.
herneyse benim sıra altından kitap okuma, yanımdakilerle konuşma, yazışma ve hatta camdan dışarıyı izleme girişimlerimin hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. atatürkün gençliğe hitabesinde ve istiklal marşımızda kaç harf olduğunu sayalı 2 hafta kadar oluyordu. sınıfımızın zemini enine 84 boyuna 132 parça taştan oluşuyordu. ben dakikada 14 kez nefes alıyor ortalama 18 kez göz kırpıyordum. deli pösteki sayar gibi lafı benim için artık sadece pösteki sayar gibi şekline dönüşmüştü. hiç işinize yaramayacak şeyleri saymak delilik değildi, aksine akıl sağlığınızı koruyan uykunuzu kaçırıp zihninizi dinç tutan yararlı bir aktiviteydi ama sınıfta sayılabilecek şeylerin sayısı giderek azalıyordu. günlerden bir gün bir harita method yaprağında kaç kare var sorusu zihnimde bu yapraktan kaç adet kağıt gemi yapılabilir şekline dönüştü. evet işte aylardır aradığım, ihtiyacım olan şey buydu... origami.
ilk denemeler tabi ki başarısızlıkla sonuçlandı. sevgili öğretmenim uzunluğu 5 cmyi geçen her gemiyi fark ediyor, yapım işlemi tamamlanır tamamlanmaz kaçak mal taşıyan bir gemi tespit etmiş sahil güvenlik botu gibi yanıma yanaşıyor ve el emeği göz nuru eserlerime el koyuyordu. daha küçük gemiler yapılmalıydı evet daha küçük, çok daha küçük. sene sonuna doğru kareli defterin bir karesinden gemi yapabilir hale gelmiştim. bu gemiler büyükleri kadar rahat tanımlanamıyor, öğretmenimin radarında tespit edilse bile ne oldukları çıkarılamadığından büyük bir tehlike atlatılmıyordu. sene sonunda matematikten geçmiş, akıl sağlığımı korumuş ve final sınavının soru kağıdından yapılma 286 parçalık bir filoyu matematik öğretmenime hediye etmiştim.
öğretmenleri seviniz arkadaşlar. onlar içinizdeki yaratıcılığın aynasıdır.
crash bandicoot
-
hayatımın oyunudur. sabah akşam oynardım eskiden, ilk playstation'ımı aldığım zaman tek oyunum oydu, müzikleriyle de insanı kendine bir bağlar bir bağlar. karakterlerinden psikopatlık derecesinde komiklikler fışkırırdı, ömrü hayatımda gördüğüm en ilginç, en yaratıcı ve en komik çizgi karakter tasarımları bu oyuna aittir. naughty dog'un delilikleri işte.. zamanında crash bandicoot'la salladı ortalığı, şimdi de uncharted ile sallıyor.
uno tost ekmeğindeki inanılmaz mantık hatası
-
son kalan tek dilim ile tost yapamayacaginizdan onu tamamlamak için yeniden uno tost ekmeği almaya teşvik ediyor olabilirler. mantik hatasindan ziyade taktik de olabilir.
zehra çilingiroğlu
-
su gencecik yasimda yaslandigimi hissettiren kiz. ulan dogdugun gunu biliyorum ne zaman paparazzilik oldun
24 temmuz istanbul'da 26 ilçede terör operasyonu
-
hedefleri bir garip operasyon. istanbul'un belki de en tontik, en chp'li, en kedici mahallesinde oturuyorum. işten eve gelirken 3-4 polis arabası ve ellerinde silahlarla tem polislerini görmüş anlam verememiştim. abi bizdeki en büyük terör kedi kısırlaştırma meselesinden çıkıyor burada ne işiniz var ya?
kahrolsun federaller.
ali dal
-
yüreği kocaman, fransa'da sıvacılık yapan ali dal kardeşimizdir... mangal gibi yüreği vardır...
eşiyle pazarda alışveriş yaparken, haince kahpece şerefsizce arkasından kafasına kurşun sıkılan rahmetli şehit nejdet aydoğdu kardeşimizin doğmamış bebeğine hediye etmiş evini...
vatanı bölmeye çalışanlar umarım ders alırlar diyeceğim ama boşa konuşmuş olurum...
umarım bu dünya'da olmasa bile öbür dünya'da çekersiniz cezanızı
[http://www.dha.com.tr/…begine-bagisladi_806139.html http://www.dha.com.tr/…begine-bagisladi_806139.html]
(bkz: ali dal)
edit : videosu da varmış bağış anının. sana tekrar helal olsun ali kardeşim,ali abi'm
[http://youtu.be/fqf5aj5p9se http://youtu.be/fqf5aj5p9se]
21 ocak 2024 trabzonspor galatasaray maçı
-
gerçek gs gurmeleri bilir ki, rakibi uça kaça gidiyorum havasında iken kendi rolantide giden gs rakibi tökezleyince yılın topunu oynar ve rakiplere ızdırap olur öyle bi akşam bekliyorum.
14 yıl boyunca soruları çalmışlar
-
milletin yıllardır bildiği şeyin bir bakan tarafından onaylanması durumu. olum, zamanında görmezden geldiğiniz şeyi, "inanabiliyor musunuz böyleymiş" diye anlatmayın bari. çocuk mu kandırıyorsunuz?
debe editi: (bkz: 30 temmuz 2016 debe listesine müdahale edilmesi)
encomienda
-
conquistador'lara ispanya'daki krallık tarafından toprak verilme sistemidir. ancak mühim olan toprağın verilmesinden ziyade bu topraklarda yaşayan yerli halkında conquistador'lara verilmesidir. conquistador toprağın işleyişinden, yerli halkın asayişine kadar herşeyden sorumludur. paternalistik bir yapısı olması beklenirken genellikle güce ve zorbalığa dayalı bir sistem olmuştur hep.