59 entry daha
  • attilâ ilhan'ın öldüğünü, arkadaşım tayfun'dan gelen telefonla öğrenmiştim. otobüse atladım. attilâ ilhan'ın romanlarındaki tasvirlere uyularak düzenlenmiş bir sonbahar günüydü. yağmur, otobüsün camlarına çizgiler çekerken gözlerim doluyordu...

    iyiden iyiye azrail'in sekreterliğine soyunan tayfun'dan bir telefon daha: "haberler kötü: senin adamın, vonnegut gitmiş, başın sağolsun."
    tayfun bunu söylediğinde, dişçi koltuğundaydım. telefon çalınca, işyerinden arıyorlar sandım. geç kalmıştım. dişçiden korktuğum için gözlerimi yumup ağzımı açıyordum. kısa bir mola isteyip telefona baktım: "vonnegut gitmiş."

    dişçi, ağzıma uzattığı işkence aletleriyle gürültü yapmaya başladığı sırada, gözyaşlarımı tutamadım. korkudan ağladığımı sandı. halbuki, bu, yani dişçi koltuğunda ağlamak, benim yas tutma biçimimdi. yo, belki de, kurt vonnegut'un tercih edeceği türden bir uğurlama biçmi...
146 entry daha
hesabın var mı? giriş yap