2 entry daha
  • osmanlıca'da "ihdas edilmiş, sonradan meydana gelmiş, eskiden olmayan" manâlarına gelir.

    doğan hasol'un ansiklopedik mimarlık sözlüğü'ne göre; korunması gerekli bir yapıya ilave edilmiş olan ve yapıyla bağdaşmayan ek demektir.

    şahsen bir eski eserde en sevdiğim kusurlardandır. tabii ki şahsiyetli olanlarından bahsediyorum. yoksa şahsiyetsizlik muhdes bir pencere kılığına bile girse gözümüze batar. böylesi muhdes bir pencere, söve ya da kemer geçen zaman içinde yapı ile o kadar bütünleşir ki, onu bulunduğu yerden bir cerrah ustalığı ile söküp almaya içiniz elvermez.

    elbette ki yapının karakteristiği ile tamamen zıt muhdesler de vardır. işte onların gözünün yaşına bakmayız. biraz ikircikli bir mevzu. eski eserlerde nelerin muhdes olup olmadığı tartışması mevcut kültür aktarımını tümden değiştirebilir. bilhassa 50'li yıllarda, modernite rüzgarlarının şehirlerimizin başında yeni yeni esmeye başladığı dönemlerde "muhdestir" hükmü ile bir çok esere kıyıldığını da biliyoruz. sonuçta ihdas etmek ile muhdesi ortadan kaldırmak başlı başına girift bir problemdir.

    ekrem hakkı ayverdi'nin 1952 tarihli makalesi bu mesele hakkında önemli görüşler içermektedir.

    http://www.mimar.cc/…lere-verdigimiz-kiymet-21.html
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap