• açıkçası ilk kez bir entry’yi yazıp yazmamak konusunda kararsızım, ama madem umay artık ortamlara salındı, yazayım gitsin. sanırım şarkının akademik danışmanıyım.

    ben bu yıl nisan başında bir pazartesi günü iş mailleri arasında „ungewöhnliche anfrage des ensembles faun“ diye bir mail görüp biri benimle taştaş geçiyor diye düşünüp işime baktım. içime kurt düştüğü için „faun grubundan bir tuhaf talep“ başlıklı bu maili atan gmail adresini faun’un sosyal medya hesaplarında doğrulayıp gelen mailin sahiden faun’dan geldiğine ikna olduktan sonra akşam üzeri açıp maili okudum. maili oliver pade yazmış, faun’u ve kendini tanıtıp daha önce geleneksel bir halk türküsü söylediklerini, önceki sonbaharda türkiye turnesi sırasında bu eski şarkı (oyneng yar’dan söz ediyor) çok ilgi çektiği için yeniden bir türkçe şarkı hazırlamaya karar verdiklerini, grubun profiline uygun olarak da türk mitolojisi üzerinde çalıştıklarını, ancak profesyonel desteğe ihtiyaç duyduklarını yazmıştı. mümkünse göktürkçe bir tengrizm metnini kadın odaklı bir perspektifle hazırlamak istiyorlardı. ben de aradıkları türden bir metnin muhtemelen hiç var olmadığını, eski türkçe konusunda almanya’da bir numaralı ismin profesör röhrborn olduğunu, ona danışmak gerektiğini, eğer o böyle bir metnin olmadığını söylüyorsa sahiden böyle bir metnin olmayacağını yazdım.

    grubu tanıdığımı, sözünü ettiği oyneng yar türküsünü bildiğimi, hatta şarkı türkistan bölgesinden olmasına rağmen faun versiyonunun o bölgedeki türk dillerinin telaffuzlarına göre değil de daha çok türkiye’deki ağızlara yakın icra edildiğini düşündüğümü de yazdım.

    ertesi gün oliver pade almanya‘daki birkaç türkoloji bölümüne aynı soruyu yönelttiğini ve benzer bir yanıt aldığını, yani fikrine başvurduğu türkologların faun’un aradığı türden bir metnin tahminen hiç var olmadığını söylediklerini yazmış. bir şarkı üzerinde çalıştıklarını söylemiş ve bu şarkının göktürkçeyle akraba olup olmadığını sormuş: şarkı karolina cicha’nın kırımtatarca albümündeki versiyonuyla bahczalarda (cicha’nın albümünde kırımtatarca şarkı isimleri lehçe telaffuza göre yazıldığı için ç sesi cz şeklinde).
    bu arada oyneng yar konusunda doğru tahminde bulunduğumu, o dönem şarkıyı söyleyen solistin istanbul’da sufi müziği eğitimi aldığı sırada „bu bahçada kimler bar?“ türküsüne rastladığını ve istanbul’dayken telaffuza çalıştığını da yazmış.

    anladığınız üzere, bu yazışma haftalarca sürdü.
    türk dillerinin gruplarını, bu ayrımların tarihsel ve politik sebeplerle net olamayacağını, mesela kırımtatarca’nın dil tarihi ve sınıflandırması açısından bir tür tatarca olduğu için teknik olarak kıpçak sayılmasına rağmen aslında türkçeye çok daha yakın olduğunu, göktürkçeyle akrabalığının da sadece ikisinin de türk dili olmasından ileri geldiğini falan uzun uzun anlattım. hatta oliver bey en sonunda „ben ilk kez bir şarkıya çalışırken bu kadar uğraştım, ama nihayet sorunu anladım“ gibi bir şey yazdı. hiç unutmuyorum, bu konu benim için hiç fikrimin olmadığı bir şeydi, „ein buch mit sieben siegeln“ idi, yazmıştı. aradıkları türden bir metnin de orhun ve yenisey yazıtlarından bir alıntı olmadığı sürece aslının bozulmuş olacağına ikna oldu. kendisi ortaçağ çalışmaları mezunuymuş (almanca mediavistik dediğimiz bölüm), kelt mitolojisinden anlıyor malum, animalist eğilimleri de mevcut, dolayısıyla tektanrılı dinlerde onların aradıkları gibi bir kadın figürü olmadığını zaten biliyordu. türk topluluklarının da tektanrılı inanca geçtikçe, onların aradığı pagan dönemden kalan metinlerden kademe kademe uzaklaştıklarını kabul etti.

    bahçalarda’ya çalışırken sahiden el yordamıyla çalışıyorlardı. mesela şarkının adının „in den weinbergen“ (bağlarda) anlamına geldiğini sanıyorlardı, çünkü kırımtatarca kirille yazıldığı için transliterasyonda „zh“ ve „dz“ gibi sesler birbirine karışmış (kelimeyi buraya kirilde yazamıyorum), üzerine bir de cicha’nın albümünde lehçe seslere göre kırımtatarca transliterasyonu var, adamlar anlamamışlar haliyle. neyse, ben hata yapmamak için hem kırımtatarca hem de nogayca bilen (ikisini birden bilen) bir arkadaşla da görüştüm, çalışırken de şarkının kırım’ın güneyindeki ağza yakın bir versiyon olduğunu fark ettik. cicha yanlış söylüyor sanıyordum, meğer onun söylediği biraz daha standart kırımtatarcaya yakınmış, yani o da doğruymuş. şarkı sözlerini gruba açıklarken sadece türkçede anladığımız gibi değil, aynı zamanda kırım’da kültürel olarak şarkının alımlanmasına göre de açıkladım.

    aradan birkaç ay geçti, temmuz sonunda bu sefer laura fella’dan bir mail aldım, telaffuz konusunda yardım rica ediyordu. sesleri tek tek international phonetic alphabet telaffuzlarına göre örnekler göndererek açıklamaya gayret ettim. kırımtatarcadaki „tökulur“ vs. gibi çekimlerin türkçeden fonetik, fonolojik farklarını filan anlattım. mesela sevdalık kırımtatarcada sevdalıq, ortası biraz sert, sondaki ses ise sert, fakat ortadaki sessizlerden bir parça daha yumuşak ve daha gırtlaktan gibi gibi ayrıntılar üzerine yazıştık. ilgilerini çekerse bakabilecekleri destansı bir kadın hikayesi de gönderdim, hangisi olduğunu paylaşmıyorum şimdilik. bakarsınız onu da çıkarırlar filan, o zaman yazarım*

    velhasıl, faun grubu bu şarkıya hazırlanırken ulaşabildiği araştırmacılara danıştı, türkologlarla görüştü (ben türkolog değilim, bana başka bir vesileyle ulaştılar) ve ciddi ciddi çalıştı. dikkatlice baktım, hiçbir yere kimlerden yardım aldıklarını yazmamışlar, adımı yazmış olsalardı bu entry’yi yazmazdım.*

    edit: kiril yazdığım sözcük okunmuyordu, onu sildim.

    edit2: türkünün sonuna ekledikleri şiirimsi, duamsı bölüm tuvaca olmalı. geleneksel olarak nikah sırasında çifti kutsamak amacıyla umay’a ithafen söylenen sözler üzerinde çalışıyorlardı, fakat gördüğüm kadarıyla o metinden alıntı yapmışlar da metni ellerindeki versiyonuyla kullanmamışlar.

    edit3: youtube‘da umay videosunun altında ‚hayır efenim, türkçe değil bu şarkı tatarca‘ filan diyenler var. faun için önemli olan türkünün tengrizm’le bağlantı kurulabilecek bir ortaklık içermesiydi. tatarca ve kırımtatarca farkını anlamaları bile uzun sürdü.

    edit4: karolina cicha’yı o kadar andık, güzeller güzeli tatarska albümünden bahczalarda ve ej guziel kyrym’ı eklemek isterim.

    edit5: polonya, litvanya, hatta ukrayna gibi bölgelerde hazar, avar, tatar, nogay, kırımtatar olduğu fark etmeksizin türki olan herkese tatar diyorlar. karolina cicha’nin kırımtatarca albümünün adının „tatar albümü“ olma sebebi bu.

    edit6: moderatörlerden ricam lütfen bu entry'yi eksiseyler'e almayın. normalde eksiseyler iznim açık, ama sadece bu entry'ye özel olarak bunu almamanızı rica ediyorum. faun yarın bir gün şarkının danışmanlarını bir yerde belirtirse entry'yi sileceğim çünkü.
  • alman bir pagan/folk müzik grubu. oyneng yar isminde çok güzel ugurca bir türküyü avrupa ezgileriyle yorumlayıp gönlümde taht kurmuştur. günde 5 kere dinlemezsem rahat edemiyorum.
  • yıllardır spotify "abi dinle çok güzel" diye ısrar eder, tek kulaklığı uzatır bi bak derdi. ben de he derdim geçerdim. sonrasında kendilerini köln'deki orta çağ festivali spectaculum'da canlı dinledim ve her şey değişti. keşke önceden gereken alakayı gösterseymişim, faun'suz geçen bunca yıla yazık.

    faun tam olarak orta çağ müziğini, pagan ve şaman kültürüyle birleştiren, hızını alamayıp türk ve slav ezgilerini de şarkılarına dahil eden kendi alanında mükemmel berlin'li bir grup. ingilizce müzik yapan yeterince grup olduğunu düşünerek şarkılarında almanca başta olmak üzere türkçe dahil diğer dillere de yer veriyorlar.

    grup bu alandaki kültür ve bilgileri çok yüksek müzisyenlerden oluşuyor. kuruculardan fiona müzik bilgisi uğruna diyar diyar gezen, başka ülkelerin yanında her yıl türkiye'ye gelip sufi müzik öğretilerine katılan ve kalbinin güzelliği her halinden belli olan biri. üflemeli çalgılar ve gayda gruptan ondan soruluyor. kendisi ayrıca iyi bir piyano ustası ancak grubun müziğinde pek yer bulmuyor. vokallerde de kendisini duysak da asıl görevi grubun ana vokalisti ve sesi de tekniği de oldukça ileride olan katja'ya bırakıyordu. katja yola yalnız devam etmeye karar verdi ve gruptan bu yıl içerisinde ayrıldı. yerine yeni gelen vokalistin şarkılara katkısını zaman gösterecek. telli çalgılar ve erkek vokaller oliver'dan soruluyor. o da grubun kurucularından, hayatını medieval müziğe adamış bir arkadaşımız. bu üçlünün yanında tuşlular ve perküsyonlardan sorumlu üç arkadaş daha var.

    grubun iyice kimliğini bulduğu son albümleri von den elben, luna ve midgard günlerce repeat'e alınabilecek ve bu türün meraklısına çok şey vadeden albümler. luna en çok sevilen albümleri olsa da şahsen ben von den elben'ın hastasıyım.

    faun iki çeşit turne düzenliyor. birincisi klasik orta çağ festivallerinde çıkıp insanları dans edip eğlendirdikleri klasik konserler. diğeri ise akustik turneler. bu konserler kilise, katedral akustiğin çok iyi olduğu yerlerde daha çok bir ritüel gibi düzenleniyor. dinleyiciler sessizce her bir notanın farkına ayrı ayrı vararak dinliyorlar. faun konserlerinde sıklıkla emprovizasyon ve varyasyonlara yer veriyor, yani stüdyo kaydının birebir aynısını değil üzerinde incelikle çalışılmış yeni ve uzatılmış/partisyonlar eklenmiş varyasyonları dinletiyor.

    sık sık almanya ve dünya turnelerine çıkıyorlar, türk müziğine de yakın oldukları için bir gün türkiye'de de görebiliriz kendilerini ama önce batı/sanatçı düşmanı siyasi iklimimizin de biraz değişmesi iyi olabilir.
  • latince, fince, almanca ve hatta uygur turkcesi $arkilar yapiyorlar. bu sebeple alman mitolojisi kullanan cogu folk grubu gibi a$iri milliyetci, hatta fa$ist olmadiklarini umuyorum.
  • insanın kalbine en yakın duran enstrüman diye boşuna dememişler. bir "mi" telinden yükselen çığlığın bu derece kalp acıtıcı olmasını kim bekleyebilirdi ki zira. şimdi "dünyanın en acılı iki dakikası" desem kimse inanmayacak ama yine de bana göre dinleme ayinini gerçekleştirirken saygı duruşunu hak etmekte olan ağıttır. mümkünse çay bile içmeyiniz hatta. o derece.
  • ne alaka bilmiyorum ama sabahları bu grubun şarkılarını dinlediğimde kendimi shire'da uyanmış gibi hissediyorum, böyle değişik bi huzur kaplıyo içimi. öyle yani...
  • her parçalarını ayrı ayrı sevdiğim alman müzik grubu. folk, pagan ve kelt müzikleri icra ediyorlar.
  • 17 kasım 2023'te fatma turgut ile umay isimli bir şarkı yayinlayacak grup. ig postu

    umarim istanbulda sahnede de soylerler 26 kasimda.

    cok heyecanlandim nedense.

    once therion sonra da faun, turk icerikli yapimlar cikariyorlar.
  • 33 yıllık hayatımda, ilk kez bir kaç gün önce dinlediğim ve tek kelimeyle aşık olduğum grup. vay arkadaş bunca yıldır neler kaçırmışım. beynimi ve kulaklarımı nelerle şişirmişim diye hayıflanıyorum. şimdi orijinal albümlerini fellik fellik arıyorum.

    sen ne güzel bir grupmuşsun be faun!
  • yarı insan yarı keçi formunda olan bir kır tanrıları, iyeleridir. yunan mitolojisindeki satir'in roma mitolojisindeki versiyonudur. faunların hizmet ettikleri tanrı pan, satirlerin ise bacchus'dur.

    aynı zamanda etnik, pagan müziğini başarıyla icat eden ve çok sevdiğim bir alman grubunun adıdır. son albümleri pagan da çok başarılı olmuştur, tavsiye ederim;

    https://youtu.be/zqe_ci6kniw
hesabın var mı? giriş yap