• muzır neşriyat
  • boris vian'in romani. daha 14 yasimdayken insanlardan nefret etmenin ne kadar zevkli birsey olabilecegini anlamama yardimci olan eser.
  • son sayfasını okuyup bitirdikten sonra anında ilk sayfasına dönüp tekrar okumuya başladığım tek kitap. boris abi uzat o mübarek ellerinden öpeyim...
  • boris vian'ın sonuna kadar izlemektense ölmeyi tercih ettiği kendi kitabından uyarlanan 1959 yapımı film.
  • edebiyatla, kalemle de bal gibi jazz yapılabileceğini kanıtlayan yazarın (bkz: boris vian) en önemli kitaplarından biri.
  • salt irkcilik elestirisi olarak algilamanin cok zor olmamasina ragmen, vian babanin pornografik edebiyat, erotizm uzerine dusunceleri okunduktan sonra aslinda sadece erkek cinsel tatminini saglamaya yonelik bir kitap oldugu aciktir. kitap bir yerden sonra aslinda her erkek oyle ya da doyle trouble everyday'deki vincent gallo amcam gibi agiz dolusu sevismek ister, ve sahip oldugu tum kin dahil gecerli nedenler sadece minarenin kilifindan ibarettir. bir zamanlar fransizlar gerdegin, devrimin ve biftegin kanlisi makbul demislerdir ama sanirim modern cagda bir gerdegin makbul olabilmesi icin bir miktar kanin yani sira biraz da taze et gerekmektedir. (bkz: spekulatif entry girmek)
  • kitabı okuduğum günden beri, burnuna bok tutulmuş da donakalmış gibi bir surat ifadesiyle geziyorum. biri dokansa, "dohunmayın bana!!!" diye tepki gösterecek bir halin içine girdim, çıkamıyorum. mezarlarınıza tüküreceğim'den önce yine bir boris vian kitabı olan günlerin köpüğü'nü, illallah ede ede okumuştum. kitabın çevirisine küfürler etmek istemiştim; fakat çeviren kişinin genç yaşta kalp krizinden vefat ettiğini okuduğumda "puh" deyu havaya kalkan tepkili elim yavaşçana inmişti. günlerin köpüğü ve mezarlarınıza tüküreceğim'in tek ortak noktası, duke ellington olsa gerek. eğer, iki kitapta duke ellington ismi geçmeseydi, iki kitabın da aynı kişi tarafından yazılmış olduğuna katiyen inanmazdım.

    günün birinde, mezarlarınıza tüküreceğim sinemaya uyarlanmış, boris vian da filmin galasına katılmış. ne yazıktır ki boris vian, filmi izlerken kalp krizi geçirip ölmüş. ben de osuruklu tnetennba olarak bir kafenin köşesinde kitabı okurken kalp krizi geçirecektim. kitabın bir yerinden sonra olayların iyice boku çıktı ve lazkopat kişiliğimi zincirlerinden kurtarmak dışında yapabileceğim bir şey kalmadı.

    bizi rahatsız edecen deyyu her şeyi en ince ayrıntısına dek anlatman mı gerekiyordu boris vian!!!! kitabı okuyana kadar minik bir kuştum, artık lazkopatı salıyorum!!!

    --- spoiler ---

    lee anderson, iki kardeşinden biri zenci olduğu için öldürüldüğü, diğeri de şiddet gördüğünden dolayı beyazlardan intikamını, cinsellik yoluyla almaya çalışıyor. kitap boyunca, reşit olmayan kızlarla girilen cinsel ilişkiler, boyut değiştirip öldürmeye kadar gidiyor. kitapta reşit olduğunu bildiğimiz tek kişi jean; zengin ve ırkçı... hatta, lee anderson'la ilk karşılaşmalarında, lee'nin "parfümün çok güzel kokuyor" iltifatına, "sizler, yalnızca at, silah yağı ve briyantin kokusunu seversiniz sanırdım." şeklinde cevap verince adam, alttan alttan planlar yapmaya başlıyor. jean'e önce tecavüz ediyor, kitabın sonlarına doğru da kadını öldürüyor. jean'in kardeşi, 15 yaşındaki lou'yu da ırkçı olduğu gerekçesiyle döverek öldürüyor. ona ırkçı söylemlerde bulunmayan ergenlik çağındaki kızların canını bağışlıyor (?).

    cinsellik ve şiddetin odak noktası, ergenlik çağındaki kız çocukları olduğundan, betimlemeleri okurken kaşıntı tuttu. yazarken bile o sayfalar tekrar gözümün önüne geliyor ve inanılmaz bir rahatsızlık duyuyorum. boris vian'ın niyeti "du ben şunları bi rahatsız edeyim" miydi? eğer öyleyse, kusturdun ağabey, tebrikler. aynı anda bin tane garip hissin içine girmem, kitabın başarısını kanıtlar mı? yoksa, rahatsız etmek için başka yollar seçilebilir miydi?

    işte o, tartışmalara açıktır.
    --- spoiler ---
  • mezarlarınıza tüküreceğim adiyla turkceye cevrilmis boris vian kitabi.iyidir guzeldir gibi yuzeysel bir yorumla gecistiriyorum cunku simdilik deginmek istedigim esas nokta sudur: zamaninda turkce bir cevirisini de okuyup isbu ceviriden nefret etmisligim olmustur.o kadar ki neredeyse(hafif kalir bu tabir ama neyse) "mot-a-mot" dedigimiz sekilde cevrilmis ve dilin anlamini vermek istediklerinin degerini dusurmustur kanimca. velhasil, eger imkaniniz varsa, fransizcasinin okunmasini tavsiye ettigim kitaplar listesindedir.
  • boris vian'in bal onaran tarafindan fransizcadan cevirilerek son baskisi yapilan eseri.
    kitaptaki cinayet anlatimlari insanda ciddi mide agrilarina sebep oluyor. anlatim urkutucu bicimde gercekci..
  • okuyandan bile uzun süre büyük ustalıkla gizlenen(sanırım bu yüzden bayağı rahatsız ediyor), fazla derin, fazla köklü, endişe verici şekilde planlı ve programlı, sahiden ürpertici, korkutucu, çok çok ama ççok güçlü bir nefret söz konusu.. her kelimeye, her cümleye, noktalara, virgüllere sinmiş. kendi diş etlerinizde bile hissedebilirsiniz. rahatça.
    son iki satırı okuduktan sonra.
hesabın var mı? giriş yap