• defalarca kanıtlandığı üzere düzdür. ama bazı ekşiciler "kanıt kesinlik içerir, delil ise kesinlik içermeyen bir sonuca işaret eder" gibilerinden yepyeni etimolojik keşifler yaparak sözcüklerin arasında yolu kaybetmemizi bekliyorlar. o zaman şurdan buyurun:

    kanıt: "delil, bürhan" [ osmanıcadan türkçeye cep kılavuzu (1935) ] köken moğolca.

    delil: "akıl yürütmeyi yönlendiren şey, kanıt" [ meninski, thesaurus (1680) ] köken arapça.

    yani ortaya iki ayrı dilden iki sözcük atıp, sözlük anlamları arasındaki hüsn-i kuruntu misali farktan hareket etmek anlamsız. bu şekilde sadece gayet açık olan gerçeklerin üzeri örtülüyor. bu yapılanın dürüstlükle ilgisi olmadığı gibi, bilimsel bir kaygıyla da ilgisi yok. bu sadece demagoji ve gerçeğin üzerini örtmek.

    kuran açıkça "dünya düzdür" demiyor şeklinde bir argüman da var. ortaçağ orijinli eğitim görmüş zihinler benzetmelere yatkındır, benzetmeyle anlatayım. bir adam var ve konuşurken hiç yeri gelmediği için açıkça kanarya sözcüğünü telaffuz etmiyor ama konuşmasının birçok farklı yerinde kanaryayı kastederek diyor ki, "kafestedir, sarıdır, öter, fenerbahçe'nin sembolüdür." sen de diyorsun ki "açıkça kanarya denmediği için bu sözler kanaryanın kanıtı olamaz. kanıt değil delildir. o zaman adam aslında kafestedir, sarıdır, öter, fenerbahçe'nin semboüdür derken pekala hamsiden bahsediyor da olabilir." böyle birşey söylemen tutarlı bir yaklaşım mı?... evet dediğini duyar gibiyim.

    kuran'da amerika kıtasından da bahsedilmemiş, kutuplardaki gece gündüz sürelerinden de bahsedilmemiş, günümüzde bilinen navigasyon bilgilerinden de bahsedilmemiş. neden? çünkü kaynak bunları bilmiyor. bu yüzden dünyanın yuvarlak olmasından da bahsedilmiyor. kaynak sadece bildiği şeyi söylüyor. bildiği de çölün ortasında yaşayan, birkaç kere çevre ülkelerde falan bulunmuş birkaç zeki adamın bilip birbirine öğretebileceğinden ibaret. çağının maksimum ulaşılabilir entelektüel düzeyi yani. o da dünyanın düz olduğundan öteye giden bir bilgi değil. bu açıdan onlar kendilerince haklılar. yani hata aslında onlarda değil, onlardan hâla medet umanda biraz da.

    sözü geçen videoda birçok yönden örneklerle incelendiği gibi, kuran'ın kaynağı tarafından dünyanın düz olduğu bilgisi o kadar kanıksanmış durumda ki, hiçbir ayette dünyanın düz olması kadar temel bir yanılgıdan ve cehaletten bahsedilmeye gerek bile duyulmamış. binlerce ayet arasında "konuşurken sesin yüksekliğinin ne olacağını" anlatmaya bile yer bulunmuş ama o dönemde gayet yaygın olan bu büyük yanılgı için net bir düzeltmeye nedense yer verilmemiş. çünkü ortada bu bilginin yanlışlığını farkeden bir bilinç yok.

    o bilinç yüzyıllar sonra ortaya çıktı. dünyanın yuvarlak olması toplumda yaygınlaşıp kabul görünce de bazı islam alimleri kuran'daki sözcüklerin anlamlarını evirip çevirmeye başladılar ve "bak bu sözcük asırlardır düzlem üzerinde yaymak anlamıyla bilinip yorumlanır ama ıdısının dıdısına göre belki devekuşu yumurtası da demek olabilir" gibi kurtarma faaliyetlerine giriştiler.

    bir de videoda anlatılanlar "bunlara zaten alimler cevap vermişler ki. bu da çok evlere şenlik, hahaha" demekle çürütülmüyor malesef. hem de öyle demek de ne delile giriyor ne kanıta :)
  • yayılmış bir döşeğin sabit durması için kazık olarak dağların yaratıldığı bilgisi onlarca ayette geçmektedir. arapçalarının bizden daha iyi olduğunu düşündüğümüz arapların bir kısmı da zaten günümüzde dahi bu ayetlere dayanarak dünyanın düz olduğu iddiasındadırlar.

    http://www.kuranmeali.com/…irma.asp?sure=15&ayet=19

    http://www.kunfeyekun.org/…ar-ilgili-ayetler-15140/

    (bkz: ırak tv'sinde dünya düz mü yuvarlak mı tartışması)

    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=kjjyxoihcay)

    elbette dünyanın düz olduğu bilgisinin tartışmasız olduğu bir coğrafya ve zamanda tektonik levhalardan, yeryüzünün ve dağların aslında hareket halinde olduğundan haberdar olunmasını beklemek de haksızlık.

    edit: bir yazar hatırlattı sağolsun, aradan geçen yıllarda başlık başa kalmış en az 7-8 tane öncül entry uçmuş, benim entry de kalmış böyle, hoş sorun yok. fırsattan istifade aşağıdaki yorumları okuma imkanı buldum ve insanın aklını bertaraf edebilme yeteneği beni yine hayretler içinde bıraktı açıkçası.

    yukarıda verdiğim ilk linkte açıkça görülebilecek olan, yüzyıllar içinde (özellikle de ülkemizde) aniden ortaya çıkan "deve kuşu yumurtası" yaması sendromu özellikle ilginç. zira gerçekten de bu "deve kuşu yumurtası" güncellemesi bir anlık kafaya yatsa dahi aslında derde çare bile değil. malum deve kuşu yumurtasının şekli ile dünyamızın şekli arasıdaki fark, düz dünya ile dünyanın şekli arasındaki farkla yarışacak düzeyde neredeyse. son olarak fayda sağlaması açısından aşağıdaki iki bknz ile konu arasında bir bağlantı kurulabilmesi ümidiyle bu entry'i şimdilik noktalıyorum.

    (bkz: şili'de yedi buçuk saat oruç tutulması)

    (bkz: isveç ve norveç'te 22 saat oruç tutulması)
  • direkt mealine göre "yayılmış", kelime değişikliklerine göre "yumurta" şeklindedir.

    burada hangisine güvenileceği sorun oluyor ancak mesela hud suresinin ilk ayetine bakacak olursak, kuran'ın eksiksiz, açık ve sağlam kılındığı yazılmış. anlatılanlar ayrı ayrı açıklandığı yazılmış. yani ortada, içindeki herşeyin apaçık yazıldığını iddia eden bir kitap var ve bu kitaba inananlar kitaptaki kelimeleri eviriyor çeviriyor, günümüze adapte etmeye çalışıyor. ilginç cidden.
  • valla artık tartışma bensiz olacak. hem bunaldım, hem de kapanmıştır mesele. şimdi bi kitab var. muhammed eş-şankiti'nin kur'an tefsiri. öyle alelade vahhabi eser de değil, islam konferansı örgütü'ne* bağlı islami fıkıh akademisi dahi bizzat basmış bunu. neyse efendim, eş-şankiti zibilyon tane lügatı refere ederek nazi'at 30'da geçen ifadenin "düzleştirmek" ve "hayat vermek" olduğunu, lügatlarda "döndürme" ve "yuvarlama" anlamına yönelik bulgu olmadığını açıkça belirtiyor (sayfa). ha, belki anadili olan arapçayı bilmiyordur! ya da gizli kâfir ve atayizdir!

    geniş bi alana yayılan islâm coğrafyasında bölgesel ya da mezhep farklılıklardan dolayı lisanın tek tip olduğunu düşünemeyiz. herhangi bi kelamın 8284 tane anlamı olabileceği şüphesizdir. belki de şankiti yanılıyordur. ama daha kaynak gösterilen lisanül arap'ı dahi tahrif eden, kör gözüm parmağına yanlış meal üreten cambazlara mı inanayım yahu? sahih bi kaynak varsa, gösterin -hem biz de öğreniriz.

    elbette kur'an'ın tanrısal olduğunu değiştirmez bütün bunlar. sene olmuş 2013, ay'da halen koloni olmaması ve monolit keşfedilememesi 2001 a space odyssey'in kutsal olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği gibi... onun numerik ve alegorik kod olduğunu bilmeyen cahiller olacaktır. "bok gibi filim, baydı" diyenler için de çok büyük azaplar vardır, şüphesiz ki..
  • galile'nin sırf doğru bildiği şeyi söylemek için idamı göze aldığı dünyada, allah "ya şimdi bu araplar bana inanmaz nasıl ispat edeceğim yerin yuvarlak olduğunu" demiş. sanırım sizin allah'ta bizim galile kadar yurek yok.

    şimdi bir sivrizeka çıkıp diyecek ki "galile'yi de allah yarattı o yaratmasa bilemezdik" ya ya azizim hikmetinden sual olunmuyor işte...

    diğer bir sivrizekali da diyecek ki "kuran coğrafya kitabı mı ister bahseder ister bahsetmez sanane .s.s.s." hayır efendim kuran bir coğrafya kitabı değil kuran evrenin tüm sırlarını vadeden bir kitap öyle ki sırf çemişgezek köyünde hacı hüsrev'in torunu olarak doğduğun için hemen "ölümden sonra yaşam var mı yaratıcı var mı evren nasıl oluştu" gibi soruların cevabını şıp diye öğreniyorsun hem de kesin yüzde yüz neden çünkü allah demis. neyse, 600 sayfada evrenin sırlarını vadeden kitapta muhammed'in evine girenler kaç hurma yemeli bu anlatılıyor da coğrafya anlatılmıyor. hayır arkadaş dünyanın şeklinden bahsetmediğini görünce sanıyorsun ki çok daha mühim meseleler var da onlardan bahsetmiş dünyanın şekline sıra gelmemiş. halbuki kitabın yarısı bir sadistin fetişlerine ayrılmış şöyle yakarım böyle keserim.

    gerçekten 600 sayfalık bir kitap ile, ki din dediğin şeyin en büyük esprisi "bilinmeyeni" vaad etmesidir, sırf orada yazdığı için binlerce yıldır sorulan soruların kesin yüzde yüz cevaplarını bilmelerini sanmaları çok gülünç insanların. adam öldükten sonra dirilecegini "biliyor" amk, neye dayanarak muhammed'in evinde ne yapmalıyız'ı anlatan 600 sayfalık bir kitaba dayanarak. dostoyevski, oğuz atay bin sayfada anlatamıyor derdini tanrı sana ölümden sonra yaşamın olduğunu 600 sayfada yazacak. arapça yazmasına değinmiyorum da.

    neyse galile'yi yaratan rabbim kuran'ı arapçadan diğer dillere tam olarak, tam anlamıyla cevirebilecek bir çevirmen de yaratır inşa[caps on]a[caps off]llah artık.

    tanrının anayasası madde 1 bu dinin dili arapçadır değiştirilmesi teklif dahi edilemez. dbgdndbfdhbd. nelere inanıyor bu insanlar ya.
  • yanyana durduğumuzda benim batım yanımdakinin doğusu oluyorsa, bu cümleden dünyanın yuvarlak ya da düz olduğu sonucu çıkmaz. güneşin ortamızda olduğu sonucu ya da birşeyler ispatlamak için çok fazla kasıldığı sonucu çıkar.

    iki kişi hangi pozisyonda olurlarsa olsunlar, güneşin doğduğu yön doğu, battığı yöne batıdır. ha o tarife uyan sağ soldur ki sağ ve sol ile yuvarlaklık ispat edilirse dünyada iman etmeyen kalmaz diye düşünüyorum.

    tanım: görünüşe göre herkesin hakkında benim gibi bilgisiz olduğu başlık.
  • heheh "udhiyye" kelimesini dahi "devekuşunun yumurtasını bıraktığı yuva" değil, "deve yumurtası" [sic] diye fantastik bi şekilde çeviren sorularla islamiyet gibi etik yoksunu siteden ve açıkça intihal* yapılan linguistic miracle isimli ne idüğü belirsiz sayfadan fasih arapça öğrenecekmişiz. islâm'ın başyapıtları olan ibn-i manzur'un dokuz ciltlik lisanül arap* ve fahreddin razi'nin sekiz ciltlik tefsirül kebir* pek de sağlam değilmiş belli ki. hmmm. şüphesiz, şu an aramızda olmayan arabistan devekuşu'nda ne büyük hikmetler vardır..

    islâm medeniyeti zengin ise, "mucize" üzerinden boş beleş tartışmalardan dolayı değil, biruni gibi tarihin en mühim bilim adamlarından dolayıdır. kendisi, devekuşlarının yumurtalarına selam çakmadı herhalde!
  • şimdi lügatül kur'an'a baktım da, gulam ahmed pervez tefsirinde "dahaha" kelimesine kozmik anlam yüklemiş. ancak "yuvarlama" değil, "fırlatma" ve "yayma" şeklinde.. lisanül arap'da da yayılma haricinde bu "fırlatma" anlamı veriliyor. pervez, enbiya 30'a referansla bitişik olan yer ve göğün ayrılması, dünyanın da fırlatılıp yörüngesine oturması şeklinde yorumlamış. kürelerden dahi bahsetmiş ama bunun anlamı olarak değil. yuvarlanan bişi yok. efenim, pervez'e bişi demem de, kerameti kendinden menkul "çağdaş" müferrisler harbiden güzel sallıyor yani. eyi de, altın plağı kapan voyager 1, "arşın altında saklanan" güneş'in sisteminden çıktı çıkıyor be gülüm.

    gerçek kahramanın "devekuşu" olduğunu görmediniz mi?

    bkz: gulam ahmed pervez, "lügatül kuran"
    http://archive.org/details/luhgatulquran [arapça]
    http://www.studyquran.org/…-al-quran_g-a-parwez.pdf [ingilizce]
  • kur'an ve dünya'nın şekli haricinde, muhammed'e göre güneş batarken arşın altındaki karargâhına saklanırmış (buhârî, 9/1321). yani, güneş dünya'ya bağlı kılınıp ona göre hareket ediyor, yasin 40'ı bununla birlikte düşünebiliriz. fena halde sembolik anlamlar var burda elbet! :p
  • düzdür. mekke ve çevre illerden oluşur. merkezi kabe'dir. coğrafi yapısı çöldür. deve, keçi, sığır beslenir ve bunlar tüketilir. at ve deve ile ulaşım yapılır. akrep yılan zehirlidir! hurma ağacının meyvesi vardır çok lezzetlidir. insanların köle ve cariyeleri vardır. kızlar diri diri gömülür. konuşulan dil arapçadır.
    şelaleler, yemyeşil çayırlar, çiçekler, ırmaklar, saraylar, beyaz tenli genç kızlar, türlü meyveler filan hiç bir yerde yoktur. bunlar ödüldür. ve sadece bazı davranışlar göstermek ve bazılarından kaçınmak şartı ile bilinmeyen başka bir boyutta insanları beklemektedir.
hesabın var mı? giriş yap