• türkiye dahil, bütün orta doğu’da özgürlüğünün değerini bilmeyen, bilmemiş ve hatta ikinci sınıf olmakla övünen tüm kadınlara zorla izletilmesi gereken dizi.
  • türkiye'de eskiden mutlu olduğu ve karısı da muhtemelen akraba olduğu için (teyze kızı, hala kızı ,amca kızı, dayı kızı vb. boşanırsa akrabalar arasında ihtilaf olacak vs.) kısır olan karısını boşamak istemeyip, çocuğum olsun mantığı ile dini nikahla ikinci eşi ile yaşamış birçok kişi vardır.
    doğan çocuk genellikle resmi nikahlı ilk eşin üzerine yazılırdı. sonradan nesep düzeltme davaları, miras vs. birçok sorun meydana çıkmaktaydı.

    maalesef güzel türkiyemizin geçmişinde oldukça fazla ofmahmut, ofhakkı, ofselami, ofmehmet bulunmaktadır. şimdilerde var mı bilmiyorum. var da isimler artık muhtemelen ofmahmut, ofhakkı değil, ofeymen,offurkan, ofenes, oftalha,ofbaran falandır.*

    tanım :distopik bir tv dizisi.
  • “they should never have given us uniforms if they didn’t want us to be an army.”
    son yıllarda izlediğim en iyi dizilerdendir, net.
  • ibrahimi dinlere karşı gördüğüm en sağlam eleştiriyi getiren dizidir. özellikle evanjelik hristiyanlara ve ultra-ortodoks yahudilere çok ustaca giydirmektedir.
  • iki sezonu bir çırpıda bitirmiştim. gerçekleşebilme ihtimali yüksek mi bilemem ama kesinlikle korkutucu ve etkileyici bir hikaye. izlerken çoğu sahnede yüzümün buruştuğunu, başroldeki kadını meryem uzerli'ye benzetip rahatsız olduğumu ama bunu kendime unutturmaya çalıştığımı hatırlıyorum. üçüncü sezonu çıktığında blu tv'ye sırf kendisi için üye olmayı düşündüm sonra ne gerek var dedim. neden çünkü illa ki torrentlenir bir gün dedim. o gün bugünmüş. buldum şu an kuzu kuzu iniyor. oldukça mutluyum.
  • emperyalist dünyanın arzu ettiği insanı(özellikle kadın) anlatan distopik dizi.
    edit: yeni başladım, ilerledikçe editleyeceğim. ilk izlenimim 1984 dünyasına benzer bir dünyada geçen hikaye.
  • offred'in"don't let the bastards grind you down" mottosuyla one cikan, turkce'ye "damizlik kizin oylusu seklinde cevrilen alkislanilasi bir distopik margaret atwood romani.
  • 4. sezonu hiç beğenmedim orası ayrı ama finalini “erkek düşmanlığı aşılamaya çalışıyorlar” olarak yorumlayan tiplere de şöyle kallavisinden bi hasiktir oradan çekmek istiyorum müsadenizle. yaşamadığınız, öznesi olmadığınız hak ihlalleri üzerine büyük büyük konuşmayın.

    --- spoiler ---

    tanım: 4. sezonu kabak tadı veren, sündüre sündüre 5. sezona sarktırılan dizi.

    --- spoiler ---
  • son donemlerdeki gordugum en yaratici hikayelerden biri. din, inanc, ahlak vs. bir cemaat, topluluk elinde dunyayi daha " erdemli, ahlakli" bir yer haline getirmek adi altinda nasil bir cehenneme cevirdiklerini izliyoruz. buna itaat ederken kendi hayati kaybolan kadinlari ve bu duzende yine en cok harcanin kadinlar oldugunu. tabi her yaptiklarinin basinda ayetler okumalari vs direkt size bazi dinleri hatirlatiriyor. gercekten bir distopya ama hic yasanmamis degil, cok yakinlari icinde bulundugumuz cografyada asirlar oncesinde kutsanarak simdi ise farkli sekillerde uygulaniyor.
    ayrica bana asiri derecede fetonun kendi dogrulari icin yaaptigi uygulamari hatirlatti, tabi sadece o degil bir suru tarikat cemaat benzerlerini yapmaya calisiyor ama trde en cok gorunuru onlar oldu.
    herneyse su soz asiri asiri iyiydi "meclis binasında katliam yaptıklarında, suçu teröristlere attıklarında, anayasayı askıya aldıklarında, hiçbirimiz uyanmadık. geçici olduğunu söylemişlerdi. zaten hiçbir şey bir anda değişmez. içinde olduğun kazan yavaş yavaş ısınırken, farkında olmadan haşlanarak ölürsün" .
    bir de benim en begendigim ve zaten hayatimda ilke edindigim bir davranis kalibinin mottosunu ogrendim sahane.(bkz: nolite te bastardes carborundorum)
    bu basucumda durup tablo yapacagim bir cumle olucak.
hesabın var mı? giriş yap