• sadece 3 adet asal boleni olan yil: 2, 19 ve 53.

    hatta, bolenlerin usleri de 1. yani 2014 = 2 x 19 x 53.

    ben korktum bu yildan. boyle sayi mi olur? kesin basimiza bisey gelicek.
  • internet çağı çok garip ya. dedelerim ve ondan öncekiler, çok kısıtlı bir dünyada kafalarına göre yaşadılar, kendi yağlarında kavruldular. ben işe gidiyorum, doğama tamamen aykırı bir pozisyonda, bütün gün oturarak parlak bir ekrana bakıyorum, zerre hareket etmeden 'katma değer' yaratıyorum ya da yarattığımı zannediyorum. yine oturur pozisyonda tekerlekli bir cisme binip oturur pozisyonda evime gidiyorum ve 3 adım yürüdükten sonra asansöre biniyorum ve bu mekanik alet beni ayakta dururken onlarca metre yukarı çekiyor. sonra yine 3 adım.

    bir meradan, mezbahadan değil, fabrikadan çıkma yiyecekler yiyorum. güneş görmeden büyütülmüş tavuklar sanayii yağlarına bulandırılıyor, mikro dalgalarla ısıtılıyor ve yemeğim oluyor. sonra da neden midem ağrıyor, neden bağırsaklarım bozuldu diye şikayet ediyoruz. fabrika atığı öğütmek için tasarlanmadı ki bu organlar. her neyse. bu detayları siktir et ya asıl konu bu değildi.

    asıl konu şu. bütün gün zaten bi dünya saçmalıkla uğraşıyoruz. bu amına koyduğumun teknolojisi evime geldiğimde de beni bırakmıyor ki. ufacık dünyamda yaşayamıyorum. sürekli gözüme gözüme sokuluyor zengin ve başarılı insanlar, başarılı ve yakışıklı insanlar, yakışıklı ve zengin insanlar, güzel arabalar, uçaklar, bilgisayarlar, güzel kadınlar. kendi yağımda kavrulmak istiyorum. sik kadarcık bi dünya kurmak istiyorum, yemin ediyorum o kadarcık. google'ın benden iki bin kilometre ötede, ancak bi haftasonu projesi olabilecek bir termostata, amına koyduğumun termostatına iki milyar dolar ödediğini bilmek, duymak istemiyorum. ben hala minibüse biniyorum ve bundan şikayetçi olmayacağım belki de ama tek özelliği birilerine yağ çekmek olan beyinsiz herifleri benim tek maaşımı tek seferde egzostan karbonmonoksit ve sülfürdioksit olarak atarken görünce gıcık oluyorum.

    ben gökyüzüne bakmayı seviyorum. kapitalizm bana üstü açık bir otomobil vaad ediyor. yüz bin liradan daha pahalıya. alamayacağım, ihtimali çok düşük bir şeyi gösteriyor bana, o ana kadar varlığından haberdar dahi olmadığım bu sikindirik metal yığını bir anda hayalim oluyor. işe gitmek için uyanırken, işe gitmek için minibüs durağına yürürken -daha güneş doğmadan-, sıkış tıkış minibüse binerken, işe gidip o gürültülü ortamda, samimiyetsiz, çapsız heriflerle çalışırken, iş dönüşü birileri beni evimin 3 kilometre yakınına bıraktı diye bu it heriflere minnet duyarken bu metal yığınını hayal ediyorum ve hayatım geçiyor o sırada.

    halbuki gökyüzü hep kafamın üstünde, bedava. boş boş duruyor milyonlarca yıldır. ama biliyorum ki kapitalizm üstü açık bir araba vaad ediyor. biliyorum ki birileri bu araçlara biniyor, üstünü açıyor, ve gökyüzüne bakabiliyor.

    sınırların kaybolması bizim şükretme yeteneğimizi elimizden aldı. biz mutsuzluğa mahkum bir nesiliz. bu kadar 'bilmek' istemezdim, bunu ben seçmedim, ama bu dünyada yaşamak için bilmek zorundayım, ve bu kadar bilmek, bizim lanetimiz.
  • aşağıdaki görüntü ile yalnız ve biçare karşılamakta olduğum yıl.

    https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/…93136_n.jpg

    çerezler de bim'den alınma..
  • 50 yıl önce şöyle öngörülerde bulunulmuş hakkında.

    bir hayli isabetli olmuşlar diyebiliriz sanırım.
  • brezilya'da yapilacak olan dünya kupasinin yili...
  • sonunda bitiyor. son gün bile rahat vermiyor.

    tanım: hayatımın en boktan yılı.
  • bu mayisda cumhurbaskani olan kisinin gorev suresinin dolacagi yil.
  • götümde açılmış bir plaj şemsiyesi olarak hatırlayacağım yıl.
  • kullanılmamış kafaların bir sonraki yıla aktarılmayacağı,
    temyizsiz temiz bir yıl olabilir gibi.

    herkese pırıl pırıl bir kafa dilerim.
hesabın var mı? giriş yap