*

  • kuran'da anlatılan bir kıssadır.

    allah dostlarının yaptığı her işte bir hikmet olduğunu ve sabredilip beklenmesi gerektiğini vurgular. tasavvufçulara göre, evliyanın enbiyaya üstünlüğü konusunda önemli bir kanıttır. kehf suresinde anlatılmaktadır. ilgili ayetler:

    hızır ile musa'nın karşılaşma anından itibaren,

    derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. (kehf suresi, 65)
    musa ona dedi ki: "doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" (kehf suresi, 66)
    dedi ki: "gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin." (böyleyken) "özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" (kehf suresi, 67-68)
    (musa:) "inşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi. (kehf suresi, 69)
    dedi ki: "eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar." (kehf suresi, 70)
    böylece ikisi yola koyuldu. nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (musa) dedi ki: "içindekilerini batırmak için mi onu deldin? andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın." (kehf suresi, 71)
    dedi ki: "gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (musa:) "beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi. (kehf suresi, 72-73)
    böylece ikisi (yine) yola koyuldular. nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (musa) dedi ki: "bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? andolsun, sen kötü bir iş yaptın." (kehf suresi, 74)
    dedi ki: "gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (musa:) "bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi. (kehf suresi, 75-76)
    (yine) böylece ikisi yola koyuldu. nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (musa) dedi ki: "eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin." (kehf suresi, 77)
    dedi ki: "işte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim. (kehf suresi, 78)
    "gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı." (kehf suresi, 79)
    "çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkar zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk. böylece, onlara rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik." (kehf suresi, 80-81)
    "duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) rabbinden bir rahmettir. bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. işte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu." (kehf suresi, 82)
  • bir müslüman olarak ne zaman meal okusam bu kıssa ya geldiğimde takılır kalır mavi ekran hatası veririm. hızır sırf ilerde kâfir olup ana babasına kötülük yapacak diye bir çocuğu öldürür. hani çocuklar günahsızdı. tamam çocuk ilerde kötü biri olacaktı e o zaman da aklıma şu soru geliyor: demekki bizim cennete veya cehenneme gideceğimiz kötü veya iyi olacağımız allah tarafından çoktan belirlenmiş ve değiştirme şansımız yok. o zaman yapacak bişey de yok. kıssanın sadece bu bölümünden bile birsuru çelişki çıkıyor. belkide kıssayı bir bütün olarak anlamalıyız kıssadan hisse gibi hisse olarak şu çıkabilir: sizin hayır bildiklerinize şer, şer bildiklerinize hayır vardır. tamamda o zaman la fontenin masallarından ne farkı kalıyor kıssanın.
    zaten kuran kıssalarının tarihi gerçekler olduğunu düşünmek çok saçma geliyor içinden çıkılmaz oluyor en iyisi alabileceğin öğüdü alacaksın gerisini sallayacaksın(bkz: tarihselcilik)
  • hızır kimdir, peki ya musa
    hızır'ın bilip musa'nın bilmediği nedir?
    ya musa'nın bilip de hızır'ın bilmediği?
    -ki öyle demiştir musa'ya.

    "gemiye iken demiş ki hızır, musa'ya:
    ey musa! şu gördüğün kuş var ya hani denize inip gagasıyla su alan.

    işte senin de benim de ilmim, hakk'ın ilmi yanında o kuşun denizden aldığı su kadardır."

    "keşke" demiş allah resulü, "musa az sabırlı olaydı da, daha çok dinleyebilseydik maceralarını ikisinin."

    musa'ya sorduklarında senden daha âlimi var mı diye, yok demiş musa? hâlbuki tek alîm allah'tır demek gerekir böyle bir soruya.

    aynısı allah resulünün de başına gelmiş. bazı sorulara, yarın cevap vereceğim demiş ama inşallah demediği için vahiy gecikmiş.

    kim benden âlimi yok dese, onun başına bir cahil diker allah da, o cahil ondan daha iyi bilir. ama sonuçta, ne âlimdir bilen ne de cahil. sadece allah bilir. ilim sıfatı sadece o'nundur. lâ alîme illallah.

    musa yola çıkınca hızrı'nı bulmaya
    hızır da yola çıkar musa'sına kavuşmaya
    mecmail-bahreyn ise muhammed'dir.

    bir çocuğu öldürse emr-i ilahi
    hem çocuk kurtulur hem de ebeveyni
    yeter ki işi hakk'tan bilsin kişi
hesabın var mı? giriş yap