• romalı tarihçi tacitus'un(56-120) kaleminden cermenleri okuyalım.

    --- spoiler ---
    ...doğup büyüdükleri kavim uzun süren barış ve istirahat döneminden dolayı uyuşukluk içindeyse, çoğunlukla soylu ailelerin gençleri gönüllü olarak savaşmakta olan bir başka kavim arar, çünkü bu ırk için sükunet içinde olmak tiksinti vericidir ve tehlikenin ortasına atılıp daha kolay kendilerini gösterebilirler, ayrıca şiddet ve savaş olmadan büyük bir maiyetin liderliğini sürdürmek söz konusu olamaz. çünkü savaşçılar savaş atlarını, kanla lekeli ve zafer sarhoşu mızraklarını liderlerinin cömertliği sayesinde edinirler. cömertçe sunulan o zarafetten yoksun şölenler kendilerine ödenen yegane maaştır. işte bütün bu cömertlikler ve eli açıklıkların süregelmesi savaşlara ve talanlara bağlıdır. bu insanları tarlalara sürmek, yıllık hasadı beklemek yerine düşmana meydan okumaya ve yaralar alma onurunu yaşamaya daha kolay ikna edebilirsiniz. kan dökerek kazanabilecekleri şeyi alın teri dökerek elde etmeleri onlara yavan ve budalaca gelir.

    *cornelius tacitus, çev. mine hatapkapulu, germania halklarının kökeni ve yerleşim yeri, s. 43-44
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    demir açıcından da zengin değillerdir, bunu silahlarının cinsinden de rahatça anlarsın. nadiren kılıç ve uzun mızrak kullanırlar. kargılar ya da kendi dillerinde "frameae" dedikleri bir tür silah taşırlar. bunlar dar ve kısa başlıdır, ama keskin ve kullanımı kolay kargılardır. aynı silahı duruma göre yakın ve uzak çatışmalarda kullanabilirler. süvarileri kalkan ile kargıyı yeterli bulurken, piyadeler fırlatılan türde silahları kullanır. tek tek herkesin pek çok silahı vardır ve bunları uzak mesafelere fırlatabilir. çıplak olarak ya da en fazla hafif bir askeri giysi giyerek dövüşürler, öyle pek gösterişli donanımları yoktur. sadece kalkanlarındaki seçkin renklerinden ayırt edilebilirler. pek azı zırh giyer, içlerinden ancak bir iki kişi metalden ya da deriden yapılmış miğfer takar. göze hoş görünen, hızlı koşan atları da pek yoktur. ayrıca hiçbirine bizim atlarımıza öğrettiğimiz şekilde daireler çizilmesi öğretilmemiştir. onlar atlarını sadece ileriye doğru ya da tek bir dönüşle sağa sürer, ama öyle iç içe bir daire şekinde dönerler ki hiçbiri arkada kalmaz. genel olarak bakıldığında piyade sınıfının daha güçlü olduğu söylenebilir, bu yüzden süvariler ve piyadeler birlikte savaşır. bütün gençlerin arasından seçtikleri piyadeleri harp saffının önüne koyarlar, bunlar süvari kuvvetlerinin dövüşüne ayak uydurucak şekilde fevkalade hızlı koşarlar. bu savaşçıların sayısı bellidir: her köyden yüzer kişi seçilir ve aralarında bunlar "yüzler" olarak adlandırılır. bir zamanlar sadece bir sayı olan bu sözcük şimdi onurlu bir unvan haline gelmiştir. savaş safları kama şeklinde kurulur. olanca güçle yeniden saldırmak için geriye çekilmeleri korkaklık değil, taktik icabıdır. sonucu belli olmayan savaşlarda bile kendi askerinin cesetlerini alır götürürler. kalkanını bırakmak en büyük şerefsizliktir, bu yüz kızartıcı suçu işlemiş kişinin dinsel törenlere katılmasına ya da bir toplantıya girmesine izin verilmez. savaştan kaçanların çoğu bu kara lekeden kendilerini asarak kurtulur.

    *cornelius tacitus, çev. mine hatapkapulu, germania halklarının kökeni ve yerleşim yeri, s. 31-32
    --- spoiler ---
  • avrupa hun imparatorluğu'nun kavimler göçü ile cermen halkı da avrupa'ya yol almıştır. bugün hollandalılar, almanlar ve avusturyalılar başta olmak üzere; ingilizler, flamanlar, iskandinav halkları (danimarkalılar - danlar, norveçliler, isveçliler, izlandalılar, faroeliler), almanca konuşan isviçreliler ve güney afrika cumhuriyeti'ndeki afrikaner halkı cermen halklardandır.
  • cermen kabileleri önceleri hayvancılık daha sonra tarımla geçindiler. toprakta özel mülkiyet yoktu, toprak parçaları, özellikle sulak topraklar topluluk üyeleri arasında dönerli işlendirdi.[5] madencilik ve çömlekçilik de cermen kabilelerinde gelişmişti. demir, özelikle silah yapımında kullanılan değerli bir maden olarak kalmıştır.
  • cermenler günümüzde almanya, avusturya, çekya ve polonya’nın bir kısmının orta ve kuzey avrupa boyunca yayılan halkı. kuzey denizi ile baltık denizi kıyılarına kadar uzanmışlar. ren, tuna ve vistül nehirleri arasına yerleşmişler. roma kaynakları germania (germanya, cermenya) bölgesinin, yani cermenlerin ülkesinin, galya (bugünkü fransa, belçika ve isviçre’nin batısı) ile sınırının ren nehri olduğunu söylüyor.

    bu geniş coğrafyaya yayılan insanları bugünün tahayyülüyle ortak bir çatı altında toplanan ve birlik içinde yaşayan bir halk olarak düşünmek yanlış olur. cermenler - bir kısmı çoktan kaybolmuş olan - sayısız kavimden oluşur: saksonlar, franklar, gotlar, vandallar, anglosaksonlar, burgundlar, thüringler bunlardan birkaçı. farklı cermen kavimleri hemen hemen aynı dili konuşurlar, ancak kendi aralarında barış içinde yaşadıkları söylenemez, yer yer çatışırlar. mesela kimi cermen toplulukları galya’yı yağmalarken kimisi de galyalılarla efendice ticaret yaparmış. keza farklı bilim dallarından araştırmacılar da cermen kavimleri konusunda fikir birliğine varamamış gibiler. öyle ki dilbilimcilerle tarihçiler hangi kavimlerin cermen, hangilerinin kelt kökenli olduğu konusunda fikir ayrılığına düşer.

    yazılı kaynakları neredeyse bulunmadığı için gündelik hayatlarına dair bildiklerimiz ele geçen az sayıdaki arkeolojik buluntuya ve çağdaşı olan kavimlerin cermenler hakkında yazdıklarına dayanıyor. cermenler konusunda ilk bilgileri aldığımız tarihçi tacitus cermenlerin yaklaşık 200 kişilik küçük topluluklar halinde yaşadığını aktarmış. kökenini bilmediğimiz cermen (german) sözcüğüne i.ö. 80 yıllarında tarihçi poseidonus’un metinlerinde rastlanıyor. cermenleri “barbar” olarak tanımlayanlar ise romalılarmış: eski yunanlar ve romalılar çok geç tanıştıkları bu kavimlere barbar demiş.

    cermenler geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlamışlar. çok eşlilik yasak, aile ise toplumun temeli imiş. dinleri de malum, pagan (çok tanrılı). tapınakları yok, kutsal alanları var (ormanlar, su kenarları gibi). 3 tanrı sülalesi mevcut: aslar (asen), wanlar (wanen) ve devlerle canavarlar (ungeheuer und riesen). bu üç sülale birbiriyle savaşıyor, yeryüzü harap oluyor ve harabeliğin üzerinde "mittelerde" (midgard) oluşuyor (nordic yaradılış anlatısı). ana tanrı wotan/wodan (odin). tanınan diğer bazı tanrılar: freya, donar (thor) ve tyr.
    insanlar özgür, yarı-özgür (hizmetçiler) ya da köle (savaş esirleri) olarak gündelik hayata katılırlarmış. bu sisteme rağmen hiyerarşik bir yapıları olduğu da söylenemiyor, çünkü bu üç grup terk edilemez değil. yöneticiler kral olarak doğmuyor, büyülü güçleri olduğuna inanılan kişiler arasından seçiliyor. şöyle ki, meşe (eiche) ağaçları cermenlerde kutsal. cermenler kutsal saydıkları meşe ormanlarında yılda 1 ya da 2 kez thing/volksthing denen toplantılar düzenliyor. toplantı mekânı thing’in yapıldığı yer anlamına gelen “thingplatz”. thingplatz’da toplanan insanlar yasaları, uygulanacak cezaları, kamuyu ilgilendiren konuları bu toplantılarda karara bağlıyorlar. yöneticileri de thing’lerde seçiyorlar. meşe ağaçlarına konan kuşlar tanrıların ulakları, çünkü tanrılar genelde meşe ağaçlarında takılıyor. thing sırasında kuşların tanrılardan getirdiği haberi her kim anlarsa o kişi kral oluyor. kralın büyülü bir güce sahip olduğu, böylece tanrıların mesajını anladığı düşünülüyor. bu büyülü gücün adı königsheil, yani 20. yy.da hitler’in kötüye kullandığı heil sözcüğü.

    tabii her şey geçici.
    çok tanrılı dönem usul usul kapanıyor ve monoteizme geçiliyor: britanyalı misyoner bonifatius (sözlükte boniface ve bonifacius başlıklarında ele alınmış) cermen ülkesine gelip meşe ağaçlarını kesiyor ve wotan’ın güç kaybettiğini, ağaçların da kutsal olmadığını gösteriyor. bu dinci bonifatius 754 yılında “şehit” edilmiş (cermenlerin hristiyanlaştığını görememiş olabilir).
    yukarıda değindiğimiz gibi, cermenlerin yazılı kaynakları tek tük. yalnızca kutsal meşe ormanlarını kutsal savaş baltalarıyla kesmek değil, latinceyi cermenler arasında yaymak da hristiyanlaşmaya hizmet etmiş. bu da aslında cermenik metinlerin yok olduğu, kalanların aslının bozulduğu ve çarpıtıldığı demek oluyor. ancak kıtada başlayan hristiyanlaşma bugünkü izlanda ve grönland bölgesindeki kuzey cermenlere ulaşmadığı için pagan (hristiyanlık öncesi) cermen metinlerine de oralardaki kazılarda ulaşılmış. almancanın (ve iskandinav dillerinin) bilinen ilk yazılı kaynakları (edebi eserleri) runik harflerle yazılan ve alfabesine futhark dediğimiz bazı destanlar, kahramanlık ve savaş şarkıları: hildebrandslied, edda-lieder gibi.
    benim en sevdiğim merseburger zaubersprüche (merseburg büyüleri, merseburg büyü sözleri) 4./5. yy.a tarihlenen, ama 10. yy.da orijinaline yakın şekilde yazıya geçirilen metinler. gündelik hayatla ilgili çok güzel bilgiler içeren bu metinlerde örneğin kolu kırılan birinin iyileşmesi için hangi şarkının söylenmesi gerektiği gibi şeyler anlatılıyor.

    bu arkaik metinden hristiyan öğeler taşıyan başka bir metne geçelim: ulfila ya da wulfila adlı incil ayinlerde kullanılması amacıyla metni yazıya geçiren rahibin adını taşıyor. yunanca, latince ve runik harflerin bir karışımından oluşan yapay bir alfabe ile yazılmış. bu alfabenin adı codex argenteus.

    son olarak hepimizin bildiği nibelungenlied: özellikle ilk bölümü cermenik kökenle bağlantılı bir destan (nibelung’ların ilk bölümünü konu eden bir film de var, curse of the ring / ring of the nibelungs). ilk bölüm pagan cermen dönemini anlamak için elverişli bir metin. ikinci bölümde hristiyanlaşma ve uzak halklarla temaslar da var (örn. destandaki etzel, avrupa hun devletinin attilası aslında).
    son olarak, cermenleri farklı açılardan okumak için kavimler göçüne, romalılarla savaşlara ve britanyalı keşişlerin cermenleri hristiyanlaştırma faaliyetlerine bakılabilir.

    devamı için (bkz: carolus magnus/@metonymics)
    "heil hitler" için (bkz: heil hitler/@metonymics)
  • (bkz: beyaz adam)
  • bu cermen kavimleri şunlardan müteşekkildir: alamanlar, burgondlar, franklar, ostrogotlar, vandallar, vizigotlar.
  • tek kelimeyle hayran olduğum etno linguistik insan grubudur. son 200-250 yıldır içinde bulunduğumuz "modernite" denilen olguyu büyük oranda yaratmış olan uluslardır. modern çağı var etmiş düşünür mucit lider vb... hemen hepsinin biyografisinin altını biraz kazırsak cermenlikle uzaktan yakından bir alakası vardır. uzun süre boyunca avrupalı cermen kökenli uluslar bile romanın mirasını sırtlayıp kendini gerçek roma olarak lanse etselerde, yunan ve antik romayı batı medeniyetinin temeli saysalarda son 100 yıldır yapılan revizyonist araştırmalar tablonun sanıldığının aksine çok farklı olduğunu gösteriyor. roma ve antik yunan bireysellik, kişi ve mülk halklarının hiçe sayıldığı kokrunç totaliter birer tanrı kral konseptiyle yönetilirdi. mezopotamyadaki imparatorluklara daha çok benziyorlardı. batı romanın yıkılışından sonra avrupaya gerçek anlamda mülkiyet özgürlüğü, bireysel hareket etmenin değeri, yasalar önünde eşit olabilmek gibi kavramları cermen krallıkları kavuşturmuştur. roma'da bir köylünün böcekten birazcık fazla değeri varken ortaçağda bir serf eğer feodal beyin vergilerinin fazla olduğu düşünüyorsa işi bırakıp bir başkasının toprağında çalışmakta özgürdü. bir viking veya cermen savaşçısı için sırtına baltasını alıp tek başına zor bir görevin üstesinden gelmek, hiç gidilip görülmemiş yerleri keşfetmek gibi şeyler büyük bir erdem sayılırken; akdeniz avrupasında din adamları ve yönetici kesimin sözünden çıkmak mümkün değildi. roma son dönemlerinde hristiyanlığından etkisiyle mutlak monarşiye dönmüşken bir cermen klanında klanın önde gelenleri ve toplumun her katmanının temsilcileri oturur ve kara alınırdı. hiçbir şef kafasına göre hareket edemez ve yaptıklarından kendi de sorumluydu.
  • antik çağda son derece ilkel vahşi ve çok iyi savaşçılar olarak anılmış. medeniyete ulaşmaları imkansız görülürmüş.paralı asker olarak kullanılmışlardır. sarışın uzun boylu olmalarına romalılar bile hayran olmuşlardır. yunanlılar ise adam yerine bile koymamış.
    bu cermen dilleri kuzey batı ve doğu diye ayrılmıştır. kuzey iskandinav , batı almanya hollanda ingiltere doğudakiler goth ve vandallar bunlar zamanla yok oldu.
    cermenlerin gelişmiş toplum olmalarında frank imparatorluğu yani bugünkü fransızların atalarının parmağı vardır. bu frank imparatorluğu soylu ve yönetici kesmi de aynı zamanda cerman bir halktır.tabi yönettiği halk latin galler karışımı bir toplum. günümüzde almanya ,hollanda ve belçika ve isviçre de toprakları bulunmuş olan frank imp. yaydığı hristiyanlıkla ve roma kültürü ile cerman toplumlarında adeta bir devrim yaratmıştır. özelikle şarlman zamanında yapılan reformlar bunu göstermiştir. cerman toplumların dünyaya hakim olmaya başlamaları 17.yy denk gelir. hollanda ve ingiltere 17.yy yeni dünya seferlerine çıkar .isvec imparatorluk kurar.18yy da ingiltere kuzey amerika avustralya yeni zellanda gibi yerleri kolonileştirerek cerman dili olan ingilizceyi küresel bir dil yapar.en geç gelişen cerman toplumu norvec olmuştur petrolu akıllıca kullanmaları sayesinde saygınlık kazanmışlardır. özelikle almanlar ve ingilizler 19yy dan itibaren dünyadaki tüm uluslara fark atmıştır.cermanlar modern dünyanın en prestijli toplumu olmayı başardılar. bir zamanlar nefretle anılan vikingler bile sırf cerman diye romantikleştirildi.
  • bu halkın milletlere ve ülkelere ayrılmış torunları günümüzde dünyayı domine etmektedir.
  • cermenleri oluşturan boylar;
    cermenler 4 ve 5 yüz yılda roma ve britanyaya gelmişlerdir.

    1-as ok (sak-son) sak'aların oğlu.
    2- afrasyab (turan hanı-perslerin baş düşmanı), alp er tunga as ok han'ı.
    3-tur oy bil (turuva)>thüringenler (tor'ingi ).
    4-batı avrupalılar (frenk) franklar (batı germenler).
    5-oğuz afşar, germiyan oğulları, alamanlar .
    fransızca sözcük alamanni "3. yy'da ortaya çıkan bir germen aşiretleri birliği" özel adından türetilmiştir.
    6-avar, avar boy'u, bay'uvar.
hesabın var mı? giriş yap