• istediğimiz kişi doğru insan değil aslında, yoksa karşımıza çıkan bütün doğru insanları ezip, yanlış adama/kadına koşuyor olmazdık.
  • ''kendini doğrultmadan bulunamayacak olan insan çeşidi'' denmiş ama doğru insan beraber doğrulacağınız insandır bazen de. hatta böyle olması daha doğrudur.
  • bekleyince gelmeyen otobüs gibidir.

    çünkü hiç ummadığın anda gelecektir şaşkınlığın büyük olsun diye. sen daha hazır değilken, saçların dağınıkken mesela yüzünde bir damla makyaj yokken ya da ayağında terlikle bakkala yoğurt almaya giderken karşına çıkacaktır.

    seni beğenmemesi gibi bir ihtimal yok, rahat ol.çünkü kaderine yazmışlar o'nu, daha sen anne rahmine düşmemişken.

    illa ki bir gün gelecek..bayramlar olacak o zaman, bu kadar sevindiğine sen bile şaşıracaksın.
  • vardir, ama tek degildir.

    tek olduguna ise cok idealist ve romantik bünyeler inanir; o kadar saf olmayi ben de cok isterdim. ama gercekci insanlar bilirler ki, 6 milyar insanin yasadigi bir dünyada, tek bir insanin sizin icin "dogru" olmasi olasiligi gayet kücük ve hatta hic yoktur.

    zaten "dogru" yoruma cok ama cok acik bir kelimedir. ve ilginizi cekecek üc milyar kisi icinde (biseksüeller icin 6 milyar kisi oluyor bu) sadece bir tanesinin "dogru" olma ihtimali gerceksizdir.

    söyle ki benim teorim sudur: herkes icin en azindan 1000 ila 1000000 arasinda "dogru kisiler" vardir; ama bunlarin bir kismi japonya, papua yeni gine ve brezilya'da yasadiklari icin, onlarla - eger türkiye'de ikamet ediyorsaniz ve bir tatilde sans eseri tanismazsaniz - hic bir zaman karsilasmayacaksinizdir. sizin yakininizda yasayan ve gercekten tanisacaginiz "dogru insanlarin" sayisi ise böylece azalir ve azalir.

    ama hala 1e (yaziyla bire) düsmez. belki 10 belki 100 olur. burda "dogru zaman" kavrami girer araya. önemli bir etkendir. ama baska bir baslik altinda irdelenmistir: dogru yer dogru kisi dogru zaman.

    dogru; dogru nedir ki?

    "uzun boylu, zeki, eglenceli, komik, iyi giyinen, güzel müzik dinleyen, adonis kasi belirgin olan, iyi niyetli, tatli, sirin, akli basinda birini ariyorum". - oldu mu bu? dogru mu bu simdi? ve dogruysa eger sadece bir kisi mi uyuyo buna? ve hatta beraber oldugumuz kisiler her hangi bir zaman uyuyorlar mi ki böyle kriterlere? yoksa hormonlarimiza mi uyuyorlar?

    dogru; dogru nedir ki?

    vardir, ama tek degildir. böyle. yine de "dogru insani buldum ben eeoooeeeooo" dediginizde, diyebilceginizde ortalikta bundan söyle ortalama bir 158 tane daha var diye birakmayin. sikica tutun, sevinin, sevin. evet.
  • sıradaki öykümüz bu insanın bulunmasının imkansızlığına inananlara gelsin:

    meksika'dan abd'ye bisikletinin arkasında siyah bir poşetle geçmeye çalışan bir adam, sınır polisi tarafından durdurulur. polis poşedin içinde ne olduğunu sorar, aldığı cevap "sadece kum"dur. polis ikna olmaz ve poşedi kontrol eder. torbanın içindeki gerçekten de 'sadece kumdur'. yasa dışı bir şey olmadığını gören polis, bir anlam verememekle birlikte adamın geçmesine izin verir.

    ertesi gün adam tekrar bisikletinin arkasında bir poşetle belirir. senaryo aynıdır. bu kez polisler kumdan örnek alıp incelemeye gönderir. adamın kimlik bilgileri de kaydedilir. bir şey çıkması durumunda adının arananlar listesine ekleneceği uyarısını umursamayan adam, sakin sakin pedalları çevirerek bir kez daha sınırı geçer.

    ertesi gün tekrar aynı şey olur. bir sonraki gün de. böylece adam yıllarca her gün aynı saatte aynı sınırı, bisikletinin arkasındaki gizemli poşetle geçer. sınır kapısında görevli polisler artık çıldırma eşiğine gelmiştir. x-ray cihazları, yapılan incelemeler, hatta uydudan yapılan takipler hiçbir işe yaramaz. torbanın içindeki 'sadece kum'dur.

    birkaç yıl sonra, sınırda görev yapıp emekliye ayrılmış polislerden biri, bizim meksikalı'yı bir barda görür. meksikalı, üzerinde birkaç polis maaşı edecek takımıyla pahalı kol saatini göstermek istercesine purosunu içip martinisini yudumlaktadır. polisimiz hemen yanına gidip kendini tanıtır. meksikalı polisi hatırlamıştır. yıllarca kedinin fareyle oynaması gibi oynadığı birini unutması mümkün değildir.

    - herhalde artık sır olarak kalmasına gerek yok, eminim ki bir şeyler kaçırıyordun. artık emekli oldum. istersen nükleer silah kaçırmış ol, artık sana yapabileceğim hiçbir şey yok. gözünü seveyim söyle, ne kaçırıyordun?
    + bisiklet...

    hepimizde aynı bakar-körlük var ama arada bir sıyrılmak lazım hayatın koşuşturmasından. bir bakın, etrafınızda sizin tarafınızdan mutlu edilmeyi bekleyen ne kadar çok insan var.
  • o kadar aynısıyız ki birbirimizin onu bulduğumuzu zannederek, bulacağımıza inanarak farklılaştırmak istiyoruz kendimizi. tanrıya yaptığımız gibi, "yok öyle bir şey" demeye götümüz yemiyor, "oralarda bir yerlerde" demeyi daha çok seviyoruz, heyy gülüm.
  • yanında rahat ve huzurlu hissetmeli...oyle ki o rahat ve huzur duygusu paylasımdan, karsılıklı ozgecmis ozetlerinden, gecen zamandan degil iliskinin en basından gelen. sanki daha once oturup saatlerce konusmus gibi..saatlerce sevismis gibi..

    kendiniz hakkında daha iyi hissettirmeli belki de.. yanında kendinizi daha akıllı daha guzel daha esprili hissettiginiz biri. size iltifatlar duzdugunden degil, ya da sizden daha alt bi seviyede oldugundan, ya da baska bir ask baska vucudlar gormediginden hic degil; sadece varlıgıyla size oyle bir guc vermesi, icinizdeki belki korelmis guzeli akıllıyı kendiliginden ortaya cıkarması. belki de bakmayı bildiginden ve istediginden...

    sizde degisimler yaratabilmeli.. yeni duygular hissettirmeli.. hayatta kıskanmayan bir insansanız sizi kıskanc yapmalı, kadın gibi hissettirmeli belki de ilk defa, kendinizi tanımanıza neden olmalı ya da.. ruhunuzu degistirebilmeli; tarzini, davranıslarınızı degistirmekten ote..

    yanlıs zamanda da cıksa karsınıza, o yanlıs zamanı dogruya ceviren biri..
  • sizin de "doğru insan" olduğunuzu hisseden insan.
  • çoğunlukta yanlış zamanda hayatımıza dahil olup, doğru zamanda beklerken bir türlü gelmeyen, hiç de değeri bilinmeyip arkasından ağlanan allah'ın kulu.
  • en çok şu "doğru insan kariyerini ailesini her bir şeyi kenara itip sevdiğine koşar" temasına tutuluyorum.
    doğru insanlar hicbir şeyden, birbirleri icin vazgeçmek zorunda kalmaz ve bir şeylere rağmen birlikte olmazlar. doğru insanlar birbirlerinin hayatında, zeytin yağı ve su gibi birbirlerine de karışmadan fakat bir arada, aynı tasta bulunabilir; birlikte, yanyana ahenk ve uyum içinde akıp gidebilirler. devasa özverilerin gösterildiği, uğruna kocaman hamlelerin yapıldığı kişinin doğru insan, ruh eşi rerö olmasına pek ihtimal vermem. "her şeye rağmen onunla olmak" bir hırs, ego, bağımlılık ve inat sonucu olsa gerek.
    doğru insan yormaz ve aşk da aslında size ilham, tazelik, canlılık katmak için var. ilişkiler anlaşılabilmek için var olmalı. bunlar yoksa elinizi kirletmeye değmez. sezen aksu arabeskiyle ve kavuşamayan aşıkların efsaneleriyle büyüyünce böyle "en güzel aşk zor olandır" yanılgısı oldu herhalde, kitlesel biçimde. "benim için dağları delsin, benden asla vazgeçmesin" beklentisi peyda oldu, erkek kadın fark etmeksizin. kimsenin de suçu yok zira algı baştan yanlış. arkadaşlar o "zincirlere vursalar senden vazgecmem" humması ancak şarkılarda güzel. hepiniz onu arıyorsunuz biliyorum fakat içindeyken mutlu olamayacak, sırtınız döşek, götünüz rahat yüzü görmeyecek ve abv nidalarıyla iyi temennilerde bile bulunamadan ayrılacaksınız. bu mu doğru.
hesabın var mı? giriş yap