339 entry daha
  • büyük yönetmenlerin sadece büyük filmler yaptıkları için bir takım kapılar açtıklarını ve yol gösterdiklerini düşünüyoruz. belki yeni bir teknik denemişlerdir ya da kamerayı herkesten farklı hareket ettirmişlerdir. olabilir. ancak hitchcock'ın sinema üzerindeki etkisi bilinenden ve bence zannedilen de daha büyük. aslında daha iddialı bir görüşüm var; ulaştığı sınırların hiçbir zaman keşfedilemeyeceğini düşünüyorum.

    aklıma iki örnek geliyor. birincisi scorsese ile ilgili. scorsese vertigo'yu tekrar tekrar izliyor ve bir şekilde ondan besleniyormuş. ancak vertigo ile ilgili dikkat çektiği farklı noktalar var. ''hitchcock'ın bu filmi stüdyoya kabul ettirebilmiş olması inanılmaz. yani sistemin içinde bu kadar kişisel bir film yapılabileceğini ben (ve çağdaşlarım) vertigo sayesinde öğrendik'' diyor. bugün hollywood'un öğütücü makinesi içinde kişisel olabilmek ve kalabilmekten söz edebiliyorsak (ya da edebiliyorlarsa) bir anlamda bunu gösteren de hitchcock. bu öyle bir etki ki kamera hareketlerinden ya da teknik yeniliklerden daha farklı. bir filmi, bir yönetmeni etkilemekten de farklı. bir fikir sunmak, sonu gelmeyecek ve sürekli genişleyecek bir yol göstermek ve bu sayede jenerasyonları etkilemek gibi bir durum. hangi açıdan bakıldığına bağlı olarak scorsese'yi hiç sevmeyen dijital yayın platformlarının film çeksin diye scorsese'ye 200 milyon dolarlık bütçe vermelerinin ucu vertigo'ya dayanıyor diyeceğim, kendimi zor tutuyorum.

    diğeri ise psycho'nun ilk gösterimiyle alakalı. peter bogdanovic, ilk gösterimde salonda yaşanan şoku, korkuyu ve gerilimi çok sert sözlerle aktarırır. daha yumuşak şekilde söylediği ise şudur: ''seyirci kendini artık salonda güvende hissetmiyordu.'' bu yeni bir şey evet, sinemanın değiştiğine ya da değişeceğine işaret. ama hitchcock'ın yaptığı esas yenilik bu değildi. ilk gösterimden önce hoparlörler vasıtası ile ''film başladıktan sonra salona kimse alınmayacak'' uyarısı yapmasıydı. işte bu çok daha önemli bir yenilikti: çünkü sinema salonlarını dingonun ahırı olmaktan çıkarmıştı. bu durum ister istemez belirli bir saygıyı getirecek, sinemanın sanat olarak görülmesi yolunda büyük bir ilerlemeyi tek seferde almasına katkı sağlayacaktı.

    şurada yazdıklarım sadece iki örnekti, bunlar gibi kaç örnek olduğunu bilmiyorum.
    ''iki kişi konuşurken bombayı aniden patlatırsanız seyirci şok olur; ama konuşma esnasında bombayı gösterirseniz, seyirci bomba ne zaman patlayacak diye gerilmeye başlar'' sözü bile başlı başına koca bir türün temelini anlatıyor. o zaman ne diyelim; iyi ki doğmuş da sinemaya böylesi katkılar yapmış.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap