• 1945 de çok partili demokrasiye geçilme kararı üzerine:
    "anadoluda toprak reformu yapılıp toprak ağalığı kalkmadan, köylüler hiç olmazsa 5 yıllık eğitimden geçirilmeden, büyük şehirlerde toplu sözleşme hakkına sahip sendikal düzen kurulmadan girişilen bu iş sonucunda sandıktan ne çıkacağı hiç belli olmaz."demiştir.
  • köy enstitülerinin fikir babası, eğitimci,organik entelektüel.

    uğur mumcu'ya göre hasan âli yücel ile birlikte eğitim ordusunun başına atanmış iki komutandan biri.

    köy enstitüleri denilince pek tabii akla gelen ilk isim hasan ali yücel'dir. gerek projeye sahip çıkması, siyaseten sorumluluğunu alması, popüler siyasetin bir figüre mal etme sevdası çokça haklı olarak projenin müellifi görür hasan âli'yi. ancak onun da kabul ettiği üzere projenin fikir babası, mimarı, uygulayıcısı tonguç'tur. hasan âli daha çok onun siyasi şemsiyesi olup övgüyü de yergiyi de kendi bünyesinde eritebilmiştir. ki bu yergi kısmı oldukça yumuşak bir ifade olup dönemin siyasi atmosferi es geçilerek sıklıkla atlanan bir husus.

    bulgar göçmeni hatta köylüsü olan tonguç resim öğretmeni. eğitim bürokrasisine girişi geç 1920'lerle birlikte oluyor ve 1935'te ilköğretim umum müdürlüğü'ne getiriliyor. dönemin popüler köycülüğü ile birlikte sıkı kemalist.

    entelektüel camiada yalın, basit ve kısa konuşmaları nedeniyle pek tutulmaz ama bu durum tonguç'tan çok dönemin entelijansiyasının çoraklığından.

    pek çok kişi genç cumhuriyetin eğitim devrimlerini, gelişmesini haklı olarak hasan âli üzerine bıraksa da ismail hakkı tonguç'un da hakkının fazlasıyla verilmesi gerekir. en fazla veren de hasan âli'nin kendisi, dilinden geldiğince. çalışkan, klasik aydın portresinden farklı gerçekçi bir aydın olan - kendi has tasvirle -daha sadesi, organik bir aydın olan ismail hakkı tonguç'u anmak uzun süredir aklımdayken böyle bir enrty de çıkmış oldu.
  • koy enstitulerinin kurulmasında,geli$mesinde aktif rol oynayan ve hatta enstitulerin kapatılı$ kararını dahi cok sevdigi enstitu ogrencileriyle birlikte radyodan dinleyen,onların her derdine ortak olmu$ ki$idir..

    1935 yılında yapılan chp’nin 4.kongresinde anadolu koylusu ve koylunun kalkınması ile ilgili onemli adımlar atılır..
    o zamanlar 17 milyon olan nufusun yalnızca 2.5 milyonu okuma-yazma biliyordur ve bu rakam anadolu’daki cehaleti gozler onune sermektedir..
    mustafa kemal bu egitimsizligin onune gecmek ve cehaleti ortadan kaldırmak icin careler arar..
    cozum olarak askerligini cavu$ olarak yapmı$ erlerin,vatani hizmetlerini yaptıktan sonra koylerine donup orada okuma yazmayi halk yıgınlarına anlatmasını ongorur..
    mustafa kemal’in bu projesinin ba$ina gelen isim ise o donemde gazi egitim enstitusunde el i$i hocalıgı yapan ismail hakki tonguctur..

    ismail hakki tonguc ismi yaptıgı i$lerle daha sonra koy enstituleri ile butunle$ecek ve enstitulerle bir elmanın iki yarısı gibi olacaktır..ne var ki siyaset egitimede golge du$urmekte gecikmez..sava$ yıllarının bitimiyle once enstituler kapatılır,sonra enstitulerin mimarlarından olan ismail hakkı tonguc oradan oraya surulur..

    butun hayatını sorgulamayı bilen bireyler yeti$tirmeye,onları egitmeye adayan bu egitim neferinin kalbi daha fazla dayanamaz ve ne yazıkki 23 haziran 1960 tarihinde hayata gozlerini yumar..
  • götüne koyduğumun hırsızlarını seversin sen gerçi lan ey halkım, ama bu ülkeden namuslu adamlar da geçti sessiz bağırışlar içinden...

    "çilekeş tonguç,
    bu satırları gözyaşlarımla yazıyorum.kırk yıllık dostum ve uzun yıllar çalışma arkadaşım ismail hakkı’yı cebeci’nin susmuşlar diyarına bırakıp döndüğüm şu anda, mezarının başında yüreğimden gelenleri dökerek konuştuğum gibi derin bir acı içinde kalemimi kalbimden taşan duyguların akışına bırakıyorum…üstünden ve altından uğradığı vefasızlıklara karşı gösterdiği sabır, tonguç’un ne kuvvetli bir adam olduğunun delilidir…tonguç, türk eğitiminin pestalozzi’sidir. isviçre’li pestalozzi, yoksul ve kimsesiz çocukları okutup eğitmek için çalışmıştı. tonguç, aynı acıyan ruhla köy çocuklarımızı bilginin ışığına kavuşturmak için çabaladı…tonguç siyasete kurban edilmiş, davamızın unutulmaz şehididir…o’nu baba bilen on binlerce türk genci, onun yakıp verdiği meşaleyi ellerinden düşürmeyerek güzel yarınlara taşıyacaklardır…tanrı türk milletine onun gibi sahici hizmet adamları bağışlasın…" h.a.yücel
  • hasan ali yücel ile birlikte, bu topraklara gelmiş en güzel, en doğru ve en kıymeti bilinmemiş adamlardan biri.
  • yıl 1944. ılgaz dağlarının eteklerinde bir köy ilkokulu...

    köy enstitüleri için güç bela aldırılmış dört jipten biriyle çok sayıda köyü bizzat gezmesiyle tanınan ilköğretim genel müdürü ismail hakkı tonguç, okulun önünde araçtan iner.

    bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında uzun süre kapıyı açtırmaya çalışır.

    sonunda okulun başöğretmeni gelir ve okulu gezdirmeye başlar.

    tonguç, daha yeni inşa edilmiş okulun sınıflarından birinde tavandan damlamakta olan suyu görünce başöğretmene nedenini sorar.

    başöğretmen umursamaz bir tavırla;

    - birkaç kez çankırı il eğitim müdürlüğü’ne yazdım ama kimse ilgilenmedi, der..

    tonguç;

    - peki, siz bir şeyler yapamaz mısınız?” deyince başöğretmen birdenbire çıkışır:

    - ben başöğretmenim, dam aktarıcısı değil!

    ilköğretim genel müdürü’nün bu sözleri duymasıyla bahçeye fırlaması bir olur. inşaattan kalma bir merdiven bulur. çatıya tırmanarak kırık kiremitlerin yerini tespit eder ve yenileriyle değiştirir. bütün bunlar birkaç dakika içinde olup bitmiştir. tonguç, aşağı inince başöğretmene dönerek;

    - bir daha dam akarsa çankırı’ya bildirme. hemen bana haber ver, ben gelir hallederim, diyerek kartını uzatır.

    başöğretmen elindeki kartta yazan isme ağzı açık bakarken tonguç çoktan başka bir köye gitmek üzere uzaklaşmıştır bile.
  • dönemin fotolarını genelde kendisi çektiğinden kareye kendi gölgesini düşürerek iştirak ediyordu.
  • ben bu buyuk insani batikentte bir parka ismi verilince tanidim, ogrendim. o kadar da super bi egitim sistemimiz var iste.
  • her ilçede bir mahalleye adı verilmeli, her mahallede adı bir sokağa verilmeli. heykelleri, büstleri, adının verildiği kütüphaneler, sergi salonları, parklar, stadyumlar, konferans merkezleriyle dolup taşmalı her yer. her vatandaşa bu adamın kim olduğu anlatılmalı, ne yapmak istediği anlatılmalı, köylüyü kurtarmak için cehaletten, yoksulluktan, ezilmekten neler yaptığı anlatılmalı. anlatabilirsek o zaman belki bir ümidimiz olur geleceğe dair.
  • almanya, fransa, belçika, danimarka, avusturya, italya eğitim sistemlerini incelemiş,
    alanında uzmanlaşmış köy enstitülerinin kurucusu, varlığı memlekete bir lütuf olan insan
    (bkz: köyü canlandıran adam)
hesabın var mı? giriş yap