• erkeğin makyajıdır.
  • trasin dogru yazilmi$i. vucuttaki killarin kesilerek alinmasi.
  • - vucuttaki killarin temizlenmesi
    - yalan, abartma, sallama, ufurme
  • çok gerginim. gerginliğimin sebebi birazdan tıraş olacak olmam mı yoksa beni tıraş olmak zorunda bırakan sebep mi emin değilim. muhtemelen ikincisi ama birinci sebebi de yabana atamam. en son ne zaman birazdan kalacağım kadar tüysüz kalmıştım emin degilim. 17-18 yıl önce yüzümde ilk tüyler belirdiğinde olabilir. öyle olmadığım zamanlarda dahi zihnimdeki algım hiçbir şekilde ehlileştirilmemiş parmak uzunluğundaki sakallarıyla sırıtan bir adam. arada tüylerimi büyük oranda aldırdığım dönemler olsa da ya bıyıkla ya da küçük bir top sakalla durumu kurtarmaya çalışmıştım. fakat şu an tamamen çıplak kalacağım. önümüzdeki üç günde değil evden çıkmak odamı bile terketmemeyi planlıyorum. çünkü karşılaştığım her insan evladı hunharca dalga geçecek bence.

    ikinci sebepse çok daha ciddi tabii. olaya kategorik olarak karşı olmamdan bahsedecek değilim ama çok daha kişisel bir başka sebep daha var. kendi öykümü yazarken acemi bir yazar gibi düğüm kısmını uzattıkça uzattım, laf salatasına çevirdim. bütün maharetini tek seferde göstermek isteyen usta bir beceriksiz gibi düğümün üstüne düğümler atarak arap saçına çevirdim. işte bu on sekiz günün sonunda düğümler zoraki olarak çözülmeye başlayacak. fazlaca gerinen, aşınan ipler rızamın herhangi bir dahlini gozetmeden teker teker kopmaya başlayacaklar. o uyuşuk, miskin rızam tenezzül edip razı gelmeye karar verirse mutlu bir sona olmasada sonuç kısmında kötünün iyisine ulaşabilirim belki. ama aslında böylesine beceriksizce düğümler atmamın sebebi okurlarımı kendime bağlamak değildi. asıl sebep bir çözüme ulaşmak konusundaki isteksizliğimdi. çünkü ne ulaşmak istediğim bir çözüm, ne varmak istediğim bir yer, ne de gitmek istediğim bir yön var. hepsi bence bir. işte birazdan nihayete varan yola ilk adımımı atacağım. bu yuzden zaten erteleyebildiğim kadar erteledim ya.

    nejat işler ekşi sözlük'e geldiğinde bir sevgilisinin "hayatı ciddiye almamayı fazla ciddiye aldığını" söylediğinden bahsetmişti. işin kötüsü bu nejat işler'e yakışabilecek bir şeyken bende muhtemelen kötü görünüyordur. fakat dahada kötüsü ciddiye almadığımdan emin bile değilim.

    tıraş sonrası edit:

    buradan huzurunuzda allah' seslenmek istiyorum: allahsız mısın acaba? bir mahlukatı bu kadar çirkin yaratırken hiç mi için, vicdanın sızlamadı? inanamıyorum. (kelime oyunlu atayiz şakamızı da yaptığımıza göre kapanışı yapabiliriz.)
  • tıraşın kısa yakın tarihi ve 101'i

    rus batılaşmasının iki sembol isminden biri çar büyük petro'dur. petro'nun batı algısının önemli bir noktası da sakalsızlıktı ve kişisel sınır kavramı pek gelişmemiş olacak ki petro sakal bırakmayı yasaklamış ancak belirli bir miktar para verenlerin bırakmasına müsade etmiştir. etrafındaki soyluların sakallarını bizzat makasladığı rivayet edilir.

    petro'nun dönemi ve sonrasında da avrupa'nın üst sınıfları sakalsız yaşamaya devam etti ancak fransız devrimiyle işler değişti. alt-sınıflara ait şeylerin moda haline gelmeye başladığı bu dönemde nasıl ki erkek giyiminde soyluların rengarenk kıyafetleri yerine çoğu zaman koyu renkli takım elbiseler moda olduysa sinek kaydı yerine türlü sakal tipleri de moda oldu. bilhassa 19. yüzyılın ikinci yarısında sakal bırakmak "in" oldu.

    lincoln dahil pek çok qbd başkanı, prusya kralları i. ve ii. wilhelm, imparator iii. napoleon, guiseppe garabladi, karl marx, frederick engels, petro kropotkin, mihail bakunin ve daha niceleri sakallıydı.

    türk batılılaşması bağlamında sakala yaklaşım hassas bir meseleydi. uzun sakal öteden beri normdu ve bir takım çok istisnai haller dışında sakalsızlık utanılacak şeydi. adama parlak oğlan derlerdi. ama şimdi zamanlar değişiyordu. 19. yüzyılda sarık ve uzun elbiseselerini atıp fes ve takım elbise giyen batılılaşma yanlısı türkler bir yandan batılı gibi tıraş olmayı düşünüyordu ama serde "erkeklik" vardı. hatta şinasi'nin sakallarını kestiği için memuriyetten atıldığı rivayetine bakılırsa daha da fazlası. çare kısaltmakta bulundu.

    20. yüzyıl başlarında sinekkaydı tekrar moda oldu ve bu türkiye'ye de yansıdı. 3 paşalardan yalnızca cemal paşa sakallıydı, sultan vahdettin, damat ferit paşa, ali kemal bey, atatürk, 4 paşalar, ismet paşa, adnan adıvar, fevzi paşa hepsi sakalsızdı. ama çoğunun da bıyığı vardı çünkü old habits die hard. bıyık ilerleyen on yıllarda türkleri fenotip olarak çok benzedikleri yunan ve ermenilerden ayıran en temel fiziksel özelliklerden biri oldu ve dünyadaki türk algısının da ayrılmaz bir parçası olarak konumu sağlamlaştırdı.

    cumhuriyet ile beraber türkiye'de sakalsızlık "adam" olmanın bir parçası olarak oturdu. şehirli bir türk erkeği sakal bırakmamalıydı. sakal köylüler, berduşlar ve mürteciler içindi. rahmetli babaannem aslında köyde doğmuş ve çok dindar bir kadın olsa da sakal sevmez uzun sakallı erkeklere "ticani" derdi.

    70'ler bu bağlamda ilginç değişikliklere sahne oldu. bazı gençler batılı hippiler gibi sakal bıraktılar ama azınlıktılar. üniversitelerin sayısının ve şehirli nüfus oranının artması ile siyasileşen gençler görüşlerini görünüşlerine de yansıttılar. solcular sanırım engels'ten ilhamla pos bıyık bıraktılar ki erkan baş hala bu bıyığı taşır. sağcılar ise yine sanırım eski türklerin bıyıklarının uçlarını uzatmaları narativine bianen sarkık bıyık bıraktılar ve bu bıyıklar solcu bıyığı ve ülkücü bıyığı diye anılır oldular. sakalsızlık otoritenin bir dayatması olduğundan olsa gerek bazı entelektüeller top sakal bıraktılar. bunlardan biri de emre kongar'dı. 12 eylül sürecinde sakallarını kesmesi yönünde baskı gördüğünde "sakallarım devletin değil karımın egemenlik alanıdır" dedi. işinden edildi.

    21. yüzyılla beraber pek çok şey değişirken sakal da yeniden moda oldu. batılı aktörler, sanatçılar sakal bıraktılar ve gençleri etkilediler. gerek batıda gerek bundan sebeple türkiye'de sakal tekrar moda oldu. hatta o kadar oldu ki sakalsızlık, şayet hukuki bir zaruret hali yoksa, nadir rastlanan bir şey haline geldi. sakal halen siyasette çok nadir görülen bir şey ama paşinyan örneği de orada duruyor. macron'un kararsız mağrib, türk ve ermeni oylarını kendi tarafına çeken döşü kıllı fotosu bu bağlamda nereye oturuyor pek bilemiyorum açıkçası.

    türkiye'de de karamolloğlu sakallarıyla siyasetin görece önemli aktörlerinden biri olma vasfını koruyor. ve chp gibi tarihi olarak sakal düşmanı bir partide bile sakallı kimseleri görmek mümkün.

    nasıl tıraş olunur

    buraya bakan genç arkadaşlar için kısa bir rehber de yazmış olalım.

    1) yüzü önceden ılık suyla ıslatmak gerekir, duş sonrası cilt rahat ve loose olduğu için idealdir.

    2) tıraş köpüğü bu ıslak cilde uygulanır. tıraş sabunu kullanılacaksa bu bir kapta şu ve fırça marifetiyle köpürtülüp yüze öyle uygulanmalıdır.

    3) kesinlikle keskinliğini yitirmemiş jilet kullanın, aksi kendinizi kesmenize veya kıl dönmeleri riskini yaratır. kıllar çene hattının üstünde aşağıya, çene hattının altında yukarıya doğru uzar. önce bir tur uzama yönünde sonra da bir tur ters yönde kesin. şayet cildiniz hassassa ikinci turu yapmayabilirsiniz ancak ilk tur mutlaka uzama yönünde olmalıdır. kısa hamlelelerle kesin ve asla üzerinde köpük olmayan cilde jilet değdirmeyin. asla güç uygulamayın ve jileti sık sık temizleyin. boyun bölgesinde eksta dikkatli olun. cildin gevşek olduğu bölgelerde abartmamak, abartmak kıl dönmesi riski yaratır, kaydıyla gerginleştirin. pek çok jilet arkasında bir bıçak daha ihtiva eder ve burun çevresi için bu idealdir.

    4) yüzünüzü önce ılık sonra da serin suyla yıkayın ve havluyla tahriş etmeyecek biçimde kurulayın. bir yerleri kestiğinizi düşünüyorsanız tıraş kolonyası yalnız buraya uygulayın ve yüzünüzü nemlendirin.

    böylece cildinize zarar vermeden tıraş olmuş olursunuz.
  • birkaç yüzyıl öncesine kadar tıraş olanlara pek iyi gözle bakılmazmış, hatta savaş esirlerinin tıraş edilmesi en sık uygulanan manevi eziyet yöntemlerindenmiş.
  • ustura ile yapılanı en güzelidir fakat kendi kendine yapmak ayrı bir ustalık ister. babadan atadan özenip bir kere denemiş yüzümü haritaya çevirmiştim.
  • bir santim boyundaki sakalımı her hafta düzeltirim, iki haftada bir de saç tıraşı olurum.

    harabatilikten hoşlanmam. sadece temiz giyinmek yetmez, insanın yüzü ve saçı da hep temiz ve bakımlı olmalı.
  • tersi "şart" diye diye bozulmaya uğramış ve traş haline gelmiş sözcük.
    marketlerdeki tıraş ürünlerine bakın gilette, arko vb güzide markalarımızın dahi yaptıkları işin ne olduğunu bilmediğini göreceksiniz.
  • boktan, kotu, bize gelmez gibi anlamlari da mevcut. ingilizcedeki trash kelimesinden uyarlandigina dair suphelerim var.
hesabın var mı? giriş yap