ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çarşı grubunun korkunç ötesi katliam tezahüratı
-
celal şengörün dediği gibi ; türkiye aslında bir afganistandır yani kadını bikini giyer erkeği mercedese biner takım elbise giyet felan filan ama kafayı açtığınız zaman afganistandaki kafanın aynısıdır.
kültür seviyesi magmada milletin.
ben pokemon'um deyip camdan atlayan çocuk
-
alçılar içinde hastanede yatarken gerçekleştirilen röportajda kendisine yöneltilen "ferhatçım pişman mısın?" sorusuna "hayır. bir iyileşeyim tekrar pokemon gibi uçacam" cevabını vererek bana dumur olgusunu tattıran çocuk.
sinan şamil sam heykeli
-
erkam yıldırım heykeli gibi duruyor daha çok.
samet aybaba
-
gazeteci : eskiden burada ıstakoz yeniyordu artık menemen mi var ?
samet aybaba : o zaman bolluk varmış. zaten tesise ıstakoz gelirse biz gitmiş oluruz.
koli bandı
-
alet edavat kullanmadan koparmak için kesmek istediğiniz yerde 1 cm kadar bandı banda yapıştırın ve sertçe çekin. şöyle:
___________ (1) bandın düz hali.
_____/\_____ (2) bandın birbirine yapıştırılmak üzere aldığı hal.
______|_____ (3) bandın yapıştırılmış hali.
<- ___..___ -> (4) bandın iki yandan hızla çekilerek kopartılması.
1 milyon tl'lik makam aracının 322 bin tl olması
-
"hazır ucuz yollu alabiliyorken en iyisini alalım" mantığıdır. bu mantıkta göze batan birkaç ahlâksızlık mevcut:
1. diyanet işleri başkanı olarak kendi kurum dergine "müslümanlar lüks batağına saplanmıştır" derken gidip en lüks aracı neden alıyorsun?
2. aracın sadece içi lüks değil, aynı zamanda motoru da 5 litre benzinli bir motor. başta güttüğün mantığın aynısı burada da mevcut: "nasıl olsa cebimden benzin parası çıkmıyor". bu durumu etik buluyor musun?
3. vatandaş neden senin 322 bin tl'ye aldığın aracı 1 milyon tl'ye alıyor? kendi kendine hiç bunu sorguluyor musun?
bir semtin fakir mi zengin mi olduğunu anlamak
-
-sabah koşuya çıkan insanlar varsa
-avm dışında açılmış bi starbucks varsa
-kadınlar tayt giyip yürüyüş yapabiliyorsa
-kaliteli bir burgerci varsa
-lüks markalardan alışveriş yapabileceğiniz mağazalar varsa
-gurme market bulabiliyorsanız
yüksek gelir düzeyine sahip, elit bir muhittesiniz demektir
-insanlar kaldırım yerine yoldan yürüyorsa
-restoranlar genelde çiğ köfteci, kebapçı, şerbetli tatlıcı ise
-discount marketler normal marketlerden fazlaysa
-sokağa çıktınızda 10 tane erkek görürken 1 tane kadın görüyorsanız
düşük gelirli, gerici bir semtte olmanız olasıdır
bilkent üniversitesindeki enteresan hoca isimleri
-
uzun zamandır dikkatimi çeken ve de sanırım sadece bilkent üniversitesine özel olan bir tuhaf durumdur. bilkent üniversitesinde hoca olmak için belki de bi kriterdir. normal bi isim ve soyisimle öyle burda hoca olamazsınız diye bir koşul vardır belki de. yani hoca denirken akla ne gelir; işte mahmut yıldız efendime söyliyim mustafa kaya hadi biraz daha nadir olsun ayşenur özdemir ne bilim en fazla asuman tekin olur hoca dediğin ama bilkent üniversitesi öyle mi;
jülide akşiyote
iletişim ve tasarımı bölümü
isim zaten nadir de ama bu soyisimle yanyana gelince dünyada tek herhalde. hatta önümüzdeki 5000 yıl boyunca da böyle bir gelmez bence daha.
bilin neyaptı
iktisat bölümü
insanda durup dururken şüphe uyandıran bir isim. okurken de düşündüren bi isim. düşünürken de düşündüren öyle görünmese de çok akademik bir isim.
ayışığı başak sevdik çallı
bilgisayar mühendisliği bölümü
sanki şifreli bir mesaj var ya da bizden birşey bulmamız bekleniyor da bunlar ipucu kelimeler. hmmm. bi şiir kitabı adı da olabilir bilemedim.
zühre sü gül
mimarlık bölümü
hani zühre gül olsa bi nevi anlaşılır hatta zühre su gül olsa bile ama o su neden sü oluyor abi nasıl bi ünlü yumuşaması çeşidi bu.
satılmış topçu
bilişim sistemleri ve teknolojileri bölümü
mesela neymar gibi zira kendisi satıldı 220 milyon euro'ya ve de topçu. ama messi öyle değil çünkü bonservisi elinde gitti. o yüzden o serbest bırakılmış topçu.
ayşe henry
mimarlık bölümü
on numara çok kral efsane bir isim soyisim. annesi de fatma djorkaeff.
andre santos nouri
iç mimarlık ve çevre tasarımı bölümü
portekiz milli takımının sol beki gibi başlayıp kızılcahamam müftüsü gibi biten bi isim. cok acayip.
esma burçin dengiz olin
iç mimarlık ve çevre tasarımı bölümü
ya allah aşkına esma burçin neyine yetmemiş. hani esma burçin olsan ne güzel kulağa da hoş geliyor ama sonra dengiz olin ne abi. mogolistan hanı mısım sen yoksa pagan tanrısı mı.
örsan örge
doktora: kansas üniversitesi
ör parantezine alınabilirmiş aslında. sange ile devam edilebilirmiş.
tijen sonkan türkkan
iç mimarlık ve çevre tasarımı bölümü
slogan gibi isim. dişe dişe kana kana intikam diye de devam edebilirmiş.
atıl kurttekin
grafik tasarımı bölümü
bu hocamızın asıl soyisminin kurt oldugunu düşünüyorum. anne ve babası ona kötü bi şaka yaparak ismini atıl koyduklarını buna intikam olarak da hocamızın soyismini değiştirdiğini düşünüyorum.
dominique kassab tezgör
güzel sanatlar bölümü
italya alplerinde başlayıp adana toroslarında biten bir fay hattı gibi adeta öyle bi isim.
serge randriambololona
matematik bölümü
sonlara doğru klavyeye random basılmış belli.
glenn terry kukkola
mimarlık bölümü
yaşlı amcaların coca cola'ya seslenme şekli gibi bir soyisim bu da.
tudor onea
uluslararası ilişkiler bölümü
soyisimi zaten tepkiyi bizden önce koymuş.
costantino costantini
kültürler, medeniyetler ve düşünceler programı
istanbul istanbul olalı şarkısının yunancası bu da.
sinan pekinton
lisans: hacettepe üniversitesi ankara devlet konservatuvarı
eyalet ismi gibi washington mesela ama onun ali express’ten sipariş ettiğinizi düşünün.
daha bunun gibi onlarca aşırı marjinal hoca isimleri;
nazende özkaramete coşkun
fulten larlar
ilgi gerçek
celile ıtır göğüş
okyay say
arzu sibel ikinci
lori russell dağ
ve sayamadıklarım..
eğer siz de çok sık rastlanmayan bir isme sahipseniz mesela adana merkez patlıyor herkes gibi bilkent’e hocalığa başvurun kesin alırlar. rektör bile yaparlar.
arka sokaklar'daki bekçi sahnesi
-
bu kadar da boş duyar fazla gerçekten. bi sik yapmayıp 5000 lira maaş alan meslek grubunu yumuşak bir dille (hatta fazla yumuşak) eleştirmişlerdir. meslek onurunu falan bırak böyle bir mesleğin olması bile abesle iştigal ve israftır.
fransa'dan defolup gidin
-
(bkz: mösyö bize bokmir)
yurtiçi kargo
-
bu adamlar öyle büyük oyuncu ki, aynı olay iki kez başıma geldi. evde olduğum halde "geldik bulamadık" dediler. bunlardan birisinde dayanamadım, bastım şubeyi. ne zaman geldin? kaçta geldin? hanginiz geldi? hangi binaya geldiniz? vs gibi soruları sormaya başlayınca çuvalladılar ve itiraf ettiler yetiştiremediklerini. şikayet de ediyoruz ama değişen bir şey yok.
(bkz: en nefret edilen markalar)